Avrupa devletleri ile Türkiye arasındaki mevcut siyasi atmosferi bir tarafa koyarsak, daima siyasi anlaşmazlıkların geçici olmasını ve tamamen yok olmaya elverişli olmasını isteriz. Çünkü bugünkü ortak kaygımız, daha önce benzeri görülmemiş terör olgusudur. Nitekim diğer ülkelere kıyasla terörden en çok darbe yiyen ülke Türkiye’dir. Farklı kentlerde, özellikle en son İstanbul’da havaalanında ve Raina Restoran’da gerçekleştirilen saldırılarda onlarca kurban canını vermiştir. Terör eylemleri, hiçbir din ya da kimlik ayırımı yapmadan bütün sivilleri hedef almaktadır.

Teröristler her zaman sivil insanları öldürerek siyasi mercilere mesaj vermek isterler. Bu suç türü tarihin önceki dönemlerinde görülmeyen, bilinmeyen yeni bir suçtur. Bunlardan bazıları suçlarına İslami bir renk katmak ve bu suçları İslam adına işledikleri izlenimi vermek istiyorlar. Bu durum İslam dünyasını olağanüstü zor bir problemle karşı karşıya bırakmıştır: Bizzat İslam’ı savunmak. Zira İslam, insan haklarını hiçe sayan terör suçlarını asla kabul etmez. Bilakis bu gibi saldırılar karşısında nefsi müdafaa hakkı tanır. İslam dünyasının önündeki bir tehlike de, Batı menşeli ama İslam coğrafyasında ortaya çıkmış terör örgütlerine gençlerini kaptırmaya kapı aralayan açıklama ve mesajlar vermesidir.

Türkiye’nin Avrupa Birliği ve diğer dünya ülkeleri ile dayanışma içinde olması öncelikle Türkiye’nin maslahatı için elzemdir. Çünkü Türkiye aşırılıkçı grupların yuvalandığı ülkelerin komşusudur. Irak ve Suriye’ye uzun bir sınır komşuluğu sebebiyle Türkiye diğer devletlerden çok daha fazla bedel ödemektedir. Çünkü komşu ülkeler aşırılıkçı hareketler için ziyadesiyle güvenli bir ortam oluşturmaktadır.

İngiltere dışişleri bakanının Türkiye ziyareti çok anlamlı bir zamana rastlamış bulunmakta. Çünkü okyanusların ardındaki İngiltere teröre en son kurban veren ülkedir. Türkiye bazı Avrupa devletleriyle gerginlikler yaşamaktadır. Londra’daki patlamada öne çıkan önemli bir husus, katilin İngiltere vatandaşı olmasıdır. Bunun anlamı şudur: Terörle mutlaka yüzleşmeliyiz. Çünkü tek bir ülkeye mahsus bir problem değildir. Dolayısıyla bütün devletlerin teröre karşı mücadelede yeni bir siyaset belirlemesi gerekmektedir. Tüm devletlerin katılması gereken bu yeni siyaset, terörün zemin bulduğu ülkelerde siyasi çözümleri destekleyerek terörün üreme imkânını ortadan kaldırmayı hedeflemelidir.

İngiltere, Türkiye’nin Avrupa Birliği ülkeleriyle ilişkilerini tamir etmede önemli bir rol oynayabilir. Şu husus çok önemlidir: Siyasi ihtilaflar Türkiye’nin diğer devletlerle dayanışmasına mâni olmamalıdır. Çünkü terörün mağdurları günahsız ve barışçıl sivil insanlar olmaktadır. Siyasi anlaşmazlıklardan en çok zarar gören halklardır. Halkların en ihtiyaç duyduğu şey ise güvende olduğunu hissetmektir.