Hazırlayan: İlahiyatçı-Yazar Abdurrahman Akbaş

Rabbimiz, “Kim bir insanı, öldürürse, o sanki bütün insanları öldürmüş ve her kim de birinin hayatını kurtararak yaşatırsa sanki bütün insanları yaşatmış gibidir.” (Mâide, 5/32) prensibiyle insan hayata çok büyük kıymet vermektedir.

Peygamberimiz (sav) de, “Allah Teâlâ’nın katında bir müminin öldürülmesi, dünyanın yok olmasından daha büyük (bir cürüm) dür.” (Nesâî, Muhârebe, 2) sözüyle yaşama hakkının önemini vurgulamıştır.

Her insanın malını ve ürettiği değerleri ve kazancını koruma hakkı vardır. Helal ve meşru yola elde edilen serveti bir başkası haksız yere elde edemez. Bu büyük bir zulümdür.

ALLAH'IN EMRİNE SAYGI

İnsanın kişilik değerleri, şerefi, namusu ve inancı da dokunulmazdır. Bir başkasının değerlerine hakaret etmek, adını karalamak, yalan ve iftira ile itibarını zedelemek en önemli hak ihlalleri arasında yer alır. Kul haklarına dair Yüce Allah birçok hükümler koymuştur. Bu hükümlerin gözetilmesi Allah’ın emrine saygıdır. Nitekim insanların büyük günahların (kebâir) çoğu kul haklarıyla ilgilidir. Bunlar arasında adam öldürme, hırsızlık, hıyanet, ana babaya kötülük etme, akrabalık ilişkilerini kesme, yalancı şahitlik, yalan yere yemin etme, iftira etme, yetim malı yeme, tefecilik yapma, zulüm ve işkence etme gibi hak ihlâlleri de bulunmaktadır.

Nebî (sav), bir gün ashâbı ile oturuyordu. Zaman zaman yaptığı gibi onları konuşturarak sohbetine başladı: “Müflis kimdir bilir misiniz?” Ashâbdan söz alan biri, “Bizim aramızda müflis, malı mülkü olmayan kimsedir.” dedi. Bu cevap üzerine Allah Resûlü (sav) şöyle buyurdu: “Asıl müflis, kıyamet gününde kıldığı namaz, tuttuğu oruç ve verdiği zekâtla gelir. Ancak dünyada iken şuna sövmüş, buna iftira atmış, ötekinin malını yemiş, berikinin kanını dökmüş, bir başkasını da dövmüştür. (İhlâl ettiği bu hakların karşılığı olarak) iyiliklerinden alınıp hak sahiplerine verilir. Şayet hesabı görülmeden iyilikleri biterse, mağdur ettiği insanların günahlarından alınarak bunun üzerine yüklenir, sonra da cehenneme atılır.” (Müslim, Birr, 59)

AZAPTAN KURTULMAK İÇİN!

Allah katında mükâfat kazanmak ve azaptan kurtulmak için kul haklarından arınmış olmak gerekir. Allah Resûlü’nün (sav), “Allah’ın huzuruna, hiç kimseye haksızlık yapmadan çıkmayı umuyorum.” şeklindeki ifadesi onun bu konudaki titizliğini gösterir.

Şehitlik, kişinin birçok günahına keffâret olduğu halde, kamu malına hıyaneti ve kul haklarını ortadan kaldırmaz. Peygamber Efendimiz (sav) şehit olduğu haber verilen bir kişinin, ganimetten çaldığı bir hırkadan dolayı cehennemde olduğunu bildirmiş, kamu malına ihânetin ve kul hakkının affedilmeyeceğini bildirmiştir.

Hz. PEYGAMBER VE RAMAZAN GÜNLÜĞÜ

Peygamberimiz (sav) Ramazan’da ve diğer günlerde yoksul ve yetimlerle ilgilenirdi. Ebû Amr Cerîr İbni Abdullah şöyle dedi: Bir gün erken vakitlerde Resûlullah’ın (sav)  huzurunda idik. O esnada, Mudar kabilesine mensup neredeyse çıplak vaziyette bir topluluk çıkageldi. Onları bu derece fakir görünce, Resûl-i Ekrem’in (sav) yüzünün rengi değişti. Eve girdi ve sonra da çıkıp Bilâl’e ezan okumasını emretti; Allah Resulü namaz kıldırdı. Daha sonra Peygamber (sav) bir hutbe irad etti ve şöyle buyurdu: “Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan, ondan eşini var eden ve ikisinden pek çok kadın ve erkek meydana getiren Rabbinize hürmetsizlikten sakının. Allah şüphesiz hepinizi görüp gözetmektedir” (Nisâ Sûresi 1) Sonra da Haşr Suresi’nin sonundaki şu âyeti okudu: “Ey iman edenler! Allah’dan korkun, herkes yarın için ne hazırladığına baksın” (Haşr,18) Sonra: “Her bir fert, altınından, gümüşünden, elbisesinden, bir sa’ bile olsa buğdayından, hurmasından sadaka versin; hatta yarım hurma bile olsa sadaka versin” buyurdu. Bunun üzerine ensardan bir adam, ağırlığından dolayı neredeyse kaldıramadığı bir torba getirdi. Sonra insanlar infak için sıraya girdi ve yiyecek ve giyecekten iki yığın oluştuğunu gördüm. Baktım ki Peygamberimizin yüzü güldü ve şöyle buyurdu: “İslâm’da iyi bir çığır açan kimseye, bunun sevabı vardır. O çığırda yürüyenlerin sevabından da kendisine verilir. Fakat onların sevabından hiçbir şey eksilmez. Her kim de İslâm’da kötü bir çığır açarsa, o kişiye onun günahı vardır. O kötü çığırda yürüyenlerin günahından da ona pay ayırılır. Fakat onların günahından da hiçbir şey eksilmez.” (Müslim, Zekât 69)

RAMAZAN İLMİHALİ 

Hastalığıma şifâ niyetiyle Kur’an okuyabilir miyim?

Öncelikle kişinin maddi, manevi ve ruhi rahatsızlıklardan kurtulması için tedavi imkânlarından yararlanması gerekir. Peygamberimiz öncelikle bu hususu teşvik etmiştir. Bunun yanında Şafi olan Allah’tan şifa talep etmek için dua da edilmelidir. Kur’an mü’minler için şifa ve rahmettir Kur’ân-ı Kerim’de gerekse hadis-i şeriflerde yer alan dualar ve sureler, belirli sayılarla sınırlanmayarak okunabilir.

Duayı insanın bizzat kendisinin okuması asıldır. Bununla birlikte diğer müminlerden de kendisine dua talep edebilir. Hz. Âişe’den (r.anhâ) söyle rivâyet edilmiştir: “Hz. Peygamber (sav) hasta olan akrabalarının üzerine okuyarak sağ eliyle onları sıvazlar ve şöyle derdi: Ey Allah’ım, ey insanların Rabb’i, şu hastalığı gider, şifâ ver, şifâ veren Sensin. Senin vereceğin şifâdan başka şifâ yoktur. Hastalığı ortadan kaldıracak bir şifâ ver.” (İbn Mâce, Tıb, 35, 36).

İhtiyarlık ve ölüm dışında her hastalığın mutlaka bir çaresi vardır. Kişi tedavi olmada umutsuzluğa kapılmamalı, şifa aramaya devam etmelidir. Bir dert varsa iki de şifası vardır. Kur’ân-ı Kerîm’den şifa konulu ayetlerin bazı ayetler şunlardır: Tevbe 9/14, Yunus, 10/57, Nahl, 16/69, Şuara, 26/80, Fussılet, 41/44.

GÜNÜN AYETİ

“Mallarınız ve çocuklarınız ancak birer imtihandır; Allah katında ise büyük bir mükafat vardır.” (Tegâbun, 64/15)

GÜNÜN HADİSİ

“Kardeşinin uğradığı felâketi sevinçle karşılama! Allah onu rahmetiyle o felâketten kurtarır da seni derde uğratır.”

GÜNÜN DUASI

“Merhameti sonsuz biricik Rabbimiz! Sıkıntılarımızı gider ve bizi içinde bulunduğumuz gamdan, kederden kurtar. En yakın bir zamanda biz aciz kullarına nezdinden bir çıkış yolu ve ferahlık nasip eyle.”

GÜNÜN SÖZÜ (Mevlana Celaleddin Rumi, Rubailer)

Dini vecibelerini yapmadan Rahman’ın cennetini isteme.

Hakk’ın izni olmadan Süleyman’ın mülkünü isteme.

Mademki işin sonunda ölüm vardır.

Öyleyse hiçbir Müslümanın kalbini kırma ve kırılmasını isteme.

Editör: TE Bilisim