Son yıllarda ruh sağlığına iyi geldiği savunulan meditasyon ve “mindfulness” uygulamaları, bilimsel verilerle sorgulanıyor. 2020 yılında yayınlanan 40 yılı aşkın araştırmanın değerlendirildiği bir inceleme, meditasyonun en yaygın olumsuz etkilerinin anksiyete ve depresyon olduğunu ortaya koydu. Bunları psikotik belirtiler, gerçeklikten kopma (dissosiyasyon), kişilikten uzaklaşma (depersonalizasyon), korku ve panik izliyor.
Bu etkiler sadece önceden ruh sağlığı sorunu yaşayanlarda değil, daha önce hiç sorun yaşamamış ve meditasyona yeni başlayan kişilerde de ortaya çıkabiliyor. Üstelik bu etkiler uzun süre kalıcı olabiliyor.
DAĞILMALARA NEDEN OLABİLİYOR
1976’da bilişsel davranışçı psikolojinin öncülerinden Arnold Lazarus, meditasyonun kontrolsüz kullanımı halinde ciddi psikiyatrik sorunlara – hatta şizofrenik dağılmalara – yol açabileceğini söylemişti.
Mindfulness’ın faydaları olduğu bilinse de eğitim videoları, mobil uygulamalar ve kişisel gelişim kitaplarında bu zararlar çoğu zaman dile getirilmiyor.
Mindfulness hareketinin öncülerinden Ronald Purser, 2023 tarihli McMindfulness adlı kitabında bu akımın “kapitalist bir maneviyat”a dönüştüğünü savunuyor. ABD’de sadece meditasyon sektörü 2.2 milyar dolarlık bir pazar oluşturmuş durumda.
DESTEKÇİLERİ ARASINDA YAYGIN DÜŞÜNCE
Jon Kabat-Zinn gibi mindfulness’ın önde gelen isimleri bile araştırmaların %90’ının yetersiz kalitede olduğunu kabul ediyor. Ancak yine de mindfulness’ın insanlık ve toplum üzerinde büyük bir dönüşüm yaratacağı fikri, destekçileri arasında oldukça yaygın.
Meditasyonun olumsuz etkileriyle ilgili çalışmalar medyada nadiren yer buluyor. Örneğin, 2016-2018 yılları arasında Birleşik Krallık’ta 8.000’den fazla çocukla yapılan ve 8 milyon dolardan fazla harcanan en büyük mindfulness çalışmasında, mindfulness uygulamalarının çocukların ruh sağlığı üzerinde anlamlı bir olumlu etkisi bulunamadı. Hatta ruhsal sorun riski taşıyan çocuklarda olumsuz etkiler gözlemlendi.
ETİK TARTIŞMALAR
Bu gelişmeler, önemli etik tartışmaları da beraberinde getiriyor. Zarar riski bu kadar biliniyorken, meditasyonun reklamı yapılması, mobil uygulamalarla satılması veya klinik tedavi aracı olarak kullanılması sorgulanmalı. Pek çok eğitmen bu zararları bilmiyor ya da inanmıyor ve şikayetleri olanlara “devam edersen geçer” diyerek yaklaşabiliyor.
Meditasyonun güvenli uygulanmasına dair araştırmalar yeni yeni başlıyor ve henüz net bir yol haritası yok. Ancak zarar gören kişilerin deneyimlerini paylaştığı dijital platformlar ve bazı akademik kaynaklar mevcut. ABD’de bu tür olumsuz etkileri yaşayanlara özel klinik destek veren bir merkez bile kurulmuş durumda.