Kimle oturup kalktığımıza, kiminle vakit geçirdiğimize, kiminle muhatap olduğumuza dikkat etmemiz lazım.

Bazı insanlar vardır ki; varlıklarıyla bile sizi irite ederler.

Âdeta birer tahriş edici gibi sizi sinirlendirmek, öfkelendirmek için varmışlar gibi davranırlar.

Ve bu uğurda yoğun bir çaba sarf ederler.

Bu tür insanlardan uzaklaşmaya çalıştıkça onlar gelir, sizi bulur yine de.

Size birşey katmak şöyle dursun, sizdeki enerjiyi de alır götürürler.

Birikimsizdirler, sığdırlar.

Bayağı ve itici tavırlarıyla rahatsız ederler.

Fakat tüm bu olumsuz yönlerini ustalıkla gizlemeyi başarırlar.

Âdeta birer gölge gibi, kusurlarını ustalıkla örterler.

Sağdan soldan devşirdiklerini ustalıkla kendilerine mal ederek kendi emekleri, kendi ürünleri, kendi fikirleriymiş gibi pazarlamasını çok iyi bilirler.

Arı tabiatlı değil, sinek meşreplidirler.

Üretmeyi sevmezler.

Emek ortaya koymazlar.

Üretilenleri kendilerine mal etmeye bayılırlar.

Emek hırsızıdırlar.

Sevgi değil, nefret uyandırmak için çabalarlar.

Bakarsınız, o da ne; olmaması gerektikleri yerlerde, önemli pozisyonlarda bu tiplerin yoğun ve yetki sahipleri olduğunu üzülerek görürsünüz.

Bunun nasıl, ne şekilde olduğu ise bir muamma (!).

Tesadüf mü yoksa kasıtlı bir tercih mi, bilemiyorum.

Yıkıcı bir güce sahiptirler.

Yapmak yerine, bozmak ve yıkmak onlar için daha caziptir.

Belki de bundan zevk alıyor, bundan besleniyorlardır.

İnsan kazanmak gibi bir dertleri yoktur mesela.

Bilakis, insanları harcamaktan âdeta zevk alırlar.

İnsanların yüreğine hitap etmeleri, insanlara dokunmaları, insanları onurlandırmaları pek mümkün değildir.

Yalan, onlar için en büyük sermayedir.

Yalandan kuleler inşa ederler ve bu kulelerin bir gün ufak bir sarsıntıda yıkılacağı gerçeği onları hiç ilgilendirmez.

Günü kurtarmak onlar için yeterlidir.

Ufuk sahibi değildirler.

Gelecek perspektifinden yoksundurlar.

Fakat ne hikmetse, geleceği inşa etme yetkisi ve gücü yine onlara verilir.

Söz konusu durum ve bu durumun yol açtığı sonuçlar utanç vericidir oysa.

Pespaye insanlar, toplumun en büyük kamburudur.

Bu kamburdan kurtulmak gerekir.

Onların varlığı toplum için birer zehir gibidir.

Taşıdıkları zehirle tüm toplumu zehirlerler.

Bu zehirden kurtulmak için, öncelikle bu tipleri teşhis etmek ve onları kilit noktalardan uzaklaştırmak gerekir.

Yoksa istemeyerek de olsa tüm bir toplum sıradanlaşmadan kurtulamaz.