Siyaset, hitabet ve belagat ister. Halk bunu sever. Tıpkı futbol tribünlerinin iyi çalım ve ters takla atan futbolcuları sevmesi gibi. Türkiye’de siyasi partilerin iyi hatiplere sahip olması seçim sonuçlarına önemli ölçüde etki ederken iyi bir seçim şarkısı da size %2-3 oy getirebilir.

AK Parti’nin iktidara, Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı’na uzanan yolculuğunda 1994 yerel seçimleri önemli bir mihenk taşıdır. %19 oy alarak, İstanbul ve Ankara belediye başkanlıklarını kazanan Refah Partisi’nin beklenmeyen bu başarısının altında “parti hatiplerinin” önemli bir katkısı vardı.

Başta rahmetli Erbakan olmak üzere; Tayyip Erdoğan, Melih Gökçek, Bülent Arınç, Şevki Yılmaz, İbrahim Halil Çelik ve Halil Ürün gibi hatiplerin seçim zaferine çok büyük bir etkisi ve katkısı olmuştu.

Bu hatiplerin belagatteki başarıları, seçildikleri belediye başkanlıklarındaki güzel icraatları Refah Partisi bir yıl sonra iktidara taşımıştı…

AK PARTİ KÜRSÜ VE HİTABET HÂKİMİYETİNİ KAYBEDİYOR!

Refah Partisi’nden AK Parti’ye dönüşen hareket “hitabet” konusundaki başarısını uzun süre devam ettirdi. Ancak son dönemde AK Parti adına basında ya da mecliste konuşan temsilcilerin çoğunda bu hitabet ve belagatin yetersiz kaldığı, en azından muhalefet partilerinin hatipleri karşısında zayıf kaldığı görülüyor.

Muhalefet partileri haksız oldukları birçok konuda bu hitabet kabiliyetiyle kendi lehlerine toplum üzerinde pozitif bir etki bırakıyorlar.

Libya tezkeresinin tartışıldığı gün Muharrem Sarıkaya şu tespitleri yapıyordu: “Genel kurul salonuna bir süredir gözlemlendiği gibi AK Parti değil, muhalefet hâkimdi. Muhalefet partileri hatiplerinin konu hâkimiyeti ve eleştirilerini kürsüde çok sayıda hatiple dile getirmiş olmaları da renk ve söylem etki efektini arttıran bir baskı unsuruydu. Özellikle CHP, proaktif tutumunu ve salon hâkimiyetini daha ilk adımda elde etmeyi başardı, AK Parti de uzun süredir sergilediği, ‘top geçirmez’ savunma oyuncusu psikolojisini korumaya devam etti.”

“HER ŞEYİ BAŞKAN ERDOĞAN’DAN BEKLEME” HASTALIĞI

Türkiye’nin en iyi hatibinin yönettiği AK Parti’de maalesef “hatip sorunu” var. Erdoğan dışında seçmeni coşturacak ve heyecanlandıracak bir “hatip” yok. Her şeyi Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yıkmış bir kadro tribündeki coşkunun devam etmesini beklememeli. Tribün de siyaset meydanı da heyecansız, coşkusuz olmaz. Bunu siz veremezseniz başkası rolünüzü de taraftar ve seçmeninizi de elinizden alıverir…

Bu tespitler sadece bana ait değil. Hasan Basri Yalçın da Sabah Gazetesi’ndeki köşesinde çok büyük işler yapmış AK Parti’nin başarılarını anlatamamasını ve kaybolan özgüvene dikkat çekiyor. CHP’nin yanlışlarını sahiplenmesini, AK Parti’nin ise bu konudaki sessizliğine şaşıran Yalçın şu ifadeleri kullanıyor: “Bir de AK Partililere bakın. Suçlanmaya o kadar alışmışlar ki, kendilerini savunmaya dair gayretleri bile yok. Bahsettiğim parti elitleri. Seçmen kitlesi değil.”

“En basit teşkilat meselesine dair açıklama yapmak bile Cumhurbaşkanı Erdoğan’a kalıyor. Bu durum hiç normal değil. Parti elitlerinin böylesine tutuk davranması seçmen kitlesi üzerinde de rahatsızlık yaratıyor. Tüm AK Partililerin üzerine hak etmedikleri bir suçluluk duygusu pompalıyor.”

“Coşku” ve “heyecan” kaybetmiş bir parti, seçmeni peşinden sürükleyemez…

AK Parti de seçmen de 2023’e böyle gitmemeli!