ABD’nin,  İslam’a karşı İslam savaşının ana teması olan “Yeşil Kuşak” projesi için 40 yıl boyunca desteklediği, bununla birlikte Amerikan sever haşhaşilerin yetiştirilmesi hedefiyle 52 ülkede 3 binin üzerinde terör yuvası açtırdığı Fethullahçı Terör Örgütü’nün 15 Temmuz darbe girişimini, dış politika ve daha büyük resimde üst aklın “Küresel işgal” planından bağımsız şekilde yorumlamak, yanlış olur.  23 Kasım 2013 tarihine dönelim. Erdoğan Türkiye-Rusya 4. Üst Düzeyli İşbirliği Konseyi Toplantısı kapsamında Rusya lideri Vladimir Putin ile bir araya geldi. Erdoğan düzenlenen ortak basın toplantısında 1963’ten buyana Türkiye’yi kapılarda bekleten AB’ye karşı Putin’e, “Bizi Şangay’a alında şu AB’den kurtulalım” dedi. Diğer yandan IKBY petrollerinin taşınması, ayrıca Barzani’nin Londra ve New York’ta işlettiği paraların Türkiye’ye transferi söz konusuydu. Sonra ne oldu? Üst akıl, Ortadoğu’daki vahşi planlarına karşı engel gördüğü Erdoğan’ı ortadan kaldırmak için FETÖ’yü devreye soktu, 17-25 Aralık darbe girişimi yapıldı. Türkiye’nin mega projelerini hayata geçiren müteahhitler, bakanlar ve çocukları gözaltına alındı. Ama durduramadılar… Millet, “Dik duran” Ulu’lEmr’e sahip çıktı. Üst akıl geziden sonra 2. mağlubiyetini aldı.

Düzenleri yıkıldı

Sonraki keltede, Türkiye’nin Suriye’deki ateş çemberine girmesine yönelik olarak, canlı bomba saldırılarına, füzeler, uçak düşürmeler, siyonist sermayeli medya organlarından algı operasyonlarına, dayanaksız iftiralara, imza attılar. Erdoğan’ın Rusya ve İsrail ile ilişkileri normalleştirmesi, üst akılı yine tedirgin etti. Ortadoğu paylaşılamaz, Türkiye onlar için kontrolden çıkamazdı.  Başkomutan Erdoğan ile bağımsız mücadelesine giren Devleti Muhammediyye’yi paramparça etmek için son girişimleri 15 Temmuz oldu. İngilizlerin 1909’da İttihatçılardan sadece cennet mekan Sultan 2.Abdulhamid’i devirmeyi değil, Osmanlı’yı yıkmalarını istediği gibi FETÖ’cü cuntayı harekete geçirdiler. Hedefleri Anadolu’yu işgal etmekti. Hesapları tutmadı, çünkü namusunu korumak için şehadete susamış 79 milyonluk millet vardı karşılarında. Ümmetin son kalesini yıkmak isterken, düzenlerini yıktırdılar yarım asırlık. 15 Temmuz, Türkiye cephesinde makus talihin değiştiği, üst akıl cephesinde ise dengelerin alt üst olduğu bir milattır. Bunu bir yere not edelim.

Çin’den korkuyorlar

Erdoğan’ın yarın yapacağı Rusya ziyareti, tarihin hiçbir döneminde bu kadar önemli olmamıştı.  Gündemimizde, Ortadoğu’da barış ve Şangay 5’lisi var. Rusya’da, bu fırsatı kaçırmaz, anlaşmak için imtiyazları sıralar, Türkiye olmadan bölgede istikrarın sağlanamayacağının farkındalar.  Üst aklı çıldırtacak diğer bir hamle ise Çin-Türkiye ilişkileri olacak.  Çin, 17 trilyon dolarlık ABD’nin karşısında, ekonomik ve siyasi olarak durabilecek tek güç.  Keza ABD’nin Çin’e 5 trilyon dolar borcu var, yani kara çarşambayı yaşatmak çokta zor değil, onlar için.

Tercih yapsınlar

Aslında 2. Dünya savaşı sonrası oluşan NATO ve Varşova paktları arasında tercih yapmaya zorlanıyoruz.  Soğuk savaşın, en sıcak ülkesiyiz. ABD, Türkiye’yi kaybetme riskini göze alamaz. Başta terörist elebaşı Gülen’in teslim edilmesi olmak üzere masadaki taleplerimizi kabul etmek zorundalar. Kendileri bilir, karşılarında 1 milyar dolar krediye talip eski Türkiye yok, son İstiklal savaşını kazanmış bir ülke var. Türkiye artık kurtlar sofrasında parçalanacak kuzuda değil. Herkese şunu bilmelidir, Türkiyesiz planların tamamı başarısız olur, ya bizi bölgesel güç kabul ederler yada başarısızlıkların tarihini yazarlar.