El-Gaffâr: Kullarının günahlarını affeden, mağfiret eden ve çok bağışlayan en Yüce Varlık olan Allah’ın (Azze ve Celle) Adıdır Gaffâr.

Günah işlemek insanların özelliği olduğu gibi, onların günahlarını örtmek ve bağışlamak da yüce Allah’ın ayrılmaz sıfatlarındandır.

Gafr, örtmek ve korumak manasınadır. Allah (Azze ve Celle) müminlerin günahlarını örter. Dilediği kullarını da günahlardan korur. Bu, müminler için en büyük nimetlerden biridir.

Kulların günahlarını örtmede mübalağa edendir Allah (Azze ve Celle); öyle ki günahları ne dünyada ne ahirette ortaya çıkmaz.

“… Şüphesiz Allah çok Afüv’dür (Affedicidir), çok (Gafûrdur) Bağışlayıcıdır.”

(Hac Suresi 60. Âyet Meali)

“…Allah’ın sizi bağışlamasını istemez misiniz? …” (Nûr Suresi 22. Âyet Meali)…

Ey hayatın ve ölümün sahibi!

Ey bağışlaması bol Rabb’im!

Ey ümit veren! Ey affeden! Bize ümit ver!

Hayatın ve ölümün hayırlısını ver bize!

Bizi ümitsiz bırakma! Bizi affet Allah’ım!

“Ey Muhammed! Kullarıma, Benim çok bağışlayıcı, çok merhametli olduğumu haber ver!”

(Hicr Suresi 49. Âyet Meali)

Resulullah’a (Sallallahu aleyhi ve sellem) gönderdiğin müjdene sığındık Rabb’im!

Gufranına sığındık!

Bizi affet!

Günahlardan kalbimiz kararmışken tam;

Tam da günah denizinde boğulurken sefil ruhlarımız; Güneş gibi ruhumuzu aydınlatan müjdenle serinlet gönlümüzü!

Bizi affet! Bize merhamet et!

Yâ Gaffâr! Yâ Gaffâr! Yâ Gaffâr!

“Davud, kendisini imtihan ettiğimizi sanmıştı, böylece Rabb’ inden bağışlanma diledi ve rükû ederek secdeye kapandı ve tevbe ederek Allah’a gönülden yönelip döndü. Böylece onu bağışladık.” (Sâd Suresi 24. 25. Âyet Meali)

Davud’un (Aleyhisselâm) secdesi gibi kabul et her secdemizi! Tevbemizi Davud’un (Aleyhisselâm) tevbesini kabul ettiğin gibi kabul et!

Sana yönelt kalplerimizi! Ve bizi bağışla Allah’ım! Uyanık geceden hüzün yükseliyordu biz uyurken; Yerde af dileyenleri arıyordu, gökte Melekler.

Mavi denizlerin yaş dolmuştu gözlerine; “Bu ne gaflet!” “Bu ne gaflet!” Ağlıyordu denizler gökteki Meleklerle! Sonra esrarlı bir damla düştü gecenin ortasına parlayan yıldızlardan;

Nûr olup aktı tevbe edenlerin gönlüne Allah’ın müjdesi: “Ki onlar seher vakitlerinde bağışlanma dileyenlerdir” (Âli İmran Suresi 135. yet Meali)

Bir Melek tebessüm etti seher vakti.

Seher vakti secdeye kapanıp af dileyenleri gördü Melekler.

Melekler, kanatlarında tevbelerle ulaştılar Allah’a!

Yâ Gaffar! Yâ Gaffar! Yâ Gaffar!

Tevbe ediyoruz Rabbim!

Tevbemizi kabul et!

Günahlarımızı affet Allah’ım!

Yerine nurunu yerleştir günahlarımızın!

Resulullah’ın(Sallallahu aleyhi ve sellem) diliyle bağışlanma diliyorum Senden Allah’ım:

“ Allah’ım! Senden başka ilah yoktur! Kendime zulmettim ve kötülük ettim. Beni bağışla; çünkü günahları Senden başkası bağışlayamaz. Yüzümü Sana çevirdim!”

Ebû Hureyre (Radıyallahu anh) anlatıyor; Resulullah’ın (Sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle dediğini işittim: “Bir kul günah işlediğinde: Ya Rabbi! Bir günah işledim, beni bağışla” derse Rabb’i: demek kulum, günahları bağışlayan ve cezalandırmayan bir Rabbi olduğunu bildi o halde kulumu bağışladım” der. Sonra Allah’ın dilediği kadar bir süre geçer. Kul yine günah işler ve “Rabb’im! Bir günah işledim, beni bağışla” der. Rabb’i yine: Demek kulum, günahları bağışlayan ve cezalandırmayan bir Rabb’i olduğunu bildi. O halde kulumu bağışladım” der…

“İbrahim de demişti ki: Rabbinin Rahmetinden sapıklardan başka kim ümidini keser?“ (Hicr Suresi 56. Ayet Meali)

Allah’ım!

Ümit ver bize!

Bizi ümitsiz bırakma!

Bizi bizimle bırakma!

Bizi Sensiz bırakma!

“ Bizi affet, bizi bağışla, bize merhamet et!”

(Bakara Suresi 285. Ayet Meali)

Allahüme’ğ fir li!

Allah’ım bizi bağışla!

Allah’ım bizi bağışla!

Allah’ım bizi bağışla!

Ve O “dehşetli Günde” Rabb’im,

Varınca Huzuruna;

Gaffâr Adınla ört günahlarımızı!

Bu dünyada ve Ahirette

Ne olur,

Bizi utandırma Rabb’im!

Ne olur, bizi utandırma!

Âmin! Âmin! Âmin!

Ve’lhamdülillahi Rabbi’l Âlemin!

Riyazü’s Salihin’den

Ebû Sirve’a Ukbe İbn-i Hâris (Radıyallahu anh) şöyle dedi:

Bir keresinde Medine’de Resulullah’ın(sallallahu aleyhi ve sellem) arkasında ikindi namazı kılmıştım. Resulullah selâm verip namazı bitirdi ve süratle yerinden kalktı, safları yararak hanımlarından birinin odasına gitti. Cemaat, Peygamberin(sallallahu aleyhi ve sellem) bu telaşından endişe ettiler. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem kısa sürede döndü, kendisinin bu acele davranışından dolayı meraklanmış olduklarını gördü ve şöyle buyurdu:

“Odamızda birazcık altın –veya gümüş– olduğunu hatırladım da beni hayırda acele etmekten alıkoymasını istemedim ve derhal dağıtılmasını emrettim.”

Buhârî’nin bir başka rivayetinde bu ifade şu şekildedir:

“Odada, sadaka olarak dağıtılacak bir miktar altın –veya gümüş– bırakmıştım. Onun gece evde kalmasını uygun görmedim.”

Ebû Hureyre’den(Radıyallahu anh) rivayet edildiğine göre Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Yedi engelleyici şey gelmeden önce iyi işler yapmakta acele ediniz. Yoksa gerçekten siz, unutturan fakirlik, azdıran zenginlik, her şeyi bozup perişan eden hastalık, saçma–sapan konuşturan ihtiyarlık, ansızın geliveren ölüm, gelmesi beklenen şeylerin en şerlisi Deccal, belâsı en müthiş ve en acı olan kıyametten başka bir şey mi beklediğinizi sanıyorsunuz?”

HAYIRDA YARIŞANLARA HEP DESTEK TAM DESTEK

Sadakataşı Derneği ’de diğer hayırda yarışan kardeşlerimiz gibi yeryüzünde adaletin tesisi için dünyanın her bir köşesine yardım ulaştırıyor, adını aldığı ve eski bir İslam geleneği olan “sadaka taşı” kültürünü de ihya ederek, muhtaç ve mazlumlara kardeşliğimizi sunuyorlar. Allah hepsinden razı olsun.

Sadakataşı Derneğine de bütün cep telefonu operatörlerinden 2989’a mesaj göndererek 5 lira katkı da bulunabiliyorsunuz. Bu bağışlarınız, yetimlerin ihtiyaçlarından, suyu olmayan Afrikalı kardeşlerimize su kuyusu açmaya, katarakt ameliyatlarından, İslami bilgiler eğitim setleri dağıtmaya, cami ve mescit yapımındandaha sayamadığımız birçok hayırlı işe, damla damla birikerek kocaman bir hayır denizi oluşturuyor.

Derneğin diğer faaliyetlerini incelemek için http://www.sadakatasi.org.tr/ adresine bakabilirsiniz.

Hayırda yarışan bütün kardeşlerimizden Allah razı olsun.

Neşe Kutlutaş

♦ Ya Vedud

Editör: TE Bilisim