Sinema, sanat dalları arasında endüstriyel boyutu en üst seviye olanı sanırım. Popüler yanının olması bir tarafa, üretim aşamasında ciddi iş gücü ve maddi kaynak gerektirmesi hasebiyle sinema ciddi bir ekonomik alan esasında…

Hal böyle olunca Kovid-19 kaynaklı yaşadığımız süreç sinemayı tahmin edilenin çok ötesinde etkiledi. Sinema üretimi tamamen durdu. Dizi setlerine büyük oranda ara verildi. Sinema salonları kapalı. Bahar ve yaz ayları sinema filmlerinin yapımı için en yoğun geçen süreçtir. Her şeyin durduğu alanda önümüzdeki yaz ve sonrasında normale dönülebilmesi için şimdiden ciddi planlama gerekli.

Herkesin iş takviminde olan çalışmaların zamanında tamamlanabilmesi için yapılacak çalışmadan bahsetmiyorum. Bütün dünyada olduğu gibi ülkemizdeki sinema üretimini de durduran, mevsimlik etkilerin olumsuz yanını katmerleyen süreçlerin zararının telafisi hiç kolay olmayacak.

Zaten insanların sokağa çıkamadığı dönemlere dair üretim ve sunum açısından yakın gelecek için adımlar atılmalı. Bir zamandır altını çizmeye çalıştığımız bazı hususları da kapsamayan bu başlık ayrıca konuşulmalı. Burada vurgulamak istediğim ise sinema üretiminin canlanması noktasında planlamaların gecikmeden yapılması…

2019’da ülkemizde çekilen filmlerin sayısı ve bilet satışları önceki seneye göre düşmüştü. 2020’nin nispeten daha hareketli geçmesi beklenirken yaşadıklarımız sebebiyle çok ciddi manzaralarla karşı karşıya kalacağız.

Öncelikle film çekimleri çakışacak. Takvim sorunları yaşanacak. Bunun maddi sonuçları bütün sektörü etkileyecek.

Sinema salonlarının aylarca kapalı kalması demek, yıllık kazancın yarısının etkilenmesi demek olacaktır. Çünkü kış ve bahar ayları sinema salonlarının canlı dönemi sayılır. Bu noktada salon sahiplerinin zararlarının telafisi için adımlar atılmalı.

Bakın burası çok önemli…

Vizyona girmeyi bekleyen çok sayıda film olacak. Sonbahar ve kış dönemi sinema salonları filmlerin vizyon taleplerini karşılayamayacak. Bu durumda da yüksek gişe yapması beklenen işler dışındaki çalışmaların zaten az olan salon sayısı tek hanelere inecek ve hatta vizyon görülemeyecek. Bunun için alternatif gösterim ve salon kullanımı için şimdiden planlama yapılmalı. Şehirlerin kültür merkezleri bu durum için seçenek olabilir. AVM sinemalarında vizyon şansı bulamayacak filmler için belediyeler, il kültür müdürlükleri ve valilikler devreye girmeli. Salonların sinema gösterimine uygun hale gelmesi için şimdiden hazırlıklara başlanmalı. Böylece film vizyon yükü hafifletilerek kriz ortamının etkisi azaltılabilir. Ayrıca uzun zamandır yaşadığımız salon sorunu meselesine dair pratik çözümün denemesi de yapılır.

Geçimini sinema üretiminden kazanan kesimlerin ciddi bir kısmı ‘mevsimlik işçi’ gibidir. Yılın belli zamanları işleri iyi gider. Bazı zamanlar ise çalışamazlar. Dizi setinde çalışılmayan haftaların ücretini verecek delikanlı yapımcı olacağını zannetmiyorum. Sinema filmleri için de durum benzer. Haliyle, çalışan statüsündeki sinema emekçileri için de destek paketi uygulanmalı.

Yapımcılar ile devlet kafa kafaya vermeli. Yapımcılar için özel paketler uygulanmalı. Dövizin yükselmesinden, beklenilen zamana kadar çok fazla başlıkta mağduriyet söz konusu. Önlemler için şimdiden çalışma yapılmalı.

Sinema sektörüne verilecek destek, genel paket içinde erimemeli. Çünkü sektörün kendine has dinamikleri var. Bunlar irdelenip etkili önlemler alınmalı.

Bütün dünyada sadece sinema salonlarının zararının yüzde 50’nin üzerinde olacağı tahmin ediliyor. Salon dışındaki etmenleri de düşünün…

Bu ortamdan çıkacağız elbet.

El ele…

Zayiatı asgaride tutmak için hassas önlemler alınmalı. Herkes üzerine düşeni yapmalı…