Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA), Heniyye suikastı çerçevesinde bölgesel ve uluslararası aktörlerden muhtemel tepkilerini, Hamas'ın ve Filistin siyasetinin bu suikastın ardından nasıl bir yön kazanacağını ve İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarının muhtemel seyrini konunun uzmanlarına sorarak değerlendirmelerine internet sitesinde yer verdi.

Sakarya Üniversitesi Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Caner, İsrail'in Heniyye'ye yönelik suikasta benzer eylemleri uzun zamandır yaptığını, yöntem ve araçların ise teknoloji ve mevcut şartlara göre değişiklik gösterdiğini ifade etti.

İsrail'in temel amacının "Filistin mücadelesini hem siyasi hem askeri olarak zayıflatmak, Filistin'e destek sağlayanlara da gözdağı vermek" olduğunu kaydeden Caner, İsrail'in İran'a karşı bölgesel bir savaş planladığını, bu savaşın İran-Ürdün gibi bölge ülkelerini de birbirine kırdıracak nitelikte olmasını istediğini, bu çerçevede kışkırtıcı suikast ve sabotajlar yaparak Filistin'in tamamen ilhakına giden yolu açmayı ve teolojik hedefleri için uygun bölgesel bağlam oluşturmayı hedeflediğini belirtti.

Caner, Heniyye suikastının sınır dışından değil İran'ın içinden yapıldığı düşüncesini dile getirerek, Nisan 2024'te Şam'daki misyonuna düzenlenen saldırının ardından İran'ın, İsrail'e dron saldırılarının sembolik önemine karşın, Heniyye suikastına cevap olarak doğrudan İsrail'e fiziki hasar vermeye yönelik saldırı gerçekleştireceğini anlattı.

İran'ın "direniş ekseni" gruplarıyla koordineli saldırı gerçekleştirme ihtimaline değinen Caner, "İran, kendisini böyle bir tepki vermek zorunda hissediyor zira önemli bir siyasi liderin kendi topraklarında öldürülmüş olması, güvenlik ve diplomatik prestij açılarından ülkenin değerini düşürdü, caydırıcılığını azalttı. Ülkenin askeri kapasitesi ve bölgesel siyasetine dair de ciddi sorgulamalara sebep oldu. İran'ın caydırıcılığını yeniden tesis etmek adına bir askeri cevap üretmesi artık kaçınılmaz." ifadelerini kullandı.

"İsrail, Heniyye'yi öldürerek ateşkes sürecini sekteye uğratmayı hesaplıyor"

İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Tuğçe Ersoy Ceylan da "İsrail'in Heniyye'yi öldürerek ateşkes sürecini sekteye uğratmayı hesapladığını söylemek mümkün zira Heniyye ateşkes görüşmeleri için masada Filistin tarafında olan aktörlerden biriydi ancak ateşkesin (İsrail Başbakanı) Binyamin Netanyahu'nun kariyerini sona erdirecek bir olgu olduğu göz önüne bulundurulursa Netanyahu'nun ateşkes sürecini sistematik olarak baltaladığını hatırlamak yerinde olacaktır." değerlendirmesini yaptı.

Heniyye suikastının İran'ın başkenti Tahran'da gerçekleştirilmesinin Gazze'deki durumu arka plana itme ihtimaline dikkati çeken Ceylan, İsrail'in yaptıklarını İran'la mücadele üzerinden meşrulaştırmayı ve destek kazanmayı arzulamış olabileceğini belirtti.

Ceylan, bölgedeki iki devlet arasında topyekun savaş beklememesine karşın her şeyin bir anda kontrolden çıkabileceğini kaydetti.

Netanyahu'nun Filistin meselesine yönelik politikasının "çözümsüzlüğü sürdürmek" olduğuna dikkati çeken Ceylan, "Heniyye'nin ölümü Filistin davasının bitmesini sağlamayacağı gibi kararlılığı da artırabilir." görüşünü paylaştı.

Ceylan, suikastın İsrail dış istihbarat servisi Mossad'ın İran'a nüfuzunu ve İran istihbaratının zayıflığını gösterdiği, ayrıca stratejik bir hedeften ziyade intikam amaçlı olduğu değerlendirmesinde bulundu.

İsrail'in düşman ihtiyacı

Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Muhammed Hüseyin Mercan, Heniyye suikastının ardından Hamas için liderlik meselesinin önemine dikkati çekerek, Siyasi Büro Başkanlığı için diplomatik müzakerelere yatkınlığı ve uluslararası tanınırlığı dolayısıyla en uygun adayın Halid Meşal olduğunu dile getirdi.

"Gazze'de kalıcı ateşkesin sağlanmasına dair girişimlerin Heniyye'nin alçakça suikast sonrası şehit edilmesiyle büyük bir çıkmaza girdiği herkesin malumudur." ifadesini kullanan Mercan, İsrail'in bu suikastı psikolojik üstünlük kazanmak için gerçekleştirdiğini belirtti.

Mercan, İsrail'in Hamas'ın devre dışı kaldığı Filistin tasavvurunun sahadaki gerçeklikle uyuşmadığını, ABD'nin öncü girişimleriyle uluslararası toplum tarafından başlatılan ve Filistinlilerin haklarını koruyan yeni bir müzakere sürecine geçilmesi gerektiğini vurguladı.

İsrail'in Gazze'yi ilhak stratejisinde İsmail Heniyye suikastıyla yeni aşamaya geçildiğini ve İsrail'in yeni bir düşmana ihtiyacının bulunduğunu belirten Mercan, şunları kaydetti:

"Aslında Heniyye suikastının Tahran'da gerçekleştirilmesi de tamamen bununla alakalı bir husustur. Batı dünyasından daha fazla destek alabilmek adına ötekisi konumundaki İran'ı aktif savaş sürecine dahil ederek elde ettiği kazanımları artırmayı planlayan Netanyahu, böylece hem Tahran ve vekillerine hem de Filistin direnişine güçlü bir darbe vurmaya çalışmaktadır."

Mercan, İran'ın bu gelişme karşısında "caydırıcı bir misilleme" yaparak savaşın parçası olmak veya "1979 sonrası yürüttüğü stratejiyi terk edip ulus-devlet kodlarına dönmek" şeklinde iki seçeneğe sahip bulunduğunu, birinci seçeneğin yıkıcı etkileri olan çatışma, ikinci seçeneğin ise İran'ın yayılmacı stratejisinden vazgeçmesi sebebiyle bölgedeki vekillerini yüzüstü bırakması ve İsrail'e genişlemek için yeni imkanlar sunmak anlamına geldiğini ifade etti.

"İran'ın yanıtının kısıtlı ve sınırlı olacağını düşünmek mümkün"

Necmettin Erbakan Üniversitesi Dr. Öğretim Üyesi Gökhan Çınkara da İsrail'in 1996'dan itibaren Hamas liderlerini hedef alan suikastlar gerçekleştirdiğini ve bunların politik mühendislik çabasını içerdiğini kaydetti.

AB, trilyon avroluk bütçesi bloke edilmekle tehdit ediliyor AB, trilyon avroluk bütçesi bloke edilmekle tehdit ediliyor

Heniyye'ye yönelik suikastın Hamas'ın siyasi ve askeri parametrelerinde esaslı bir değişiklik meydana getirmeyeceği yorumunda bulunan Çınkara, Hamas'ın Filistin ulusal diyaloğuna desteğinin önemine dikkati çekti.

Çınkara, "Bölge ülkelerinden, özellikle Körfez Arap ülkelerinden Heniyye suikastına yönelik ciddi bir tepkinin gelmediği görüldü. Bu da Arap Baharı süresince şekillenen politik ayrışmanın devam ettiğini gösteren bir gelişme. İran'ın yanıtının ise kısıtlı ve sınırlı olacağını düşünmek mümkün." görüşünü paylaştı.

Şu an için bölgesel bir savaşa dair işaret olmadığını belirten Çınkara, buna karşın sahadaki gelişmelerin çatışmanın yönünü belirleyebileceğini bildirdi.

"İsrail, ABD ve Batı iç siyasetine yönelik oyalama taktiği"

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Öğretim Üyesi ve ORSAM Körfez Çalışmaları Uzmanı Doç. Dr. Mustafa Yetim, "Gazze merkezli barış ve müzakere görüşmelerinin İsrail'in, ABD ve Batı iç siyasetine yönelik oyalama taktiği ve Hamas'tan çeşitli tavizler koparma amacı, bu hedefle gerçekleştirilen son hamle olan Heniyye suikastı ile daha net anlaşılmıştır." ifadelerini kullandı.

İsrail'in ABD'nin baskısı olmadan caydırılamayacağını vurgulayan Yetim, Batı tarafından herhangi bir şekilde cezalandırılmayacağını düşünen İsrail'in sınırlı ve rasyonel şekilde barış ve istikrara yönelik adımlar atmasını beklemenin mümkün olmadığını dile getirdi.

Yetim, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarının Netanyahu'nun radikal ve ultra-Ortodoks ana akım İsrail siyasetinin de etkisiyle başından itibaren bölgesel yayılma ve taşma niyetini gösterdiğine dikkati çekti.

Gözlerin İsrail-Hizbullah-İran çatışmasına çevrildiğini ifade eden Yetim, bunun önüne geçmenin İsrail'i sınırlandırmak için Batı merkezli baskıya bağlı olduğunu vurguladı.

Kaynak: AA