Yine Türkiye için kritik öneme sahip bir seçime gidiyoruz. Vatanseverlerle vatan hainleri, milletin adamlarıyla milletin düşmanları, Ümmet-i Muhammed’in umudu olanlarla Ümmet-i Muhammed’in tescilli baş belaları, terörle ve teröristlerle mücadele edenlerle terör ve teröristlerden beslenip onları destekleyenler kıyasıya bir mücadele içinde…

Saflar gittikçe netleşmeye, kimin ne için kimlerle yan yana geldiği alenileşmeye başladı. Seçimlerden kimin ne beklediği, seçimlerde kimin neyi hedeflediği iyice ortaya çıkmaya başladı.

Muhalif geçinen ve meydanlara çıkan siyasetçilere baktığımızda ülkemize, milletimize, Ümmet-i Muhammed’e yönelik umut veren hiçbir vaatleri yok. Varsa yoksa “Yapılmış olanları nasıl yıkarız, birikimleri nasıl har vurup harman savururuz, ülkenin kazanımlarını nasıl heba edebiliriz, ülkenin içinde bulunduğu barış ortamını nasıl bozabiliriz?” düşüncesi…

Yapmaya yönelik hiçbir vaatleri olmadığı gibi yıkmaya yönelik sınırsız bir vaat yarışı içindeler!..

Recep Tayyip Erdoğan nefreti gözlerini o kadar kör etmiş ki seçimleri kazandıklarında ülkenin neleri kaybedeceğini idrak edemiyorlar.

Türkiye’deki belli kesimlerin AK Parti ve Recep Tayyip Erdoğan düşmanlığını ve nefretini anlıyoruz; onlar fıtratının gereğini yapıyor.

Bin yıl sürecek dedikleri 28 Şubat süreci bitirildi; bizi tatmin etmese de sebep olanlar, yargılanıp ceza aldı.

Sadece hizmetli olarak tahammül edebildikleri başörtülüler, hayatın her alanında yer alıp tüm kamu kurumlarında çalışabilir oldu. Her şeyden önemlisi, önüne gelen, başörtülülere ve başörtüsüne saldırıp tahkir edemez ve ikinci sınıf insan muamelesi yapamaz oldu.

Müslümanlar, inancından dolayı baskı görmez oldu ve ibadetlerini rahat yapabilir duruma geldi.

Çok sevdikleri ve koşulsuz teslim oldukları Batı ve batıl, ülkemizdeki etkisini büyük oranda yitirdi ve ülkemiz gittikçe millîleşti.

Ekonomik anlamda Batı’ya bağımlılıktan büyük oranda kurtulduk.

Avrupa’nın ve Amerika’nın dikte ettiği yasaları çıkarmaz, bakan ithal etmez olduk; dünyada ve İslam Âlemi’nda itibarımız artı.

Tüm bu sebeplerden dolayı ülkemizdeki Kemalist zihniyet ve benliğini yitirip Batı’nın gönüllü kölesi olanlar, Reis’e ve AK Parti’ye kin besliyor ve düşmanlıkta sınır tanımıyorlar.

Peki, Saadet Partisi’ne ve mensuplarına ne oluyor?

Onlar niye Reis’e düşmanlar ve Reis’in kimliğinden, kişiliğinden, alnı secdeli oluşundan, İslam’a ve Müslümanlara hizmet etmesinden, batılla mücadelesinden rahatsız olanlarla birlikte oluyorlar? Var mı akıl, vicdan sahibi olup da bana bunu hakkıyla izah edebilecek bir Müslüman?

Recep Tayyip Erdoğan’ı devirip Muharrem İnce’yi veya Meral Akşener’i; AK Parti’yi devirip CHP ve İyi Parti’yi iktidara getirdiklerinde ne kazanacaklar, ülkemiz ve İslam Âlemi’ne nasıl bir hizmet etmiş olacaklar?

İnşallah başarılı olamayacaklar da Allah korusun olsalar Müslümanlar, 28 Şubat’taki sorunları tekrar yaşamaya başladığında, Ümmet-i Muhammed’in umut bağladığı lider ve ülke elden gittiğinde, İsrail başta olmak üzere Avrupa ve Amerikalılar tekrar ipleri ele aldığında bu vebalin altından nasıl kalkarlar, bunu nasıl izah ederler?

Allah; hepimize akıl, fikir, insaf, izan, basiret ve feraset versin; sağlıklı düşünme yetisini elimizden almasın!.. Ayağımızı Hak yolda sabit kılsın!..