Yüzyıllardır dini bir kutsal emanet olarak kabul edilen Torino Kefeni, yeni bir çalışmayla yeniden gündemde. İnce keten kumaş üzerine düşmüş, çıplak ve sakallı bir erkeğin silüetini andıran hayaletimsi görüntü, birçok Hristiyan tarafından Hz. İsa’ya ait olduğu düşünülen kefen olarak kabul ediliyor. Ancak yeni bulgular bu görüşü sarsabilir.
GÖRÜNTÜ GERÇEK BİR İNSANA AİT DEĞİL Mİ?
Brezilyalı araştırmacı ve 3D tasarımcı Cícero Moraes, kefenin üzerindeki figürün gerçek bir insan bedenine değil, alçak rölyef (kabartma heykel) üzerine yerleştirilen kumaşla oluşturulmuş bir sanat eseri olduğunu savunuyor. Moraes, bu teoriyi 1978'de ortaya atılan ve kefenin bir sanat eseri olduğu hipotezi üzerine inşa etti.
“Kefendeki figürün anatomik yapısı, gerçek bir insan vücuduna ait değil. Doku, bir bedeni sarmış gibi değil de, üzerine serilmiş gibi duruyor,” diyor Moraes.
DİJİTAL ARAŞTIRMA: 3D MODELLEMEYLE TEST EDİLDİ
Moraes, açık kaynaklı yazılımlar kullanarak iki farklı simülasyon oluşturdu:
- Kumaşın gerçek bir insan bedeni üzerine sarıldığı bir model,
- Kumaşın alçak rölyef bir heykelin üzerine serildiği başka bir model.
Sonuçlar çarpıcıydı:
Gerçek bir insan vücuduna sarılan kumaş daha geniş ve orantısız bir görüntü veriyordu. Bu, Agamemnon Maskesi etkisi olarak bilinen bir optik bozulmaya benziyordu. Ancak rölyef modeldeki baskı, Torino Kefeni'ndeki figürle büyük ölçüde örtüşüyordu.
Moraes: “Düşük rölyef model, kefendeki görüntüyle yüksek oranda uyum sağlıyor. Bu da figürün üç boyutlu bir beden değil, daha çok bir heykel temasıyla oluşturulmuş olduğunu gösteriyor.”
TARTIŞMALAR SÜRÜYOR: GERÇEKLİK Mİ, SANAT Mİ?
Kefenin tarihine dair karbon testleri farklı sonuçlar vermeye devam ederken, Moraes’in çalışması doğrudan yaş tartışmasına girmiyor. Bunun yerine, görüntünün oluşum biçimine odaklanıyor.
Bazı bilim insanları da Moraes’in teorisini destekliyor:
- Gerçek bir bedenin baskısı olsaydı, kumaşın bükülmeler ve bozulmalar göstermesi gerekirdi.
- Kefendeki figür, neredeyse düz bir yüzeyden çıkmış gibi görünüyor.
SONUÇ: DİJİTAL ARAÇLAR TARİHİ YENİDEN YAZIYOR
Moraes’in çalışması, dijital teknolojilerin geçmişin gizemlerini çözmede ne kadar güçlü araçlar olabileceğini gösteriyor. Ayrıca açık kaynak yazılımlar sayesinde herkesin bu tür analizleri tekrar edebileceğini de vurguluyor.
“Bilim, sanat ve teknolojiyi birleştirerek tarihsel sorulara ışık tutabiliriz,” diyor Moraes.




