Girdiği 14 seçimden zaferle çıkan Recep Tayyip Erdoğan’ı alaşağı etmek için CHP ve İYİ Parti Millet İttifakı çatısı altında bir araya gelmiş, HDP ise milliyetçi İYİ Parti’nin seçmenlerini küstürmemek için bu ittifaka dışarıdan destek vermek zorunda kalmıştı.

Erdoğan’a seçimleri kaybettirmek için birçok ilde aday göstermeyen, Kürt oylarını CHP’ye taşıyan HDP’nin Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, “İstanbul seçimlerini kazanmak adına bir seferliğine ittifakı kabul ettik. Bundan sonra yapılacak ittifaklar, açık ve şeffaf olmalı” sözleriyle bu “gayr-i meşru” ilişkinin artık bir resmiyete bağlanmasını açıkça talep ediyordu.

Pervin Buldan bu isteğinde haksız değil. Kürtleri inkâr eden, Kürtçeyi yasaklayan CHP’ye Kürt oylarını taşıyarak büyük bir fedakarlıkta(!) bulunan HDP takdir beklerken vebalı muamelesi görüyordu. Anlaşılan CHP bundan sonra sadece Demirtaş’ın tiyatrosunda boy göstererek HDP’yi tatmin edemeyecek.

Biri Kemalizm iddiasında. Diğeri sırtını Kandil’e dayamış. Öteki Türk Milliyetçiliğine sarılmış. Normal şartlarda bir araya gelmeyi bırakın kanlı-bıçaklı olacak bu üçlü, Erdoğan nefretinde çok rahat yan yana gelebiliyor. Kendi varlıklarını inkâr pahasına ittifak kuranlar neye ikna edilmezler ki? Tek motivasyonu Erdoğan’ı devirmek olanlar nelere göz yummazlar ki? Bu üstü örtülü ittifakın mimarı Canan Kaftancıoğlu’nun bu engelin de üstesinden geleceğinden şüphemiz yok. Dışarıda bırakılan HDP önümüzdeki seçimlerde Millet İttifakı çatısı altına alınacak.

Peki siyasi kariyerlerini, makamlarını, sıfatlarını Erdoğan’a borçlu olanların şımarıklığına ne demeli? AK Parti’den ayrılarak kurdukları, kuracakları partilerin bu millete, ümmete getirisi ne olacak? Türkiye’yi yönetmeye mi talipler yoksa Erdoğan’ı devirecek yukarıdaki ittifakın aparatı olmaya mı?

Kemalistler ve Apoistler aralarındaki devasa zıtlıkları mesele etmeden bir araya gelebiliyorken sizin derdiniz ne? Bunların iktidarına yol açtığınızda sebep olacağınız vebali taşıyabilecek misiniz? İstanbul’un içine düştüğü zilletten, rezaletten hiç mi ders çıkarmıyorsunuz? Bunların eline düşecek Türkiye’nin akıbetinin farklı olacağını mı zannediyorsunuz?

Gönderdiğiniz temsilciler ve mektuplarla tebrik ettiğiniz HDP’nin 4. Olağan Kongresinde konuşan Pervin Buldan’ın “Gezi’yle Cizre’nin ittifakı vardır” sözünü de alkışladınız mı? Siyaseti hiçe sayan, şiddeti kutsayan Gezi Vandalizmi ile hendek şiddetinin kol-kola girdiği yerde ne işiniz var?

Farkında mısınız? Evlatlarını PKK’dan geri almak için HDP Diyarbakır İl Binası önünde kar-kış demeden 175 gündür analar direnmeye devam ediyor. Bu feryatlara kulak veren çocuklar bir bir dağdan iniyorlar. Onlardan biri 21 yaşındaki Kader Garzan, anaların eyleminin örgütün yöneticilerinde panik yarattığını, annelerin evlatlarını peşine düşmesinin örgüte kandırılarak katılanları kaçma konusunda cesaretlendirdiğini söylüyor.

Sizler ise Kobani bahanesiyle 6-8 Ekim olaylarında çakallarını sokaklara dökerek tarihte eşine az rastlanan bir vahşete imza atan Demirtaş’ın tutuksuz yargılanmasını talep ederek, parti binalarına gelen 14-15 yaşındaki çocukları dağa çıkaran HDP’nin kongresine katılarak bu kör şiddete benzin taşıyorsunuz.

Yürüdüğünüz yolun ne içinden çıktığınız partiye ne sizlere ne de millete bir hayrı dokunacak. Ülkenin geleceğini karartmaya talip olanların önünü açmaktan başka bir işlev görmeyeceksiniz. Kendinize de ülkeye de yazık edeceksiniz.