Son teknolojiyle donatılan binalarda, akıllı tahta, tablet, ücretsiz ders ve kaynak kitaplarıyla eğitim görüyor artık öğrenciler.

Durumu iyi olmayan ihtiyaç sahibi öğrencilere yemek ve taşıma desteği de veriliyor.

Özellikle “özel öğrenciler” için her şey ücretsiz.

Devletimizin gücünü bir kez daha tebrik ediyoruz.

Bunlar burada dursun…

Hani bir zarf var bir de mazruf var deriz ya?

Zarf tamam… Zarfa bakarak gözlerimiz kamaşırsa mazruftan mahrum olabiliriz.

Şimdi mazrufa bakalım…

Dört yıl ilkokul, dört yıl ortaokul, dört yıl da lise toplam on iki yılda öğrencilerimize ne verebiliyoruz?

Türklerin ezik bir millet olduğunu, Batının daha medeni olduğunu, her alanda Batılılaşmamız gerektiğini öğretme konusunda başarılı olmuş muyuz? Elbette…

Osmanlı gibi bir devletin devamı olmadığımız öğrencilerimize yeterince öğretilmiş mi? Var mı bir başarısızlık bunda? Asla.

Osmanlı kılık kıyafetleri, örf ve adetleri, Türk töreleri yeterince kötülenmiş ve bunda da başarılı olunmuş mu? Evet…

Birey olmanın önemi anlatılmış, bizi bir arada tutan birlikteliğin köküne kibrit suyu dökülmüş, o su da hasislik, bencillik, ukalalık, “gemisini kurtaran kaptan” ağacını yeşertmiş mi? Evet!

Sınavlarda başarılı ol da, ahlaken başarılı olmasan da olur mantığı aileler dâhil herkesi etkisi altına almış mı? Almış.

Medrese sistemi gibi köhne(!) bir sistem varken kapitalizmin dayattığı Batılı sistem (Finlandiya örneği vb.) rol model olarak herkese gösterilmiş mi? Evet.

Eğitim fakültelerinde Nurettin Topçu, Cemil Meriç gibi eski kafalı münevverlerin adı duyulmuş mu? Hayır.

Bunların yerine Batılı ne kadar sosyolog ve eğitimci varsa hepsinin adları ezberletilmiş mi? Evet.

Bireysellik, kişisel gelişim adı altında anaya babaya ve büyüklere itaat etmeme konusunda çocuklar yeterince bilinçlendirilmiş mi? Dinî bayramlarda büyüklerin yanına değil de tatile gitmek özendirilmiş mi? Evet.

Müslümanların bilim adına hiçbir şey yapmadığı ve tüm bilim adamlarının Batılı olduğu her yeni neslin beynine kazınmış mı? Evet.

Müzikten tutun da spora, halk oyunlarına, çocuk oyunlarına kadar her konuda geçmişimiz başarıyla unutturulmuş mu? Elbette.

Mizah denilince Nasreddin Hocamız yerine yeni yetme argo kullanmadan espri yapamayan şahıslar belleklerde yerini almış mı? Almış.

Meslek hayatına atılınca ev almanın, araba almanın evlenmekten daha öncelikli olduğu gençlerin kafasında artık yer etmiş mi? Evet.

Batılı ülkelerin cennet vatanımız Türkiye’den daha yaşanılabilir ülkeler olduğu onlarca yıldır her platformda işlenmiş mi? Evet.

Doğum günü gibi, yılbaşı kutlaması gibi, özel gün etkinlikleri-kutlamaları örf ve adet olarak Batılılardan daha fazla içimize işlemiş ve bu konuda da başarılı olmuş muyuz? Evet.

Paskalya ve cadılar bayramının da yavaş yavaş içimize işlemesi konusunda gayretlerimiz devam ediyor mu? Evet.

Sanayilerde, berberlerde, terzilerde artık çocuk görebiliyor muyuz? Hayır.

E hani eğitimde sorun vardı?