Gözden uzak olan gönülden de uzak olur mu?

Atalarımız bir ‘tashih’ yapmış olabilir mi? Göz görmeyince, gönül katlanıyor mu yoksa daha çok arıyor mu?

Hayatı, mevsimleri, algıları ve kavramları değiştiren koronavirüs, her şey gibi aşkı da başkalaştırdı. Belki de sevenler, en son gördüklerinde sevdiklerini, üzerlerinde kalın kıyafetler, montlar, parkalar vardı. Eğer ölmez sağ kalır da yine görebilirseler birbirlerini, “tişörtler ve ince giysiler” olacak bu defa.

Bu zorlu mevsim geçişi, bu çetin dönüşüm ruhlara yük olan düşünceler sığdırdı.

‘Sosyal mesafe’ uzaklığında düşüne düşüne yitirdi kendisini, yine kendi içinde aşk. ‘Yeni normal’ diye görülen “tedbirli sevgi” ile sevmek de kuşkulandırıyor artık. Maskeler, tıbbî eldivenler ve dezenfektanlar ile uzaktan sevince, bir zamanlar sevdiği düşünülüyor, bugünlerde sevmediği zannıyla…

“Aşkın ömrü 3 yıldır” diyen haklı mıydı yoksa ‘korona’ bahanesi mi oldu?

‘Güçlü mizaca sahip kimseler’ demişti Nietzsche, “Üstesinden gelemedikleri şeyleri unutabilirler.” İzolasyon, yaşanan güzellikleri akıldan çıkarırsa eğer, yitip gitmeyi nasıl taşırdı zayıf ve nazik olan gönül?

“Kişisel olağanüstü hâl ilan edin, kendi karantinanızı uygulayın, sade evlerinizde değil; odalar arasında da izolasyon tatbik edin” denilerek; insanların sıkıştırıldığı yalnızlığa bakılırsa, virüs karşısında hayatta kalmayı başarmak mı, kaybedilenler ile ödenen bedeller mi daha büyük; hesap karmaşık.

Hayatınızı verecekleriniz, online görüşmeler ile size ellerini veremeyecekse “hayat” denir mi buna?

Sonsuzluğa uyuduğunda salgın korkusu, uyuyamadığında ise insan bitiyor. Sevilmek isterken; ‘istemek’ sevilir mi virüs tedirginliğiyle?

Kapalı devre hayat, hep bir sisli hava içinde geçip gidiyor; etrafını göremiyor insan.

‘Karantina’ bedenden önce aşkı mı öldürüyor? Gözden uzak olunca gönülden de mi uzak olunuyor? Salgın sonrası kaldığı yerden yaşanır mı duygular? ‘Aşk karantinası’ için de bir bilimsel mücadele yöntemi var mı?

Düğümleniyor ‘sabunlu su’ ile yıkanmış yollar ufukta… Gözleri dalan insanların, bir bekledikleri oluyor uzakta; dönemeçlerde, ilaçlanmış yolların ardında… Virüslerin tuttuğu yolları gözlerken; yolunda kaybolup gittikleri…

Bekliyor, bekliyor da “ölüm” geliyor; gelmez oluyor sevilen…

Bilemiyor ki insan sürprizlerini hayatın, pandemi gelip giriyor aşkın arasına.