Dünya genelinde nüfusun yaklaşık yüzde 3'ünü etkileyen obsesif kompulsif bozukluk (OKB), tedaviye en dirençli ruhsal rahatsızlıklardan biri olarak biliniyor. Ancak Çin'den gelen yeni bir araştırma, OKB’nin kökenine dair şaşırtıcı bir ihtimali ortaya koydu: bağırsak mikrobiyotası.

Chongqing Tıp Üniversitesi’nden araştırmacılar, bağırsaklarda yaşayan bakterilerin OKB gelişiminde etkili olup olamayacağını araştırdı ve bu konuda güçlü genetik kanıtlar sundu. Çalışma, belirli bakteri türlerinin OKB ile nedensel olarak bağlantılı olabileceğini ortaya koyarak, hastalığın önlenmesi ve tedavisi için yepyeni stratejilerin kapısını araladı.

Everest’ten oksijensiz kayakla inen Andrzej Bargiel tarihe geçti
Everest’ten oksijensiz kayakla inen Andrzej Bargiel tarihe geçti
İçeriği Görüntüle

GENETİK YAKLAŞIMLA NEDENSELLİK GÖSTERİLDİ

Araştırmacılar, Mendelian randomizasyonu adı verilen bir genetik yöntemi kullanarak, bağırsak bakterileri ile OKB arasındaki nedensel ilişkiyi inceledi. Bu yöntemde, genetik olarak belirlenmiş özelliklerin yaşam tarzından etkilenmemesi, ilişkinin neden-sonuç düzeyinde kurulmasına olanak tanıyor.

İki farklı büyük veri seti kullanıldı:

  • 18.340 kişilik grupta genetik yapı ve bağırsak bakterileri analiz edildi.
  • 199.169 kişilik diğer grupta ise genetik yapı ile OKB bağlantısı incelendi.

Bu iki veri grubu birleştirilerek bakterilerin OKB üzerindeki olası etkisi değerlendirildi.

Okb Bağırsak

OKB’Yİ ETKİLEYEN 6 BAKTERİ

Araştırmada üç bakteri türünün OKB'ye karşı koruyucu, üç türün ise risk artırıcı etkide olduğu belirlendi:

Koruyucu olanlar:

  • Proteobacteria
  • Ruminococcaceae
  • Bilophila

Risk artıranlar:

  • Bacillales
  • Eubacterium
  • Lachnospiraceae UCG001

Bu bakterilerin çoğu daha önce depresyon ve diğer beyin işlevleriyle ilişkilendirilmişti. Bu yeni bulgular, beyin-bağırsak ekseni hakkındaki bilgilerimizi daha da derinleştiriyor.

YENİ TEDAVİ YOLLARINA UMUT IŞIĞI

Araştırmacılar, özellikle geleneksel OKB tedavilerine yanıt vermeyen %25–40'lık hasta grubu için bağırsak bakterilerine yönelik müdahalelerin ileride bir alternatif olabileceğini düşünüyor. Elbette, bu bağlantının kesinleşmesi için daha fazla ve kontrollü çalışmaya ihtiyaç var.

“Gelecekte yapılacak araştırmalar, bu bulguları doğrulamak ve geliştirmek adına uzun süreli ve çeşitli toplulukları kapsayan tasarımlar içermeli. Ayrıca mikrobiyal türlerin ve metabolik ürünlerinin daha derinlemesine analizi, OKB üzerindeki etkilerini anlamamıza katkı sağlayacaktır,” açıklaması dikkat çeken konuların başında geliyor.

Muhabir: Berfin Bitirim