Hamas liderlerinden Halil El-Hayye’nin Amerikan Associated Press (AP) haber ajansına verdiği röportajda “Filistin Devleti” ve “silah bırakma” ile ilgili söyledikleri, konuyla ilgili haberlere atılan başlıkların da etkisiyle kafa karışıklığına yol açtı.

İsrail’le beş yıl ya da daha uzun süreli ateşkes anlaşması imzalamaya hazır olduklarını belirten El-Hayye, Birleşmiş Milletler (BM) kararlarına göre 1967 sınırlarında başkenti Kudüs olan bağımsız Filistin Devleti’nin kurulması ve Filistinli mültecilerin vatanlarına geri dönüşünün kabul edilmesi hâlinde silah bırakıp siyasi partiye dönüşeceklerini ifade etti.

Millî kurtuluş hareketlerinin bağımsızlığına kavuşan ülkelerin ordularına dönüştüklerini örnek verdi.

Bu açıklamaların iki devletli çözümü kabul ediyormuş gibi sunulması sebebiyle “Hamas sabitelerinden ve İsrail’i asla tanımama kararlılığından geri adım mı atıyor?” sorusu gündeme geldi.

Çünkü Halil El-Hayye, Şubat 2017’de yaptığı açıklamada uluslararası toplum tarafından desteklenen “iki devletli çözüm” projesinin çöktüğünü ve ortadan kalktığını, Filistin’in tamamını işgalden kurtaracaklarını söylemişti.

Oysa Hamas liderinin o günkü açıklamasıyla bugün söyledikleri arasında herhangi bir çelişki yok.

“İki devletli çözüm” ile “1967 sınırlarında Filistin Devleti’nin kurulmasını kabul etmek” farklı şeyler.

Birincisi İsrail’in meşruiyetinin tanınmasını içerirken ikincisinde öyle bir şart söz konusu değil.

Hamas, 2017’de açıkladığı siyaset belgesinde zaten 1967 sınırlarında Filistin Devleti kurulmasına destek vereceğini fakat İsrail’i tanımayacağını ilan etmişti.

Ateşkes müzakerelerinde Hamas heyetine başkanlık eden Halil El-Hayye’nin son açıklamaları o gün siyaset belgesinde söylenenlerle aşağı yukarı aynı.

Bu tür açıklamaların amacı, sürekli iki devletli çözümü gündeme getirenlere “İsrail’in BM kararlarına uymadığını ve iki devletli çözüme karşı olduğunu” göstermek.

Bölgedeki gelişmeleri yakından takip eden herkes gibi Hamas da İsrail’in Doğu Kudüs’ten ve Yahudilerin “Tapınak Tepesi” olarak adlandırdıkları Mescid-i Aksa’nın bulunduğu bölgeden asla vazgeçmeyeceğini, Batı Şeria’daki Yahudi yerleşkelerini boşaltmayacağını, dolayısıyla iki devletli çözümü kabul etmeyeceğini çok iyi biliyor.

Uluslararası sistemin İsrail’i BM kararlarını uygulamaya zorlamaktan aciz olduğu sır değil.

Hamas lideri silah bırakmayla ilgili sözleriyle de işgale karşı direnişten vazgeçmeyi kastetmiyor.

Bilakis direniş güçlerinin kurulacak Filistin Devleti’nde düzenli orduya dönüşeceğini söylüyor.

İsrail’in ve müttefiklerinin Filistin halkının diğer haklı talepleri gibi bunu da kabul etmeyeceğini söylemeye gerek yok.

Daha da ötesi İzzeddin El-Kassam Tugayları’nın Filistin Devleti’nin düzenli ordusuna katılmasına İsrail’den önce Mahmud Abbas ve adamları karşı çıkar.

Batı Şeria’daki güvenlik ve istihbarat birimlerinin neredeyse tamamen Fetih üyelerinden oluşması bunun en bariz göstergesi.

Halil El-Hayye, AP’ye verdiği röportajda, ayrıca Hamas’ın Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) çatısı altına girmek istediğini dile getirdi.

Bu da yine uzun süredir gündemde olan bir konu.

Fakat Abbas FKÖ’ye üye olmak için “İsrail’i tanıma” şartını ileri sürerek Hamas’a o kapıyı kapatıyor.