Sosyal Medya Uzmanı Deniz Unay

1985 yılında girdiği Uludağ Üniversitesi, İlahiyat Fakültesindeki yüksek öğreniminden sonra 1992 – 1993 Eğitim Öğretim yılında öğretmenlik mesleğine adım attı. Mardin ili Savur ilçesi Başkavak ilköğretim Okulu’nda görev yaparken 05.11.1994 tarihinde 3 Öğretmen arkadaşı ile birlikte kalemlerinden başka kendilerini koruyacak silahları yokken PKK – KADEK militanı teröristler tarafından şehit edildi. Şehit Öğretmen Mahmut Çatalkaya evli olup Ömer Faruk ve Muhammed Taha’nın babasıdır. Bir aile düşünün ki evlatlarını yetiştirip büyütüyor okullara gönderiyor en büyük hayalleri çocuklarının eğitimini bitirip vatana millete hayırlı hizmet etmesi ve bir aile kurup hayatını ailesi ve sevdikleri ile devam ettirmesidir. Ama bu milletin başındaki terör belası eli silahlı silahsız asker kadın öğretmen doktor çocuk ayırt etmeksizin hainliğini her fırsatta göstermektedir. Şehitlerimizi yaptıkları göreve veya durumlarına göre hiç bir zaman ayırt etmedik.Miletçe her Şehid haberinde kahrolduk üzüldük yıkıldık. Her acı haberde “Bu son olsun” şeklinde dualar döküldü dilimize bugün yâd etmeye çalışacağımız Şehidimizi isterseniz eşi Mutlu Çatalkaya hanımefendiden dinleyelim isterseniz…

NASIL TANIŞIP EVLENDİNİZ?

Mahmut ile tanışmam dayımın sayesinde oldu. Dayımlar onlara komşuydu.Dayımlara gidiş gelişte görmüşler. İstemeye geldiklerinde henüz kendisi Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi son sınıfta okuyordu.. Ailem önce eğitimini tamamlamadığı askerliğini yapmadığı ve ekonomik özgürlüğü olmadığı için karşı çıkmışlardı.Fakat dayımın referans olması ile birlikte 1987 yılında nişanlandık ve 28 Ağustos 1988 günü evlendik. Rahmetli eşimin özel nedenlerden dolayı okulu 3 yıl kadar uzatmak zorunda kalmıştı. Bu süre zarfında 1989 yılında Ömer Faruk dünyaya geldi. Evladımız dünyaya gelince biz eşimin ailesi ile beraber oturuyorduk. Kendisi çalışmaya başladı.4 yıl kadar kısıtlı imkanlarla yaşadık.Kendisi hem okuluna devam ediyor hemde çalışıyordu.Sonra Muhammed Taha doğdu kendisi bir gözlük fabrikasında çalışmaya başladı.Okulunu bitirmek içinde daha az dersi kalmıştı.

PEKİ YA ÖĞRETMENLİĞİ?..

Kendisi okulunu bitirince çalıştığı firmanın sahibi işine devam etmesini istedi. Çünkü gerek patronu gerekse iş arkadaşları tarafından sevilen sayılan biriydi onu bırakmak istemediler. Ama kabul etmedi mesleğini yapmak istiyordu. “Hatta ne olursa olsun mesleğimi yapacağım” demişti. O yıl Yeterlilik sınavı vardı şimdiki dönemin KPSS denilebilir.O dönemde bu yeterlilik sınavı kaldırılmıştı öğretmen açığı bir hayli fazlaydı.Sadece belli illere atama yapılıyordu. O illerde OHAL kapsamındaki illerdi. 1992 yılında Mardin ili Savur ilçesi Başkavak ilköğretim Okulu’na ataması yapıldı.Büyük bir köydü 300 hanesi vardı.Biz çok heyecanlıydık.Kader böyle birşey olsa gerek insanın başına bir kaza vuku bulacaksa eğer bu insana herhalde unutturuluyor veyahutta görmüyor bazı şeyleri. Terörün o dönemde çok yoğun olduğunu bilmemize rağmen biz gitmek istedik. Hatta kayınpederim dedi ki “Mahmut 2 yıl görevini yapsın siz gitmeyin çocuklarla” bana gitme dedi ama ben “Hayır baba gitmek istiyorum O’nu yalnız bırakamam” dedim ve çocuklarımızla beraber gittik.

MARDİN’DE GEÇEN BİR HAYAT?..

İlk yıl bir köy evinde yaşadık şehirdeki hayata alışan birisi için biraz zordu.Bir odamız vardı Mutfak ve banyo içineydi zor şartlarda 1 yılımız geçti suyumuz yoktu eşim su taşıyordu. Allah razı olsun eşim bana hiç su taşıtmadı. Hatta hiç unutmam 19 gün elektirik kesilmişti.Ayrıca köy içinde olduğumuz için okula gidip gelirken dizlerine kadar çamur olduğu için İnşaatta çalışan işçi kardeşlerimizin giydiği sarı çizmelerden almıştı ve sarı çizmeleri ile okula gidip geliyordu.Okula gittiğinde çizmelerini çıkarıp ayakkabısını giyip sınıfa giriyordu.Bizim geldiğimiz yıl 13 öğretmen vardı. Tabi ki bizimde atamamızla beraber 18 öğretmen oldu. Sonrasında Lojman müsait olunca Lojmana geçtik. Güzel dostluklarımız oldu Okul Müdürümüz Ali Yıldız hocamız eşimle birlikte şehit oldu. 1993 – 1994 Eğitim Öğretim yılında iken araba almak istedik. O yıl dolar ile borçlanarak almıştık arabamızı fakat ekonomik kriz olunca borcumuz iki kat arttı. Ekonomik olarak sıkıntı içerisine düşmüştük ama sağlık ve huzurumuz yerinde idi.

ŞEHADETİ?..

1993 – 1994 Eğitim Öğretim yılının baharı gibi tedirginlik artmaya başladı.Hatta rahmetli okul müdürümüzün eşi bir gün “Mutlu duydun mu ? gece birileri geçti evin yakınlarından” diye. Gün içerisinde buna benzer tedirgin konuşmalarımız olurdu. Daha dikkatli davranmaya çalışıyorduk. Erken yatıyorduk ışığımızı kapatıyorduk.Bir an önce sabah olmasını istiyorduk.Küçük oğlum gece uyanırdı. Sütü ısıtmak için mutfağa gitmeye korkar olmuştum.Yaz tatili olmuştu. Ali Yıldız hocamız o yaz evlenmişti. Yeniden tatilden sonra okullar açıldı.Olaydan bir gün önce Erol Erdem hoca Ali Yıldız hoca Zeki Ödük hoca ve eşim beraber Savur’a gitmişlerdi. Normalde hızlıca gider gelirlerdi ama gece yarısı olmuştu dönmemişlerdi. Tedirgin olmaya başlamıştım bir taraftanda dua ediyordum. Yolda araba bozulmuş ve çalıştıramayınca geç kalmışlardı. Sonrasında geldiler içimiz rahatladı. Ertesi gün kahvaltıda eşim arabayı Kızıltepe’ye götüreceğini söyledi servis ordaymış. Hatta bana istediğin birşey varsa alış veriş yapalım dedi. Rahmetli Ali Yıldız, Zeki Ödük, Erol Ercan hocalarla birlikte gittiler. Dönüşte Pınardere köyünden ayrılınca 15:00 gibi PKK eşimi durduruyorlar ve Posta arabasını ve köy minibüsünü durduruyorlar ve 45 dakika boyunca PKK propagandası yapıyorlar kimliklerini alıp. minibüs ve köylüleri gönderiyorlar posta arabasını ve bizim arabamızı yakıyorlar posta memurlarını yaya olarak gönderiyorlar. Sonra Eşim ve diğer hocalarımızı dağa doğru yaklaşık 1.5 saat yürütüyorlar. Sonrasında Arkalarından ateş ediyorlar.Rahmetli eşim ve Ali Yıldız hocamız oracıkta şehit oluyorlar. Hatta rahmetli eşimin üzerinden 25 tane mermi olduğunu söylediler. Rahmetli Erol Ercan hocamız ve Ali Yıldız hocamız kan kaybından dolayı şehit oluyorlar. Çünkü sabaha kadar müdahale edilemiyorlar. Hatta Ali Yıldız hocamız 3 aylık evli idi şehit edildiğinde.O gece uzun bir süre bekledik ve rahmetli müdürümüzün evinde toplandık ve beklemeye başladık.Sabaha kadar bekledik ve kapı çaldı. Yolda durdurulmuş olan minibüsün şoförü eşim ve arkadaşlarını sordu. Gelmediler dediğimizde ise “Merak etmeyin karakoldalar gelecekler” deyince içimiz biraz rahatladı. Daha öncede PKK bir öğretmeni kaçırmış ve geri serbest bırakmış. Bizde bir ümit geri geleceklerini bekliyorduk.Gece sanırım bir görevli geldi eşlerimizin isimlerini sordu.Sonrasında gitti. Biz hala geleceklerini bekliyoruz ama kimliklerini ve nereli olduklarını öğrenmek istemişler. O gece televizyondan eşlerimizin isimlerini yayınlamışlar ama biz televizyon izlemediğimiz ve kısık bir ışıkta beklediğimiz için olaydan haberimiz olmadı.O gece beklerken uyuya kalmışız sabah olunca kapı çaldı.Köylüler gelmişti. Köylüler arapça konuşuyorlardı biz anlamıyorduk. Bir hocamızın eşi Şanlıurfa’yı olduğu için olayı anladı ve ağlamaya başladı eşlerimizin şehit olduğunu söyledi.Kendimizi çaresiz hissettik. Akrabalarımız geldi sonrasında.Babamda öğretmendi. Bana yakın bir yerde görev yapıyordu. Hemen geldi.Sonrasında eşimide alarak Bursa’ya geldik. O’nu son yolculuğuna Bursa Ulu Camii’nden uğurladık.Babasının isteği üzerine aile kabristanına defnedildi.

ŞEHADET SONRASINDA NELER YAŞADINIZ?

Çocuklarıma maddi ve manevi anlamda hem anne hemde baba olmaya çalıştım. O dönemlerde Öğretmen şehitlere fazla haklar tanınmıyordu gerek Milletvekilleri gerekse Bakanlarla Ankara’ya gidip görüştüm. Hatta Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan o Başbakan olduğu dönemde kendisi ile görüştüm.Yıllar içerisinde çok mücadeleler verdik. Şehit Öğretmen yakınları olarak ama 15 Temmuz’dan sonrasında şartlarımız daha da iyileşti.Allah Cumhurbaşkanımızdan ve devletimizden razı olsun.

BİZİ UNUTMAYIN…

Şehidimizin eşi Mutlu hanım yaşadığı onca zorluğa rağmen şu an Ebru sanatı üzerine bir atölyesi var ve öğrencilerini yetiştiriyor. Özellikle ricası bizi ziyaret edin şehit aileleri ile hemhal olun diyor. Değerli okuyucularımız şehit ailelerimizin her daim devletimiz yanında onların sizin ziyaretinize muhabbetinize ihtiyacı var. Çünkü Şehit yakınları. Şehitlerimizden bize yadigarlar onları UNUTMAYALIM…

Editör: TE Bilisim