Bir ayçiçeğinin güneşe bakışı gibi

Sevmeli insan memleketini.

Bir tohumun ormana,

Bir derenin denize koşması gibi

Sevmeli insan memleketini.

Evet yukarıdaki mısralar kendisini memleket sevdalısı olarak tanımlayan bir sanatçının gönlünden kaleme düşen cümleler; samimi ve içten… Elbette sevmeli insan memleketini; dağını taşını, bayırını bucağını, çölünü deryasını, çorağını ormanını, yaşlısını gencini sevmeli… Mavisini sevdiği kadar yeşilini de sevmeli… Uğruna bir gün ölümü her gün yaşamı göze alacak kadar sevmeli…

*****

Son haftalarda konuştuğumuz önemli konulardan biri de şüphesiz orman yangınları. Ülkemizin akciğerleri olarak tanımlanan ormanlarımız nedeni belli olmayan yangınlar nedeniyle tahrip oluyor. Hektarlarca alan yanıp kül oldu. Bu arada hektarın ne olduğunu bilmeyenlerimiz olabilir; 1 hektar yaklaşık olarak 10 dönüm arazi demek, yani 10 bin metrekare alan… Demem o ki, spikerlerin haberleri sunarken ‘100 hektar ormanlık alan yandı’ diyerek anlattığı şey; 1000 dönüm arazi, on binlerce ağaç demek..Sadece ağaç mı; binlerce kuş, yüzlerce tavşan, onlarca ceylan ve daha nicesi..Eviniz yanıyormuş gibi düşünsenize; Allah aklı bir tek kendimizi düşünmek için vermemiştir muhakkak..

*****

Batı Anadolu, Trakya, Akdeniz ve Karadeniz’deki ardı ardına çıkan yangın haberlerini okurken çok önemli gördüğüm bir tanımlama dikkatimi çekti. Orman Genel Müdürü Bekir Karacabey, ormanlarımızı “Yeşil Vatan” olarak tanımlıyordu. Bir şeyi nasıl tanımladığınız çok önemlidir; kimse deniz suyunun ne olduğunu kavramayabilir ama oraya “Mavi Vatan” derseniz milyonların dikkatini çekebilirsiniz. Bekir Bey’in kendi tanımlaması mıdır, daha önce kullanan oldu mu bilmiyorum ama ben bu “Yeşil Vatan” tanımlamasını çok sevdim. Evet ormanlarımız, mesire alanlarımız velhasıl ülkemizin hudutları içinde kalan doğaya ait her şey bizlerin “Yeşil Vatan”ı… Gözümüz gibi korumak zorundayız.

*****

Bu mesele sadece Orman Genel Müdürlüğü personeline bırakılacak kadar basit bir konu değil, 84 milyon olarak doğaya sahip çıkmalıyız. Çocuklara bu sevgi çok küçük yaşta anlatılmalı; her çocuk her eğitim-öğretim dönemi için 1 fidan dikmeli..Arada mesire alanlarında temizlik etkinlikleri yapılmalı..Ormanların sadece ağaçlardan ibaret olmadığı binlerce canlı türüne ev sahipliği yaptığı safi beyinlere işlenmeli.. Bu eğitim lisede de üniversitede devam etmeli, velhasıl insan her dönem doğayı sevmeli ve korumalı… Doğanın tahrip edilmesi sadece eğitimle çözülmez elbet, bu konuda cezai müeyyideler de hakkıyla işletilmeli. Mesela “kasten” bir ormanı yaktığı tespit edilen kimse vatana ihanetten yargılanmalı… Sonuçta bu işin mavisi veya yeşili olmaz; vatan vatandır… Bu vesileyle televizyonlarda ciğerimiz yanarak izlediğimiz orman yangınlarına canları pahasına müdahale ederek daha büyük felaketlerin yaşanmasının önüne geçen personel yahut gönüllü tüm kişilere teşekkür ediyorum… İyi ki varsınız… Kalın sağlıcakla…