Alışmak; yaptığımız şeyi bir süre yaptıktan sonra kazandığımız bir kolaylık durumudur. Artık yaptığımız şeye başlarken ve yapmayı sürdürürken zorluk çekmeyiz. Giderek “Ben onu gözü kapalı yaparım” diyecek kadar bize kolay gelir. Bu alışkanlığın oluşabilmesi için, ne kadar tekrar edildiği ve ne kadar benimseyerek yaptığımız önemli. Bu arada, istemeden başladığımız şeyler bile olsa, tekrar sayısı arttıkça, onu da kabul etme, benimseme süresi hızlanır. Sevmesek bile alışırız ve elimizde bulundukça yapmak, yaptıkça da alışmak kaçınılmaz olur. Artık giderek onu da yapmadan duramaz hale geliriz. Artık alışma seviyesinden sevme seviyesine geçilmiş, bizi kendisine bağlamıştır. Bu sebeple, bize yapışmasını istemediğimiz şeyleri yapmamaya devam etmek, kendi elimizle kendimize bir asalak üretmek, bizim enerjimizi, sağlığımızı, zamanımızı ve ilişkilerimi bozacak bir sürece mahkûm etmek demektir. Sigara, alkol, uyuşturucu, kumar çeşitleri bunlardandır. Fakat bu kadar zararlı olmasa da, hayat kalitemizi düşüren başka edinilmiş alışkanlıklarımız da vardır.

Bilmek sevdirir, sevmek yaklaştırır

Bilinçle yapılmayan şey, ne kadar alışkın olursak olalım, beynimizde farkındalıkla yapılmış bir eylemin etkisini oluşturmaz, bize ufuk açmaz. O yüzden, bilgi; beynimizin gözlerinin görmesine, duymasına ve anlamasına yarayacak bir nur, bir ışık gibidir. O bilgi, ne yaparsam Allah (cc) ile ilişkime, yakınlarıma ve topluma ne katacağını bildirir. Ben “Niçin?”imi öğrenmiş olurum ondan sonra “Nasıl?”ı benim gündemimi isteyerek doldurur. Eylemin alışkanlığa dönüşmesinin en kolaylaştırıcı unsuru, bilmek, yani “Niçin?”i sevecek kadar materyale sahip olmaktır. Bilmek gereklidir fakat yeterli değildir. Bilginin devamlılığı, bilincin oluşmasına, bilincin oluşması reflekse dönüşmesine yardımcı olur. Bizi doğru şeyler yapmaya ve Allah’a (cc) yakınlaştırmaya yarayacak şeylere ekmek gibi su gibi ihtiyaç duymak, bu vasıfları taşıyanlara yakın olmaya çalışmak, bizi de o hale getirecek kavli ve fiili dualarımızın olması; Rabbimizin (c.c) de nasip etmesiyle, bizi bir yerden bir yere taşır.

Ne yaptığımız ve neye devam ettiğimiz sadece bizi değil çevremizdekileri de etkiler ve örnek teşkil eder. Yakın olduklarımıza ve sürekli gördüklerimize benzer davranmak kendiliğinden oluşur. O halde, biz toplum dediğimiz büyük bir ailenin üyesiyiz. Her hareketimiz bir diğerini etkiler, alışkanlıklarımız, başka alışkanlıklara malzeme olabilir özellikle de çocuklarımız açısından.

Çocuk neleri tekrar ettiğimizi görür ve öğrenir

“Babam sabah namazını hiç kaçırmaz, biz ailece hep erken kalkarız, babam bize sarılır öper, birlikte gezmeye gideriz, bize gelenler olur”, “Büyüklerimizi ziyaret ederiz, baş başa güzel zamanlar geçiririz. Ayrıca, bol sadaka vermeyi babamdan öğrendim, fakir ve muhtaç ailelere kol kanat gerer, hayır işlerinde çalışır” “Annem çok sevgi doludur, hep güler yüzlüdür, bize çok iyi davranır. Evimizde kuran okunmayan gün yoktur. Ben Allah’ı (cc) çok severim. Bazen ailece camide namaz kılarız, içim o kadar huzur dolar ki.” Cümleleri ve benzerleri, o ailede doğru alışkanlıkların oluşuğu anlamına gelir.

Peki kendimize soralım mı? Bizde bunların hangileri var?