FOX TV ekranlarında seyirci ile buluşacak filmin detayları araştırma konusu. Filmin başlamasına saatler kala Çiçero filminin konusu, Çiçero lakaplı İlyas Bazna kimdir gibi detaylar merak konusu oldu Peki, İlyas Bazna kimdir? Çiçero lakaplı İlyas Bazna ne zaman yaşadı ne zaman öldü? İşte filmseverler tarafından araştırılan Çiçero lakaplı İlyas Bazna ile bilinmesi gerekli olanlar…

İLYAS BAZNA KİMDİR?

Bundan yaklaşık 70 yıl önce akşam saatlerinde Ankara’daki İngiltere Büyükelçiliği’nin klasik döşenmiş koridorlarında bir gölge usulca İngiltere Büyükelçisi’nin yanından geçti. Elçi yatağında derin bir uykudaydı. Yatak odasında komodinin hemen yanıbaşındaki çantayı sessizce açtı. Ve içinden çok gizli ibaresi taşıyan evrakları aldı. Tarihin seyri avuçlarının içindeydi. Evrakları başka bir odada ışıklı bir masaya taşıdı ve yanındaki Leica makineyle fotoğraflarını çekti. Elçi huzurla rüyasında gülümserken müttefiklerin bütün savaş planı artık o iki rulo fotoğrafa sığmıştı.

Film rulolarını cebine atan kişi Elyasa ya da Türkiye’deki söylenişiyle İlyas Bazna’ydı. Arnavut kökenli bir Türk vatandaşıydı. 1904 doğumlu olan Bazna hiç bir işte dikiş tutturamamış, fazla meraklı olduğu için Alman Elçiliği’nden kovulduktan sonra İngiliz Elçiliği’nde kavas yani uşak olarak işe alınmıştı. Casusluk faaliyetine başladığı zamanlarda henüz 40’lı yaşlarındaydı ancak maceralı yaşamı, Fransa’da hapishanelerde geçirdiği yıllar onu daha yaşlı gösteriyordu.

Bezna cebindeki o sırlarla soluğu Alman Büyükelçiliği’nde aldı. Kovulmadan önce tanıdığı Almanya Büyükelçiliği Müsteşarı Albert Jenke ile görüşmek istiyordu. Jenke elçiliğin belki de en güçlü isimlerinden biriydi zira Nazi Almanyası’nın kudretli dışişleri bakanı Robbentrop’un kız kardeşiyle evliydi. Jenke görüşmeye elçilikteki gestapo şefini de çağırdı. Bezna’nın önerisi basitti. İngiliz Elçiliği’nden aldığı bu belgelerin fotoğrafı karşılığında 20 bin sterlin istiyordu. Filmler incelendi ve Bezna’ya para hemen ödendi. O gece sabaha kadar Alman Elçiliği’nde ışıklar hiç sönmedi. Tam 52 çok değerli ve çok gizli evrakın kopyaları şimdi Nazilerin elindeydi. Öylesine önemli bilgilerdi ki Almanlar gözlerine inanamıyordu. Türkiye’deki İngiliz ajanların listesinden Türkiye ile İngiltere arasında sürdürülen gizli anlaşmalara, Sovyetlerin müttefiklerden taleplerinden silah ve mühimmat listene kadar her şey vardı.

Almanlar kendisini Pierre olarak tanıtan bu casusa Çiçero kod adını verdi. Belgeler Berlin’e gönderildi ve Çiçero’ya kullanması için yeni bir makine ve film ruloları temin edildi. Çiçero yeni bilgiler getirecek ve her defasında 15 bin sterlin alacaktı.

Elyasa Bezna elçilikteki çelik kasayı, kasanın şifrelerini ve büyükelçinin en değerli belgeleri yatak odasında yatağının baş ucunda tuttuğunu biliyordu. Elçilikte el ayak çekilince 100 wattlık ampulu olan bir masaya belgeleri yaymakta ve fotoğraflarını çekmekteydi. Büyükelçi kendisine piyanoda şarkılar söyleyen bu nazik, ve saygılı uşaktan şüphelenmemişti. Belgeler geldikçe Bezna’nın da para talebi de arttı. Sonunda Büyükelçi Von Papen Berlin’e yolladığı mesajda paraların suyunu çektiği ve yeni belge isteniyorsa para gönderilmesini talep etti. Gelen cevap olumluydu. Almanya’dan çil çil sterlinler geldi. Von Papen paraların yeni oluşuna şaşırmıştı. Almanlar belgelerin doğruluğunu sınamak için belgelerde yer almasına karşın Sovyetler’in Nazi işgalindeki Bulgaristan’ın başkenti Sofya’yı bombalamasına karşı önlem almadı. Yaklaşık 4 bin kişinin yaşamına mal olan bombalamalar sonrası anlaşıldı ki belgeler doğruydu.

Almanların eline geçen belgeler öylesine değerliydi ki Almanlar şaşkınlık içindeydi. Büyükelçi Von Papen belgelerin adeta bir film gibi olduğunu söylüyordu. Zira Amerikan başkanı Roosvelt- İngiltere Başbakanı Churchill ve Çin lideri arasındakİ görüşme tutanaklarından, İnönü ile Rooselt arasında Kahire’de gerçekleşen gizli görüşmeye kadar her gelişme vardı. Daha da ilginci 1944 yılında Almanların geri çekilmesinin başladığı, yenilginin kapıda göründüğü o günlerde Almanlar Türkiye’nin dış politikasındaki değişimi de bu belgelerden izleme şansı yakalamıştı. Öyle ki uzman adı altında çok sayıda İngiliz subayı Türkiye’ye getirilmiş, Trakya üzerinde kurulacak bir havalanı ile Almanların Romanya’daki Dobruca tesislerinin vurulması planları yapılmaya başlanmıştı. Bu paha biçilmez bir bilgiydi. Zira Almanya savaş için Dobruca’daki petrol tesislerine muhtaçtı. Kaldı ki görüşmelerde Marmara Denizi’nin İngiliz denizaltılarına açılması da konuşulmuştu.

Nazi Büyükelçisi Von Papen bu bilgiyi sonunda kullanmaya karar verdi. Türkiye Dışileri Bakanı Numan Menemencioğlu ile yaptığı görüşmede Türkiye üzerinden Nazi Almanyası’na karşı yapılacak bir saldırı halinde İstanbul ve İzmir’in yangın bombalarıyla yok edileceği tehdidinde bulunuyordu. Menemencioğlu şok olmuştu. Büyük bir saflıkla o belgeleri İlyas Bezna’ya kaptıran İngiliz Büyükelçisi Knatchbull- Hugessen’e “Von Papen gerekenden fazla bilgiye sahip” diyor, ertesi gün bu konuşma tutanağı bile Von Papen’in masasında bir film rulosunda bulunuyordu.

Türkiye bu tehdit sonrası İngiltere’ye çok ağır ve üstesinden gelinemeyecek bir silah listesi yollayarak İngiltere’nin Türkiye üzerinden hevesini kaçırmıştı. Zira o silahlar gelmedikçe Türkiye kılını kıpırdatmaya niyetli değildi. İngiliz subaylar geldikleri gibi gizlice Türkiye’yi terk ediyor, casus Bezna’nın getirdiği belgelerden Naziler tehditlerin yankısını izliyordu. Nazileri asıl ilgilendiren müttefiklerin Selanik üzerinden yapacakları bir çıkarma ile ikinci bir cephe açma planıydı. Bu plan Nazi Ordusu’nun Avrupa’daki bütün konuşlanma planlarını değiştirebilirdi.

Muhabir: Haber Merkezi