Bir güzeli bir çirkine verseler

Güzel ağlar çirkin güler bir zaman

Bu dünya denklerin düzüldüğü yerdir. Denklerin çatıldığı yer. İnsanların birbirine denk geldiği ama dengine pek denk gelmediği bir yerdir. Davulun dahi dengi dengine vurulduğu bir dünyada nerede ahenk bozulmuşsa bilin ki orada dengi dengine olmayanlar vardır.

Dengini bulanın tıpkı toprağını bulmuş fidan gibi serpilmesi bu sebepledir. Güdük kalan, eksik kalan, sürekli etrafı dinleyen, çevreyi gözleyen birileri varsa o daha dengine düşmemiştir. Denkleştirmenin temelinde denge vardır. Dünyanın temelinde de denge vardır. Dengenin olmadığı yerden hayat elini eteğini çeker. Geriye kalan kuru çınlamadır.

Bir prens hakikati arıyordu, dediler. Danışmadık ak sakallı bırakmamış. Hacılara, hocalara, feylesoflara vardır. Derdini anlatmış. Sorular sormuş. Kimi ibadettir, demiş. Kimi, evliliktir, demiş. Kimisi gününü gün etmektir, demiş. Kimisi de fazla düşünme demiş. Oku, yaz, çalış diyenler de olmuş. Lakin bizim prens pek tatmin olmamış olsa gerek ki arayışına devam etmiş. Çin Maçin’de bir küçük krallık vardır. Oranın bilge bir kralı vardır, demişler. Bilse bilse o bilir senin sorunun cevabını, demişler. O da demir çarık demir asa düşmüş yollara. Varsa ki onca yoldan sonra; şatafatlı bir saray var karşısında. Burada oturan kişi hakikatten ne anlar, deyip dönesi oluş. Amma onca yol geldim, ne olacaksa olsun, deyip sarayın kapısına dayanmış. Üç gün üç gece bekletmişler prensi. Dördüncü gün kralın karşısına çıkmış. Pek tabii prens kızmış bunca vakit bekletilmekten. Hele ki sarayın şatafatı ile kralın bilgeliğini bir türlü denkleştirememiş kafasında. Laf sokacak. “Hakikati bu sarayda mı buldunuz?” demiş. Lakin kral, cevap vermemiş, gülümsemiş. “Size hizmet etsinler, sarayda eğleşin amma şu su dolu kaşığı ağzınıza alıp benim halı odama bir giriverin2 demiş. 'Amma kaşıktan su dökülmesin!' de demiş. Prens ‘Bir hikmet var elbet’ deyip ağzında kaşık, halı odasına girmiş. Ne halılar görmüş ne halılar. Acem’inden Afgan’ına, Türkmen’inden ipeğine… Çıkınca her birini krala anlatmış, seyreder gibi. Peki, demiş kral, kaşık nerede? Hayranlıktan ağzı ayrılan prens kaşığı düşürmüş. Diğer gün yine bir odanın önüne gelmişler. Prensin ağzında yine su dolu kaşık, odaya girmiş. Nice elmas, zümrüt, yakut, işlenmiş altınlar… Dışarı çıkıp kralın karşısına çıkınca, sormuş kral: Anlat hele, neler gördün içeride? “Altın, gümüş, elmas, zümrüt, sanırım biraz da yakut vardı” deyince, “Bedahşan taşlarını, kızıl lâl taşlarını görmedin mi?” demiş kral. “Yok efendim, ağzımdaki kaşığı izlemekten etrafıma pek bakamadım” deyivermiş.

Son sözü de kral söylemiş: Hayatın hakikati dengedir evlat!

Çağrı filminde Anthony Quinn’in Hz. Hamza rolünde, Bedir’de teke teke kavgada bir sözü vardır, Agâh Ün seslendirmesiyle, “Biz sizin denginiz miyiz?” diye. Zenginlik ve şan bakımından Müslümanların bir denk durumu yokken; imani boyutta müşrikler denkten düşerler. Denginiz kim? Kimi kendine denk tutuyorsunuz? Ehrimen ve Ahuramazda’nın yiğitleri güç hususunda birbirlerine denktiler. Cenk meydanının tozunu attırmışlardı. Peki siz zihninize, kalbinize, gönlünüze, gözünüze denk kişi, hal, konu, durumlarımı kefenin öte yanına koyuyorsunuz? Yoksa sizin önünüze dökülen gündemi mi denk görüyorsunuz aklınıza. Ne derler hani; kimle dansa kalkıyorsun? Kimle savaşa tutuşuyorsun? Kimle yola çıkıyorsun?

Evet, kimle yola çıkıyorsan ona denk tutmuşsundur özünü, gözünü, gönlünü, canını, varlığını.

Dengini bulan sevincini bulur. Kartallar kartallarla, kargalar kargalarla uçar.

Dengesiz olmak diliyorsan kendine denk olmayan yoldaşlarla yürü, özüne mugayir olanlarla hemhal ol. Bak, alemde yeterince dengesiz var; bugün taptığına yarın küfreden; gönlünün ve aklının terazisi şaşmış… Dengesiz beslenip hiç doymayan niceleri var ki kişi yediği içtiğidir. Hani ne demişler: Kartal sinek avlamaz! Ruhun, gönlün elest bezminde; elin gözün çamurdaysa kırk kere yıkansan da durulanamazsın.

Dengesize “densiz” denmesi de biraz olsun kendi kıymetini bilmemesiyle ilgili olsa gerek.

Ninem, “Selamet dur yavrum” derdi. Dengesizliğin revaç bulduğu zamanlarda Allah denge arayanlara, dengini arayanlara selamet versin efendim. Yoksa kim hangi otobüse binmiş, kim hangi şaşaalı sofralara kurulmuş, kim daha çok ona buna laf sokmuş, kim kimden ayrılmış(…) bitmez. Ama şunu da demeden edemeyeceğim: Merak etmeyin, tüm dengesizlikler dengelenecek, hepsi geçecek. Bulaşıcı bir hastalıktır dengesizlik. Selamete çıkan kurulurmuş.

Epigraftaki güzelin ayna güzeli olmadığı zannedersem artık anlaşılmıştır.