Ankara’nın en merkezi tepesinde(Anıttepe) 1938’de ölen Cumhuriyetin kurucusu M. Kemal’in mezarı vardır. Tabi mezar dediysek bunu biz fanilerin meftalarını defin ettikleri bilindik ve sıradan mekanlarla karıştırmamak lazım. Yolunda olduklarını iddia edenlerin beyanlarından anlaşılacağı üzere bu tam da şanına ve yüceliğine yaraşır azametle inşa edilmiş bir başyapıttır. Her ne kadar mimarisinin Atina ve Roma’da benzerleri bulunan antik dönem tapınakları(Pantheon), ya da Washington DC’de çok daha mütevazi ve minimal boyutlarıyla George Washington’un yattığı anıt mezardan arak olduğu söylense ve sanat tarihçileri bu tip bir mezar tarzının Türk- Asya kültür ve tarihine ait olmadığını iddia etseler de, inananları açısından bu durumun hiç bir mahsuru ve önemi yoktur. Madem ki yüce, ulu ve dünya döndükçe peşinden gidilesi yegane ve dahi ölümsüz önder buradadır, o halde Pantheo’nun, pardon Anıtkabir’in kutsiyetine gölge düşürebilecek her türlü girişimin karşısında şiddetle durulmalıdır.

İşte tam da bu nedenle evvelsi gün, CHP Çankaya ilçe başkanlığının bu kompleksin yan tarafında bulunan bir kafenin yanına çocukların oynaması için oyun parkı yapılması saygısızlığı karşısında durumdan vazife çıkarmasıyla birlikte kendilerini M. Kemal’in askerleri olarak tanımlayan bir güruh soluğu bu yüzlerce dönümlük arazide almış. Tabi ben kalabalığı gördüğümde aklıma ilk önce geçen hafta hotshort giydiği gerekçesiyle bir kıza tekmeli tacizde bulunan deliyi sıkça yaptıkları gibi yine en yücelerine şikayet etmek üzere toplaştıklarını sanmıştım. Meğer durum daha da vahimmiş; CHP’li Çankaya Belediyesi ve alandan sorumlu komutanlığın oluruyla özel bir şirketin finansmanını sağlayarak yaptırdığı ve yaşadığım sitedekinden çok daha küçük bu plastik oyuncaklara hadlerini bildirmek üzere giriştikleri cihadi bir eylemmiş bu. Hislenmedim değil doğrusu, eylemin başını çeken arkadaşların özellikle kaydırağı hırpalarken gözlerinden fışkıran sevgi dolu huşuyu temaşa etmek ve yaptıkları açıklamada bu yoldaki kararlılıklarını imani bir öfkeyle vurgulamaları, bu gençlerin ve gözüme ilişen bazı geçkin amca ve teyzelerin gerçekte damarlarında dolaşan asil kanın ne denli bilincinde olduklarını adeta tüm aleme ilan eder gibiydi.

Ancak olayın sıcaklığı geçip, heyecan bir nebze durulunca aklıma bazı vesveseler de doluşmadı değil açıkçası. Şimdi bu kutsi makamda birileri bu oyun parkının yapılmasına izin vermiş ki yapılmış. Mesela mekânın yüceliğini çok rencide edici bir durumsa bu, CHP Çankaya İlçe Başkanlığının yiğitleri neden bu izni veren kendi partilerinden olan Belediye Başkanıyla bu durumu konuşup halletmek yolunu seçmemişler? Toplu halde giriştikleri kırma, dökme eyleminin bu aziz mekânın ruhaniyetini rahatsız edebileceğini hiç mi düşünmemişler? Hadi gençler, kanları kaynıyor, ritüel, adab neyin pek bilmiyorlar da, babaları yaşlarındaki amcalar, çeşitli yaşlardaki neneler falan niye yol göstermemişler, şaşılası yani…

Bir de şu var, o kutsal anıtın bulunduğu mekana ezici bir yüzdeyle ve genellikle Yüce Önder’in bağlı, inanlı ya da kalplerinde, ruhlarında, zihinlerinde ve hayallerinde yaşatanları gidiyor. (Ben bile gittim bir keresinde, yaşım herhalde 12 falandı okul şeysiyle oldu bu. Çok özür bir keresinde de 2002 yılıydı sanırım, Abdullah Gül ve Yaşar Yakış’la görüşmemiz olacaktı, orada oldukları için gittiydik bir kaç arkadaş.) Bu kesimler rutin ziyaret ve sunum ardından atmosferin buğulu ruhaniyatının tüm iliklerine kadar işleyebilmesi için biraz daha vakit geçirmeyi arzuluyor olmalılar ki, komplex içersinde kafe falan açılmış. Okul çocukları ve çocuklu aileler geldiklerinde yavrularının kalpleri Yüce Önder’e biraz daha ısınsın adına da yapılmış olamaz mı bu oyun parkı? Şimdilerde cami, ibadathane falan bahçelerinde de yapacaklarmış küçük yaştaki çocukların oynamayı çok sevdiği bu parklardan.  Dedim ya gençler çok anlamıyor bu işlerden, tamam modelini, şeklini, rengini, malzemesini beğenmiyor olabilirsin, ama yeni nesilleri şimdiden ısındırmak lazım böyle kutsal mekanlara ve bunun için, geldiklerinde yavrucuklarımızı eğlendirip keyifli zamanlar geçirebilmelerine imkan sağlayacak açılımlarda yapmak lazım inanç ve düşünce sistemlerinde. Hele bu Yüce bir varlık adınaysa üstelik çok önemsemek lazım diye düşünüyorum. Yoksa bir kaç kuşak sonra adını sanını hatırlayan kalmaz da Ulu Önder ve bağlıları bu işe çok fena bozulabilir maazallah !

Bu tüyoları da herkese vermem !… ?

Esenlikler efendim…