GÖKHAN EREK / ÖZEL HABER

Hamas’ın, 7 Ekim’de İsrail’e yönelik başlattığı Aksa Tufanı Operasyonu’nun ardından İsrail savaş suçu işleyerek, şiddetin boyutunu her geçen gün artırıyor. Yemen'deki Husiler ise İsrail'e Filistin'deki katliamları nedeniyle resmen savaş ilan ettiğini açıkladı.

Türkiye, Gazze'ye en çok yardım ulaştıran ülke konumunda Türkiye, Gazze'ye en çok yardım ulaştıran ülke konumunda

Peki Husilerin İsrail’e yönelik savaş ilanı nasıl yorumlanmalı, İslam Dünyası birlik halinde hareket edecek mi, İran’ın Husilerle bağlantısı ne, Olası İsrail Husiler çatışmasında Suudi Arabistan'ın rolü ne olur, Husilerin savaş ilanında nasıl bir dezenformasyon yürütüldü?

Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. İsmail Sarı, Diriliş Postası’na değerlendirdi.

İRAN EKSENİNDE OKUNMALI!

Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. İsmail Sarı, Husilerin, İsrail’e savaş ilan etmiş olmasının sembolik anlamda önemli olduğunu belirterek, “Fakat realite veya stratejik öneme baktığımız zaman bunun çok fazla büyük bir anlam ifade ettiğini söyleyemeyiz açıkçası. Belki burada İran’ın Direniş Ekseni olarak bahsettiği bir ağdan bahsetmek lazım. Bu Lübnan’da Hizbullah, Yemen’de Ensarullah ya da Türkiye’de bilinen adıyla Husiler, Irak’ta Şii Milisler,  bunlar hem yerel hem de İran ekseninde kendilerinin tanımıyla ‘Direniş Ekseni’ oluşturuyorlar ve birbirleriyle yardımlaşmaları, özellikle Hizbullah’ın, diğer ağın üyelerine yardımları söz konusu.” dedi.

İran’ın, Yemen Savaşı’nda Husilere, Suriye Savaşı’nda Şii milislere yardım ettiğini hatırlatan Doç Dr. Sarı, sözlerini şu şekilde sürdürdü,  “O nedenle Husilerin savaş ilan etmiş olmasını Direniş ekseni ve İran bağlantısı ekseninde okumak gerekir. Nihayetinde bunlar birbirine yardım eden gruplar.” 

Doç. Dr. Sarı, Hamas’ı doğrudan İran’ın güdümü altında okumanın doğru olmadığını söyleyerek, “Nihayetinde İran ile çok ciddi bağlantıları var. Bu savaşta da İran’ın, ciddi bir desteği var. O nedenle de Husilerin bir yardımı olarak okumak ve Husilerin direniş ekseninde verdiği bir destek olarak okumak çok doğru olacaktır.” ifadelerini kullandı.

İSLAM DÜNYASINDA BİRLİK YOK!

İsrail’in, Filistin’e yönelik gerçekleştirdiği katliamların ardından İslam Dünyası’nın birlik içinde hareket edip etmeyeceği ise en konuşulan ve tartışılan konular arasında yer alıyor. 

Doç. Dr. Sarı, günümüzde yaşanan en büyük sıkıntının, İslam Dünyası’nın birlikte hareket edememesi olduğunu belirterek, ”Nihayetinde İslam Dünyası’ dediğimiz özellikle de Orta Doğu coğrafyasındaki ülkeler, ciddi anlamda birbirleriyle rekabet halindeler veya farklı ajandaları söz konusu. Özellikle de Hamas’ın, İhvan’ın bir kolu olması hasebiyle Müslüman Kardeşler’in, Hamas’a karşı bir cephenin de olduğunu ifade etmek lazım. Suudi Arabistan gibi özellikle Körfez ülkelerinin Arap Baharı da hatırlanacak olursa İhvan Hareketi’ne karşı ciddi bir rejim güvenliği noktasında tehdit hissettiklerini söyleyebiliriz. O nedenle bunu sadece Gazze İsrail Savaşı olarak okumak çok doğru değil. Nihayetinde Hamas’a yönelik de İslam Dünyası’ndaki ülkeler, özellikle Körfez ülkeleri ve Mısır çok olumlu bakmıyorlar.” ifadelerini kullandı.

MISIR FİLİSTİN’E YARDIM ETMİYOR!

Mısır’ın, yaşanacak göçlerle birlikte Hamas’ın ülkeye girişini engellemek için Filistin’e yardım etmediğini söyleyen Doç. Dr. Sarı, sözlerini şu şekilde devam ettirdi, “Körfez ülkelerine baktığımızda onlar da İhvan arka planına sahip Hamas’ı çok da desteklemiyor. Bu nedenle Gazze’den bahsediyoruz ama Gazze’ye bakış ile Hamas’a bakış arasında fark var ve maalesef Hamas’a İslam dünyasında bazı rejimler özellikle rejim güvenliği bağlamında iyi bakmıyorlar ve tehdit olarak görüyorlar.”

ENSARULLAH HAREKETİ AYRI OKUNMALI!

Husilerin aslında Ensarullah Hareketi’nin, ayrı okunması gerektiğini ve yerel hareket olarak başladığını dile getiren Doç. Dr. Sarı, “Bu yerel hareket, kendi savaşında bir dış desteğe ihtiyaç duyduğu için de bu dış destek büyük oranda İran olmuştur. İdeolojik anlamda da İran ile bir mezhep ortaklığı olmasına rağmen Şiilik üzerinden, Şiiliğin Zeydi kolu İran ise Caferi İmamiye kolu buradan bir bağlantı olmasına rağmen mesele ideolojik değil. Büyük oranda Husilerin kendini yalnız hissetmiş olmaları,  Ensarullah Hareketi’nin kendini yalnız olarak hissetmiş olması ve bir dış güce ihtiyaç hissetmiş olması. Bu manada da İran özellikle 2015’ten sonra ciddi anlamda Husilere silah ve lojistik yardım yaptığını biliyoruz. Bununla ilgili ele geçirilen bir takım gemiler söz konusu.” şeklinde konuştu.

HUSİLERİN HİZBULLAH GİBİ İDDİASI YOK!

Husilerin, İran’ın ‘Direniş Ekseni’ dediği eksende, Yemen Bölgesi’ni temsil ettiklerini aktaran Doç. Dr. Sarı, “İran ile ciddi bir organik ilişki geliştirmiş durumdalar. Ama Husiler,biraz daha yerel, Hizbullah gibi bölgesel iddiaları yok. Daha ideolojik değiller Hizbullah ya da diğer Şii Milisler gibi. İran’ın, ideolojisini paylaşmıyorlar. Ama lojistik desteğe ihtiyaç duydukları için de İran ile ciddi bir bağları var.” söyledi.

SUUDİ ARABİSTAN TARAFSIZ KALMAZ!

Husilerin, İsrail’e saldırması durumunda Suudi Arabistan’ın nasıl bir tutum sergileyeceği merak ediliyor.

Doç. Dr. Sarı, İsrail Husiler çatışmasının pek mümkün görünmediğini söyleyerek sözlerine şu satılrarı ekledi, “Husilerin yaptığı, birkaç roket ve füze atmak veya İnsansız Hava Aracı (İHA) yollamak şeklinde. Bunlar daha küçük çaplı, sembolik şeyler olarak ifade edilebilir. O nedenle İsrail Husi çatışması pek olası değil. Bu nedenle de burada Suudi Arabistan’ın rolü ne olur sorusu da irdelenebilir bir şey değil ama İsrail Filistin Savaşı ile beraber Yemen de ciddi şekilde etkilenmiş durumda. Çünkü Yemen’de bir barış anlaşmasının  imzalanması için görüşmeler devam ediyordu.  Bu olayın patlak vermesi ve Husilerin de özellikle söylemsel anlamda bu savaşa angaje olmasıyla beraber bu barış sürecinin biraz sekteye uğrayabileceğini söyleyebiliriz.

Suudi Arabistan’ın Husilerle ilgili hesabının daha olduğunu dile getiren Doç.Dr. Sarı, “2015’ten bu yana savaştılar ve nihayetinde Suudi Arabistan, Yemen bataklığından çıkmak ve Husilerle bir barış anlaşması yapmak istiyor. İran ile normalleşmesini de bu bağlamda okumak lazım. İran ile normalleşmenin birinci gündemi Yemen meselesi. O nedenle bir İsrail Husi çatışması mümkün olmasa da eğer ki oldu diyelim, jeopolitik anlamda pek mümkün değil ama böyle bir şeyde Suudi Arabistan da tarafsız kalmayacaktır. Ama çok olası bir şey değil” diye konuştu.

İSRAİL’E SAVAŞ AÇACAK MÜSLÜMAN ÜLKE BEKLENİYOR!

Husilerin, İsrail’e savaş ilan etmesinin ardından sosyal medya mecraları ve bazı medya kanallarında Yemen’in İsrail’e savaş açtığına dair haberler paylaşıldı. Ancak savaş ilanını devletler yapar, Husiler Yemen’de bulunan silahlı gruplar arasında yer alıyor.

Doç. Dr. Sarı, Yemen’in İsrail’e savaş ilan ettiğine dair haberler ve dezenformasyon ile ilgili  “Aslında İslam dünyası da İsrail’e ‘Dur!’ diyecek bir Müslüman ülke bekliyor. Bir savaş açacak, cidden savaşacak bir ülke beklentisi var. Yemen’in, daha doğrusu Husilerin söylemsel de olsa, İsrail’e savaş açması, bu beklentiyi karşılıyor ve Türkiye’de özellikle medya bunu manşetlere taşırken  de muhtemelen halkın bu beklentisini bir şekilde karşılık bulması anlamında verdi.” ifadelerini kullandı.

Müslüman dünyadaki insanların, İsrail’e karşı ciddi bir tepkisinin olduğunu belirten Doç. Dr. Sarı,  sözlerini şu şekilde sonlandırdı, “En azından böyle bir savaş ilanı bile, aslında sıradan halk için büyük anlam ifade ediyor.”

Editör: Gökhan Erek