Yaşım çok fazla değil, ancak hayatımın rahat anımsayabildiğim 39 yıllık bölümü,  bu ülke ve dünyada afaki ve enfüsi akıl almaz olaylara şahit kıldı beni, tıpkı bir çok akranım ve büyüğüm gibi.  Özellikle geçen son on iki yılın, ikinci altı yıllık aşamasında hiçbir yeni gün yoktur ki, acaba bugün daha neler olacak merak ve anksiyetik adrenaliyle uyanmış olmayayım. Üstelik bu dönemin son üç yılında yaşananlar baştan sona aksiyon dolu siyasi bir macera filmi kıvamında. Milletinin şaşmaz tarihsel iradesine sahip çıkmak için her şeyini ortaya koyan kahramanlar ve karşılarında bu sağlam iradeye karşı savaşan, bizi bir millet ve ümmet olarak tanımlayan tüm kadim değerleri yok edip ülkemizi emperyalist Siyonistlere peşkeş çekmek yolunda her türlü alçakça planı devreye sokmaktan kaçınmayan cibilliyet yoksunu yerli hain köksüzler!

Böyle ağır girmemin bir sebebi var; içlerindeki tarifsiz kin ve nefretler sebebiyle adamlar şeytanla aynı yatağı paylaşabilecek tıynetteler, açık. Daha dün, yürütülen barış sürecini kesintiye uğratmak için uyduruk bir KCK davasıyla olur olmaz tüm Kürtleri hapse tıkan ve buradan yola çıkarak onlarla işbirliği yaptığını ileri sürdükleri MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı dahi gözaltına alıp tutuklamaya kalkan haşhaşi hakim ve savcıların kesin imanlıları oldukları FETÖ terör örgütünün basın yayın organlarında başta Zaman olmak üzere o günlerde neredeyse ‘’En iyi Kürt, ölü Kürt’tür’’ kıvamında yayınlar yapıyorlar, daha sonrasında ise ‘’AKP ülkeyi Öcalan’a pazarlıyor, HDP ve PKK’ya satıyor’’ şeklinde manşetlerle bir şekilde milleti tahrik etmeye çalışıyorlardı. Çok şükür bu sahtekarlıklarına millet hiç prim vermedi ve ‘’yok hükmünde’’ saydı.

Ardından bu beyin ve kalplerini son derece arızalı ve bir o denli kullanışlı meczub Pensilvanyalının iradesine teslim eden çetenin iman etmiş haşhaşi militanları, başka ataklarla karşımıza çıktı.

17-25 Aralık darbesine kalkıştılar ama beceremediler. 30 Mart ve 10 Ağustos’ta pis tokat yediler, ama ihanet aşklarını tebrik etmek lazım; asla yılmadılar. Şimdi 7 Haziran seçimleri öncesi yine gaza gelmişler, her türlü saldırıp anlaşılmaz nefretlerini kusmak bir yana, açıkça tehdit ve hakaretler sallıyorlar. Daha 5 gün önce militan hakimleri vesilesiyle hukukun ve devlet olmanın tüm kurallarını ayaklar altına alarak yeni bir kaos planını devreye sokmaktan yüksünmediler. Yine millet hukukunun sert duvarına çarpıp yerle bir oldular.

Şimdilerde Kürtçü HDP ile sevişiyorlar. Anlaşılan, HDP Eş Başkanı Bay Selahattin, ABD ziyaretinde görüştüğü güneydeki ülke muhibbi mahfillerinden sağlam teminat ve talimatlar almış: ‘’Biz Siyonistlerin Türkiye resmi ve mutemet temsilcisi FETÖ ekipleridir. Onlarla ilişkiyi sıcak tutup Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni sıkıntılara sokmak için birlikte hareket ederseniz, sizin de istediğiniz yolu açabiliriz. Zaten siz Kürtleri çok zamandır acaip seviyoruz bilirsiniz, yeter ki Türkiye’nin büyümesi dursun, bu AK Parti musibeti yok olup gitsin.’’

Yaşanan gerçekliklerin önümüze serdiği açık olgular bunlar. Yoksa daha düne kadar KCK operasyonlarının en büyük destekçisi Fetözade Bay Ekrem ile Kürtçü siyasetin en önemli figürlerinden olan Bayan Kışanak niye böylesine muhabbet dolu bir görüşme yapar ki? Düne kadar Türk ulusalcılığı adına bir taraflarını yırtan CHP niye bu yapılarla işbirliği içerisine girer?

İnanın bana, büyük emir tanıyıp kabullendikleri tek yüce otoritelerinden olduğu için böyle.

Ama bu millet Çanakkale’de, Kutül Amare ve Sakarya’da olduğu gibi bunların hepsini tek topa dizip doksana takar… Göz ardı ettikleri şey Kurtuluş Savaşımız esnasında da buydu, bugün de aynı şey. Yani milletin şaşmaz tarihsel yüce iradesi, hainleri tüm işbirlikçileriyle birlikte bu selam-barış-güvenlik topraklarından silip atar.

7 Haziran’ı hasretle bekliyorum, korkacak çekinecek hiçbir halimiz yok.  Bay Selahattin, Bay Dumanlı ve CHP düşünsün. Milletin tokadı umarım bu kez çok daha sert olur.

Bakalım yarın daha neler göreceğiz? Sanırım insan ömrü tanıklık ettiği kadar…

Selam ve duayla…