Hepimiz sıkılmanın ne demek olduğunu çok iyi biliriz. İlginin azalması, odaklanamamak, zamanın yavaş geçmesi ve içten gelen bir huzursuzluk hissi... İster hayal kırıklığına uğratan bir filmde, ister uzun süren bir toplantıda ya da “yapacak bir şey yok” diye yakınan bir çocukta olsun, sıkılmak evrensel bir deneyim denilebilir.
Sıkılmak genellikle olumsuz bir durum olarak görülür. Ancak yapılan yeni bilimsel çalışmalar, bu durumu yeniden değerlendirmemiz gerektiğini gösteriyor. Belki de sıkılmak, zihinsel ve duygusal sağlığımız için gerekli bir duraklama olabilir.
BEYİN SIKILDIĞINDA NE YAPIYOR?
Beynimizdeki çeşitli bölgeler bir şehirdeki mahalleler gibi birbirine bağlıdır ve farklı işlevler üstlenir. İlginç bir şekilde sıkıldığımızda beyin, bu sistemlerin bazılarını kapatırken bazılarını devreye alıyor.
Örneğin; odaklanmamızı sağlayan dikkat ağı ve yürütücü kontrol ağı, ilgimiz azaldıkça pasifleşiyor. Buna karşın, içe dönük düşünmeyi ve kendini yansıtmayı sağlayan varsayılan mod ağı aktifleşiyor. Bu ağ, zihnimizin kendine dönmesini ve düşüncelere dalmamızı sağlıyor. Ayrıca duyusal ve duygusal sinyalleri algılayan insula ile duygusal tepkileri yöneten amigdala da bu süreçte devreye giriyor.
SIKILMAMAK İÇİN AŞIRI UYARILMIŞ BİR DÜNYA
Günümüzde çoğumuz sürekli bir şeylerle meşgulüz: iş, okul, çocuklar, ekranlar, mesajlar, toplantılar… Bu yoğun tempo, sinir sistemimizin sürekli tetikte kalmasına neden oluyor. Bu durum, zamanla “allostatik yük” denilen bir aşırı uyarılma haline yol açabiliyor. Bu da anksiyete ve tükenmişlik gibi sorunları tetikliyor.
Sıkılmaktan kaçınmak, aslında doğal bir denge aracını kaybetmek anlamına geliyor.
SIKILMAK NEDEN FAYDALI?
Araştırmalara göre kısa süreli sıkılma dönemlerinin pek çok yararı var:
- Yaratıcılığı artırıyor, düşünce akışını kolaylaştırıyor
- Kendi kendine düşünmeyi ve ilgi alanı keşfetmeyi teşvik ediyor
- Duygusal düzenleme becerilerini geliştiriyor
- Ekran bağımlılığını kırmaya yardımcı oluyor
- Aşırı uyarılmış sinir sistemini sakinleştiriyor
ARADA DURMAYI KABUL ETMEK ZORUNDAYIZ
Özellikle gençler arasında artan anksiyete oranları, sürekli aktif olma ihtiyacımızla doğrudan ilişkili olabilir. Oysa beynimiz ve bedenimiz zaman zaman “dur” demeye ihtiyaç duyar.
Sıkılmak, zihnin kendini toparlamasına ve yaratıcılığın filizlenmesine olanak tanır. Kimi zaman hiçbir şey yapmamak, her şeyi yoluna koymanın ilk adımı olabilir.





