Hazırlayan: Akif İnan Anadolu İmam Hatip Lisesi Genç Yazarları

Deniz, her sabah erken saatlerde yürüyüşe çıkardı. Yürüyüşüne genellikle evinin yakınlarındaki parkta başlardı. Ancak bir sabah, rutin yürüyüşüne çıktığında, normalde gittiği yolu değiştirmeye karar verdi. Yürüyüşüne başladığında, gözleri bir apartmanın penceresine takıldı. Pencerenin önünde oturan yaşlı kadın, pencereyi açarak dışarıyı izliyordu. Deniz, kadının ne yaptığını merak etti ve ona doğru yürüdü. Yaşlı kadın, Deniz'e gülümseyerek selam verdi. Deniz, kadınla sohbet etmek istedi ve onunla birlikte kahvaltı yapmayı teklif etti. Kadın, Deniz'in teklifini sevinçle kabul etti ve ikisi birlikte kahvaltı yapmak için eve gittiler. Kahvaltı sırasında, Deniz, kadının hikâyesini dinledi. Yaşlı kadın, yalnız yaşadığı için genellikle kendisini yalnız hissettiğini söyledi. Deniz ise bir arkadaş gibi onunla zaman geçirdi ve hayatındaki değişikliklerden bahsetti. Deniz'in bu ziyareti, yaşlı kadının hayatında bir dönüm noktası oldu. Kadın, kendini daha mutlu hissetmeye başladı ve kendisini yalnız hissetmekten kurtuldu.

Deniz, o günden sonra her sabah yaşlı kadının evine uğrayarak ona yardım etmeye devam etti. Ancak, bir sabah Deniz, yaşlı kadının evine uğradığında, kapıda bir not buldu. Yaşlı kadın, Deniz'e bir mektup bırakarak evi terk ettiğini yazmıştı. Mektupta, Deniz'e duyduğu minnettarlığını dile getiren yaşlı kadın, özgürce seyahat etmek istediğini ve onu tekrar görmek istediğini söylemişti. Deniz, yaşlı kadının mektubunu okuduktan sonra hayatına devam etti. Ancak, o günden sonra her sabah yaşlı kadının penceresine bakarak, onun yolculuğunun nasıl gittiğini düşündü. Belki bir gün geri dönerdi ve Deniz, onunla tekrar kahvaltı yapabilirdi. Birkaç hafta boyunca Deniz, her sabah yaşlı kadının evine uğramaya devam etti ancak her seferinde evin boş olduğunu gördü. Üzüntüsüne rağmen, yaşlı kadının gitmesine saygı duydu ve onun yolculuğunda güvende olmasını umut etti. Ancak bir gün, Deniz yine sabah yürüyüşüne çıktığında, parkta yürürken tanımadığı bir adamın, kendisinin yardımına ihtiyacı olduğunu fark etti. Adam, elinde bir harita tutuyordu ve kaybolduğunu söylüyordu. Deniz, ona yardım etmeye karar verdi ve haritayı inceledi. Haritada işaretli bir yer vardı ve Deniz, adamı o yere götürdü. Yolda, adam Deniz'e teşekkür ederek, yaşlı kadın hakkında bir şeyler söyledi. Adam, onu tanıdığını ve o yolculuğunu tamamlamak için bir gemiye bindiğini söyledi. Bu sözler, Deniz'in kafasında birçok soru oluşturdu. Yaşlı kadın gerçekten gemiye mi binmişti? Gitmek istediği yer neresiydi? Neden Deniz'e haber vermeden gitmişti? Tüm bu sorular zihninde dönerken, Deniz karar verdi: Yaşlı kadını bulmak için harekete geçmeliydi. Deniz, internet üzerinden gemi seferlerini araştırdı ve yaşlı kadının muhtemel rotasını tespit etti. Ardından, gemi bileti satış ofisine gitti ve yaşlı kadının gemi biletini satın alıp almadığını sordu. Ne yazık ki, yaşlı kadın bilet satın almamıştı. Deniz, hayal kırıklığına uğramış olsa da umudunu kaybetmedi. Deniz, yaşlı kadının gitmek istediği yeri tahmin ederek, oraya gitmeye karar verdi. Uzun bir yolculuğun ardından, nihayet yaşlı kadının bulunduğu yere vardı. Orada, yaşlı kadın Deniz'i bekliyordu ve şaşkınlıkla onu gördüğünde sevincini dile getirdi. Deniz, yaşlı kadının hikâyesi ve onunla geçirdiği zaman sayesinde hayatında önemli bir değişiklik yaşadı. Daha önce fark etmediği insani değerlerin ne kadar büyük olduğunu gördü ve herkese yardım etmek isteyen bir kişi olarak, yaşlı kadının etkisini her zaman hatırladı. Deniz, yaşlı kadının yanında birkaç gün kaldı ve onunla birlikte geziler yaptılar. Yaşlı kadın, hayatındaki değişikliklerin ona ne kadar iyi geldiğini ve Deniz'in onu bulduğuna ne kadar minnettar olduğunu söyledi. Sonunda Deniz, yaşlı kadından ayrılmak zorunda kaldı ama onunla hayatındaki değişimin ne kadar büyük olduğunu paylaşarak, birbirlerine güç veren iki arkadaş oldular. Yaşlı kadın, Deniz'e sıra dışı bir yolculuk yaptığını ve hayatının en mutlu anlarından birini yaşadığını anlattı. Deniz, yaşlı kadının hikâyelerini dinledikçe onunla gurur duydu ve onun hayatına dokunmanın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha fark etti.

Mustafa Talha Yılmaz

...
En güzel gezim

Geçen senenin yarıyıl tatilinde kuzenim bize gelmişti. Kuzenimle sıradan bir gün geçiriyorduk. Sonra bir mesaj geldi. Mesaj babamdandı, babam bizi gezmeye götüreceğini yazmıştı. “Saat 6’da Yenibosna’da olun” diyordu. Saat 6 oldu ve biz de Yenibosna’ya gittik. Yanımızda bolca eşya da vardı. Orada babam bizi karşıladı. Babam bizi Taksim’e götürdü ama hiç cami olmadığını fark ettik. Taksim Camii henüz açılmamıştı. Sonra Galata Kulesi’ne girdik, manzarası çok güzeldi. Galata Kulesi’nden sonra oradaki dükkânlardan birçok şey aldık. Çok acıkmıştık, bir lokantada güzelce karnımızı doyurduk. En sonunda Üsküdar’a geçtik. Dönüş yolunda, Üsküdar’a her gittiğimizde uğradığımız tarihi şekerciye girdik. Oradan da paket şekerler aldık, çok güzeldi. Artık eve dönme vaktimiz gelmişti. Üsküdar’da da çokça gezdikten sonra eve döndük. Eve dönerken çok yorulduğumuzun farkındaydık, ama telefonumdaki adım sayımın 30.000 olduğunu görünce neredeyse mutluluktan ağlamıştım. Bu, benim için çok büyük bir sayıydı. O günüm, benim için unutulmaz bir gündü.

Kerem Selek

...
Korku

Yürüyordu… Yoldaki arabalara, binalara, insanlara baktı. Sanki birilerinden kaçıyor gibiydi. “Yolun sonuna geldik” dermişçesine birden durdu ama pes etmeyecek gibiydi, diğer sokağa girdi. Adımları hızlanmaya başlamıştı. Birileri onu takip ediyormuş gibi hissediyordu. Arabaların camlarındaki yansımalardan arkasına bakmaya çalışıyor gibiydi. Tam o sırada fötr şapkalı, güneş gözlüklü yaklaşık 40 yaşlarında olan bir adamla çarpıştı. İşte büyük koşuşturma burada başladı. Ara sokaklara girip kaçmaya çalışırken şapkalı adam gözden kayboldu. Hava kararmıştı. Adam biraz yürüdükten sonra şapkalı adam bir arka sokakta belirdi. Artık gölgeler karışmıştı. Adam kaçmaya devam ediyordu, nefesi tükenmişti. Biraz ilerledikten sonra yere diz çöktü. Sanki içinden “Bu hikâye burada bitti” der gibiydi. Kendi gölgesine baktı ve ayak sesleri gelmeye başlayınca ayağa kalkıp arkasına bile bakmadan koştu. Caddeye ulaşınca bir taksiye atladığı gibi gözden kayboldu.

İbrahim CEYLAN 

Editör: TE Bilisim