Anadolu her yanıyla bir başka güzel bir başka değerlidir. Her yöremizin ve ilimizin tarihi ve doğal zenginlikleri kendine hayran bırakır. Kısa ömrümde 40’ın üzerinde ilimizi gezme şansı yakaladım ve her birinden ayrı tat aldım. Tabi birde doğup büyüdüğümüz şehirler vardır ki; kültürlerini taşırız her gittiğimiz yere. Memleket bahsi açıldığında “benim şehrim” diye söze başlar, güzellikleri ve zenginlikleri yarıştırırız; farkında olmadan. Ben ise Kastamonu’yu “yarıştırıyorum.” Aslında bir doğa ve tarih harikası olan şehrimiz, “yeni tip ergonavirüs”lerin ürettiği “şive” alaylarıyla ve  “daş düşebülü…” sözleriyle anılıyor. Tabii olay böyle olunca şehrimizin  tarihi ve doğal güzellikleri hep geri planda kalıyor. Neyse konumuz bu değil; “lüzumsuzlara” laf yetiştirmeye kalkarsak şehrimizin güzelliklerini anlatmaya fırsat bulamayız.

*****

Her ilin kendini bir tanımlaması vardır; huzur şehri Sinop, şehzadeler şehri Amasya vb. gibi uzar gider. Kastamonu’nun kendini tanımlaması ise” Evliyalar ve Şehitler diyarı Kastamonu” şeklindedir. İlimiz bu tanımlamaya sonuna kadar layık bir şehirdir. Çanakkale Savaşı’nda nüfusa göre en fazla şehidi veren il olan şehrimiz; bağrından Şehit Şerife Bacı’ları Halime Çavuş’ları çıkarmıştır. Bir dönem öğrencilerinin tamamını cephede şehit verdiği için mezun veremeyen Abdurrahman Paşa Lisesi de (dönemin erkek lisesi) köyde silah tutabilecek yaştaki tüm erkeklerini savaşta şehit veren Ersizlerdere Köyü de ilimizin önemli bir parçasıdır. Tanımlamanın bir diğer kısmı olan “Evliyalar” tarafı ise şehri 1-2 gün gezen herkes tarafından açıkça görülebilir. Öyle mahalleleri vardır ki; neredeyse her sokağında evliya yatmaktadır. Öyle ki; 20. asrın Alperenlerinden merhum Mehmet Feyzi Efendi Kastamonu için “Taşıyla toprağıyla mübarektir bu Kastamonu, Mekke silsilesine bağlıdır. Buradan oraya yol vardır” ifadesini kullanmıştır. Anadolu’nun Mevlana Celaleddin-i Rumi, Hacı Bektaş-ı Veli ve Hacı Bayram-ı Veli ile birlikte dört manevi direğinden biri olarak kabul edilen Şeyh Şaban-ı Veli de Kastamonu’da medfûndur.

*****

Yazımıza başlığını veren konu da türbesi Kastamonu merkez Hisarardı Mahallesi’nde bulunan Şeyh Şaban-ı Veli ile yakından ilgilidir. Nasıl mı; Bozkurt ilçesine bağlı Çiçekyayla Köyü’nde bulunan türbenin girişinde yazan isim de Şeyh Şaban-ı Veli’dir. Nasıl olur, diyebilirsiniz. Ama ilgilenen, araştıran olmayınca oluyor ve Kastamonu’nun manevi bekçisi sayılan Allah dostuyla aynı ismi taşıyan bir türbenin daha olması kimsenin dikkatini çekmiyor. İlçe müftülüğüne sorsanız; “Bize başvuran olmadı” cevabını alıyorsunuz. Valiliğe iletseniz; ciddi olarak üstüne düşüp ilgilenen yok. Allah’tan bu işlere kafa yoran 1-2 ilim insanı var da; resmi olarak teyit ettirilmiş olmasa da köyde yatan evliyanın Şeyh Şaban-ı Veli ile Hakk’ın hizmetkârı olmak dışında ortak bir noktasının olmadığını öğrenebiliyoruz. Umarım yeni atanan Kastamonu Valimiz Avni Çakır veya çalışma arkadaşlarından biri bu yazıyı okur da gereği yapılır. Fena mı olur; evliyalar diyarının bağrında medfûn bir Allah dostu daha gerçek ismiyle ortaya çıkmış olur. Kalın sağlıcakla…