Yardımlaşma, insanlığın en güzel erdemlerinden biridir.

Birbirimize destek olmak, zor durumda olanları gözetmek, merhamet ve şefkat duygularımızı açığa çıkaran bir eylemdir.

Fakat bu erdemli davranışın da bir ahlakı, bir usulü vardır.

Yardım ederken asıl olan, yardım edilenin onurunu ve şahsiyetini korumaktır; korunamıyorsa hiç yardım etmemektir.

İhtiyaç sahibi olmak zor bir durumdur.

Yardım istemek, gururunu bir kenara bırakıp el açmak cesaret gerektirir.

Yardım eden kişi bu durumu göz ardı etmemeli, tavrıyla karşısındakini daha da ezmemelidir.

Gösterişli ve kibirli bir yardım, yardım edilene faydadan çok zarar getirir.

Unutmamak gerekir ki bugün veren, yarın alan konumuna düşebilir.

Kimsenin sonu bu manada garanti değildir.

Zenginlik ve fakirlik, imtihanın bir gereğidir.

Yardım ederken bunu daima aklımızda tutmalı, karşımızdaki insana saygıyla ve merhametle yaklaşmalıyız.

Yardımın asıl amacı ihtiyaç sahibinin yükünü hafifletmek, ona bir nebze olsun nefes aldırmaktır.

Bunu yaparken de onu rencide etmemeli, minnet altında bırakmamalıyız.

Geçmişte kullanılan "sadaka taşları" bu konuda güzel birer örnektir.

Veren el ile alan eli buluşturan bu uygulama, yardım alanın onurunu korur, onu ezmezdi.

Yardım ederken güzel söz ve tatlı dille yaklaşmak da önemlidir.

Yardımın maddi boyutunun yanında manevi boyutu da göz ardı edilmemelidir.

Bir tebessüm, bir hoş sohbet, bazen maddi yardımdan daha çok işe yarayabilir.

Yardımlaşmanın asıl gayesi, insan onurunu yüceltmek ve aramızdaki sevgi bağlarını güçlendirmektir.

Bunu yaparken de daima zarafet ve nezaketi ön planda tutmalıyız.

Rabb’imiz Bakara suresinde şöyle buyurur: “Güzel söz ve bağışlama, arkasından incitme gelen sadakadan daha iyidir.”

Yardımlaşma, sadece bireysel bir erdem değil; aynı zamanda güçlü bir toplum inşa etmenin temel taşıdır.

Bir toplumda yardımlaşma ve dayanışma ruhu ne kadar güçlüyse o toplum, o kadar sağlam ve dirençli olur.

Zorluklar karşısında birlik ve beraberlik içinde hareket eden toplumlar, her türlü engelin üstesinden gelmeyi başarabilir.

Bir toplumda insanlar birbirine yardım eli uzattıkça merhamet ve şefkat duyguları da güçlenir.

Yardımlaşma ve dayanışma ruhuyla hareket eden ve bunu da ahlaki zemini kaybetmeden en güzel şekilde yapan toplumlar, her türlü zorluğun üstesinden gelerek daha güçlü ve müreffeh bir geleceğe adım atabilirler.