Hepimiz yaşlandıkça formda kalmak ve genç görünmek isteriz. Son yıllarda popülerleşen biyolojik yaş testleri ise bunu kan ya da tükürük örneğiyle ölçme vaadinde bulunuyor. Sosyal medyada da sıkça paylaşılan bu test sonuçları, kişinin gerçek yaşıyla değil, hücresel düzeyde ne kadar "yaşlandığıyla" ilgili bilgi sunuyor.
Kronolojik yaş, doğduğunuzdan beri geçen zamanı ifade ederken, biyolojik yaş vücudunuzun moleküler düzeyde ne kadar “yıprandığını” göstermeyi amaçlar. Bu testlerde, özellikle DNA üzerine eklenen kimyasal etiketler olan metil grupları incelenerek yaş tahmini yapılır. “Epigenetik saat” adı verilen bu yöntemlerle kişinin yaşlanma süreci ölçülmeye çalışılır.
Araştırmalar, bu testlerin özellikle büyük topluluklar üzerinde çalışıldığında yaş ve hastalık risklerini tahmin etmede etkili olduğunu gösteriyor. Ancak bireysel düzeyde bu testlerin doğruluğu hâlâ tartışmalı. 2022’de yapılan bir araştırma, aynı kişinin verdiği örnekten elde edilen sonuçların 9 yıla kadar değişebildiğini ortaya koydu.

Ticari firmalar testleri kendi algoritmalarıyla yapıyor ve yöntemlerini açıklamıyor. Bu nedenle farklı firmalardan alınan sonuçlar birbirini tutmayabiliyor. Ayrıca bu testler hastalık teşhisi koymak için değil, genel bir yaşlanma görünümü sunmak için tasarlanmış.
Yaklaşık 500 Avustralya doları gibi yüksek bir ücret karşılığında yapılan bu testlerin kişiye özel sağlık rehberliği sunduğu da söylenemez. Sonuçlar ne olursa olsun, firmalar genellikle yalnızca sağlıklı yaşam önerileri sunuyor: iyi beslenin, spor yapın, sigara içmeyin, iyi uyuyun ve stresten uzak durun.
Sonuç olarak, biyolojik yaşınızı öğrenmek ilginç olabilir ama bu bilgi size neyi doğru yaptığınızı ya da nerede hata yaptığınızı net bir şekilde söylemez. Gerçek sağlık kazanımları için bilim zaten ne yapmanız gerektiğini söylüyor — ve bunun için pahalı testlere ihtiyacınız yok.





