İnsan tarafsız kalamaz.

Mutlaka bir taraf olur.

Taraf olması da gerekir.

Aslolan şey bir taraf olup olmadığı değil, neyin tarafı olduğu ve niçin taraf olduğu sorularına verdiği cevapta yatmaktadır.

Hak ve haklının tarafı olmak da var, haksızlık ve haksızın yanında yer almak da var.

Zalime destek çıkmak da var, mazlumun elinden tutmak da var.

İyilik ve güzelliği çoğaltan tarafta yer almak da var, kötülüğü yaygınlaştıran bir yerde durmak da var.

Hayrı yaygınlaştırmak da var, şerre ortak olmak da.

Seçim bize ait.

Biz tarafız.

İyilik ve güzelliklerin çoğalması, kötülük ve çirkinliklerin azalması için çabalamanın, erdemli olmayı hayatına prensip kılmış kimselerden olma, ahlaklı yaşamanın çabası ve tarafındayız.

Dünya hayatı bir meşgaledir.

Doğum ile ölüm arasına sıkışmış hayatımız bebeklikten yaşlılığa doğru akan bir nehir gibidir.

İnsan dünya hayatında çabalar, koşar ve elde etmeye çalışır.

Kimi zaman çabalar ama istediğimiz şeyi elde edemeyebiliriz.

Bir ömür boyu elde etmek istediğimiz, ulaşmak isteyip de ulaşamadığımız ideal ve hayallerimizin peşinden sürükleniriz.

Hatta peşinden koştuğumuz şeylerin ne kadar peşinden koşmaya değer şeyler olduğunu bu telaş içerisinde fark etmeden ilerleriz.

Kimi zaman öyle bir yarışırız ki, ne yaptığımızı, niçin yaptığımızı düşünecek vakit dahi bulamayız.

İyilik ve kötülük, güzel ve çirkin, günah ve sevap yarışıyor.

Bu yarışta, biz hangi tarafı beslersek o taraf galip gelecektir.

Biz hangi tarafı desteklersek o yan güçlenecektir.

Bugün dünyada olumsuz gelişmeler olumlulara galebe çalıyor malesef.

Bugün ümmet coğrafyamız kan ağlıyor.

Nereye dönüp baksak kan ve göz yaşı görüyoruz.

Neden bu durumdayız?

Başımıza gelen olayların sorumlusu kim?

Sorumluları dışarıda mı arayacağız yoksa bu sorumlulukta bizim de bir payımız var mı?

İnsan olmanın ahlaki bir sorumluluğu vardır.

İnsan kalmanın erdemli bir yönü olmalıdır.

İslam’ı tercih etmiş olmanın bir duruşu olmalıdır.

Bizim tarafımız bu noktada belli; erdemli olmaktan yana; iyilik ve güzelliklerden yana, mazlum ve mağdurlardan yana; ezilen ve horlananlardan yana; yetim ve öksüzlerden yana; kimsesiz ve çaresizlerden yana; kısacası insanlıktan yana.

Bir taraf olmamızın, bir tarafta yer almanın sorumluluğunu ihmal etmeden yürüyeceğiz.

Zihnimiz, kalbimiz ve eylemlerimiz tarafı olduğumuz yöne doğru olacak.

Tarafı olduğumuz yön ile eylemlerimizin yöneldiği yön farklılık göstermeyecek.

Dualarımızın yöneldiği yön, ibadetlerimizin yöneldiği istikamet eylemlerimizi, eylemlerimiz dualarımızı besleyecek.

Elimizden ne geliyorsa!