DP Özel/Bahar Demirarslan-Beyzanur Sadık

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla Çin’in İstanbul Başkonsolosluğu önünde Uygurlu tutsak kadınların sesi olunması amacıyla protesto gösterisi düzenlendi.

Çin’in toplama kamplarından kurtulan bazı kadınların da aralarında bulunduğu bir grup Doğu Türkistanlı Müslüman kadınların sesini duyurabilmek ve ailelerini Çin zulmünden kurtarabilmek için basın açıklaması gerçekleştirdi.

Doğu Türkistanlı Uygur Türkü Nedime grubun toplanmasıyla birlikte bir açılış konuşması yaptı. Nedime, Çin’in gerçekleştirdiği insan hakları ihlalleri nedeniyle hesap vermesi gerektiğini söyledi.

Nedime konuşmasında şu ifadelere yer verdi:

Bugün 8 Mart Dünya Kadınlar günü. Bugün biz burada Çin toplama kamplarında onuru kırılan, namusu ve şerefi ayaklar altına alınan ‘Uygur Kadınları İçin Ayağa Kalk’ etkinliğimiz ile onların sesi olmak için burada bulunmaktayız. Kardeşi toplama kampında olan bir kadın olarak onun ve nice kadınların sesi olmak benim vazifemdir. Çinin yaptıklarını bugüne kadar biz Uygurlar konuştuk. Bundan sonra sadece biz değil tüm Türkiye, tüm dünya konuşmalı. Çin hükümeti yaptığı soykırımın, işkencelerin, insan hakları ihlallerinin hesabını tüm dünyaya vermelidir. Kız kardeşim başta olmak üzere, toplama kamplarındaki tüm kadınları, erkekleri, çocukları toplama kamplarından serbest bırakmasını ve soykırımın bir an önce durdurulmasını Çin Hükümetinden talep ediyorum. Biz bugün oradaki çaresiz kadınların sesi olmak için bizi burada yalnız bırakmayan bizimle beraber oradakilerin sesi olmak için bu meydana gelen tüm kardeşlerimize teşekkür ederiz.

5 DAKİKA SESSİZ EYLEM

Çin Konsolosluğu önünde toplanan grup İngilizce ve Çince basın açıklamalarının ardından Uygur Ezgisi eşliğinde 5 dakikalık sessiz eylem yaptı.

Akabinde Doğu Türkistanlı Nedime sözlerine şöyle devam etti:

Uygur Ezgimizin dediği gibi bir gün onları göreceğiz. Ey zalim Çin sen yaptıklarınla böylece kalacağını sanma. Biz ayakta durdukça sevdiklerimizi asla senin elinde bırakmayacağız. Onlar için sonuna kadar mücadele edeceğiz. Onların bu dünyada yaşama haklarını senin elinden alıp onların özgürlüğe kavuşması için elimizden gelen her şeyi yapacağız. Bu mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz. 

ÇİN SUÇLARINI GİZLEYEMİYOR

Aktivist Av. Gülden Sönmez de protesto gösterisinde açıklamalarda bulundu. Çin’in gerçekleştirdiği suçları artık gizleyemediğini söyleyen Sönmez, Doğu Türkistanlı kadınlara yönelik insan hakları ihlallerinin ispatlandığını vurguladı.

Sönmez yaptığı açıklamada şunları söyledi:

Kadınların şiddet, savaş, tecavüz ve ayrımcılıkla mücadele ettiği bir dünyada 8 Mart’ta tüm dünyanın dikkatini Doğu Türkistanlı kadınlara çekmek istiyoruz. Çin yakın zamana kadar saklamayı başardığı sistematik suç ve ihlalleri artık gizleyemiyor. Doğu Türkistanlı kadınlara yönelik suçlar resmi ve sivil kuruluşların makamlarında delilleriyle ispatlandı ve BM dahil tüm dünya parlamentolarının önüne geldi. Umarız yakın zamanda TBMM’nin önüne de gelir. Bugün Çin toplama kamplarında tutulan ve zulüm gören kadınlar olarak sesleneceğiz size! Onların duyulamayan sesi uzanamayan elleri, bağlanan dillerinden dökülen sözcükler olacağız. Sözümüzü onlar adına söyleyelim bugün. O yüzden seslendiğimiz tüm toplulukları liderleri, bugün burada resmini gördüğünüz birçoğumuzun ismini dahi bilmediği Uygur kadınlar adına söylüyoruz. Ey devlet liderleri! Ey dini liderler! Ey Müslüman alimler! Ey insanlık ailesi! Ey Müslümanlar! Bizler 8 yaşından 80 yaşına kadar her yaştan Çin toplama kamplarında tutulan kadınlarız. Aramızda profesörler var, öğretmenler, yazarlar, doktorlar, sanatkarlar, şairler, ev hanımları, çiftçi kadınlar var. Herhangi bir suçlamaya tabi tutulmadık. Herhangi bir mahkemede de yargılanmadık. Avukat tutmak Çin’de söz konusu bile değil ama yine de bir cezaevi gibi düzenlenmiş toplama kamplarında tutuluyoruz. İşkence görüyoruz, dayak yiyoruz, saçlarımız kazınıyor, aç ve susuz bırakılıyoruz, sandalye ve yatağa zincirleniyor, elektrik şoku ile şoklanıyoruz. Binlerce kız kardeşimiz işkenceler sırasında hayatını kaybediyor.

“KAHROLSUN ZALİM EMPERYALİST ÇİN”

Söylemesi çok zor ama bazılarımız tecavüze uğruyor. Kurtulan bazı kız kardeşlerimiz tüm dünyaya nasıl sistematik cinsel saldırı altında olduğumuzu ve tecavüze uğradığımızı anlattı. Biliyoruz ki dünyanın büyük bir kısmı bunu yadırgadı ama çaresizlik, çözüm arzusu, başka bir alternatif bırakmadı. Her gün Çince kitaplar okuyup marşlar ezberlemek zorundayız. Her gün yaşasın Xi Jinping demek zorundayız. Bizler aynı zamanda köle işçileriz. Giydiğiniz giysileri, kullandığınız bazı eşyaları gözyaşı ve acı içerisinde biz üretiyoruz. Bizim gözyaşımızdan ve kanımızdan üretilen bir ekonomi hiçbir topluma refah ve hayır getirmez. Türkiye ye de refah ve hayır getirmez. Lütfen böyle bir ekonomik ilişkiyi ve alışverişi reddedin. Biz Doğu Türkistanlı kadınlarız. Dünyanın en berbat projesi olan 200 aile akraba projesi bizim üzerimizde uygulanıyor. Evlerimize zorla Çinli memurlar ve erkekler yerleştiriliyor. Bu kişiler evimizin içinde bir yandan bizi denetlerken bir yandan da yatağımıza giriyor. Mahremiyetin, özel hayatın bu kadar pervasızca ihlal edildiği insanlık tarihinde nadir görülmüştür. Zorla Çinliler ile evlendiriliyoruz. Kabul etmediğimizde toplama kamplarına götürülüp işkence ve tecavüze maruz bırakılıyoruz. Sevdiklerimiz bu kamplarda ölenlerimizden haberdar bile değil. Aylar sonra sevdiklerimizin ölüm haberini alıyoruz cenazesini görmek de gömmek de mümkün olmuyor. İnancımızı, kimliğimizi, en temel hak ve özgürlüklerimizi yaşayamıyoruz. Karanlıktayız. Size bu acı dolu korkunç bir sessiz çığlıkla bizlerin karanlığından sesleniyoruz. Lütfen toplama kamplarının kapatılmasını sağlayın. Özgürlüğümüz zalim Çin’in elinde değil biz vicdan sahibi insanların elindedir. Bizi duyun, bizi özgürleştirin. Lütfen ayağa kalkın son Türkistanlı kadın özgür oluncaya kadar.

Editör: TE Bilisim