“Söz ola kese savaşı. Söz ola, kestire başı.

Söz ola, ağulu (Zehirli) aşı, yağ ile bal ede bir söz.” Yunus EMRE

“Okumak özgürlüğe uçmaktır” demişti rahmetli Ali İzzet BEGOVİÇ. Evet! İnsan okudukça özgürleşir. Cehaletin esaretinden kurtulur. Bir insanın, yaşamını anlamlı kılmasıdır okumak. Bir başka deyişle ne için yaşadığını bilmesine giden yoldur okumak. Onun için “Oku”dur ilk emir. Dağın başında neyi okuyacak kutlu peygamber? Hayatı. Yaşadığı beldenin dengelerini… İyi okumalı, kavramalı ki, yükleneceği duyurma, değiştirme, ıslah etme görevini hakkıyla üslenebilsin.

Biz, maalesef çok yoğun okuyan bir toplum değiliz. Ancak konuşmaya geldiğimiz zaman, mikrofonu elimize aldık mı bırakmayı bilmiyoruz. Her şeyi en doğru “ben bilirim” salgın hastalığımız var. Çarşıda, pazarda, otobüste, dolmuşta, kıraathanede, düğünde, dernekte, vakıfta, dost sohbetlerinde, komşu ziyaretlerinde konuşur, konuştukça da mangalda kül bırakmayız. Konu sporsa en iyi bilen benim, konu iç politika en iyi bilen benim, konu dış politika en iyi bilen benim, konu din en iyi bilen benim, konu ne olursa olsun konuşmak zorunda hissederiz kendimizi. Dikkat edin çok az insan vardır çevrenizde kesin emin olmadığı, uzmanlık alanı olmayan konuda fikir yürütmeyen, sessiz kalmayı tercih eden. Velhasıl konuşmayı seven bir toplumuz.

Konuşmalarımızı Nasıl Etkili Hale Getirebiliriz?

Sözcüklerin Gücü Var mıdır?

Yerinde kullanılacak bir sözümüz önemli bir soruna çözüm olabileceği gibi, tam tersi yerinde ve zamanında kullanılmayan, uygunsuz bir cümlemiz bizi çok zor durumlarda bırakabilir. Öyleyse yerinde ve zamanında söylenecek sözlerimizin etkili oluşu, aynı zamanda bizim gücümüzdür. İnsanın sözü onun gücüdür. Ülkemizin; doğru sözlü, düşüncelerini yerinde ve zamanında en etkili biçimde ifade edebilecek çok sayıda insana ihtiyacı vardır. Ne söylediğini bilen, sözünü tartarak, düşünerek, lafının nereye gittiğini iyi bilen insanlara ihtiyacımız vardır. Öyle düşünerek konuşmalıyız ki, her zaman ve mekânda, sözümüzün arkasında durabilmeliyiz. Buda elbette okumak, bilgi sahibi olmakla mümkün olur. Cahil cesaretiyle değil, sözcüklerimizin anlam bütünlüğü ile konuşmalıyız. Konuşmalarımızda sözcükleri ne kadar uygun seçebilirsek, ne kadar yerinde kullanabilir ve doğru ifade edebilirsek, karşımızdakilerle o kadar başarılı, etkili ilişkiler kurabiliriz. Yaklaşık 8 asır önce Yunus EMRE miz nede güzel demiş : “Söz ola kese savaşı. Söz ola, kestire başı. Söz ola, ağulu (Zehirli)aşı, yağ ile bal ede bir söz.”

Etkili Konuşabilmek Sanattır

Etkili İletişim Güçtür!

İletişim: Bilgi, duygu, düşünce alışverişi ve paylaşımıdır. İletişim, davranış değişikliği için bilgiyi, tutumları ve beceriyi paylaşma sürecidir. Bilgiyi üretme, aktarma ve anlam verme sürecidir. İletişim Ne Zaman Başlar: Söylenen, Söylenmeyen, Yapılan, Yapılmayan Her şey bir anlam taşır. Etkili iletişimin amacı: İletmek istediğimiz mesajı karşımızdaki kişi veya kişilere amaçladığımız biçimde iletebilmek, istendik davranışlar kazandırabilmek, beklenen tepkiyi oluşturma sürecidir.

Konuşmamızın şekli, karakterimizi, kişiliğimizi, kültürümüzü, eğitimimizi, ahlakımızı, görgümüzü ortaya koyar. Bu konuda şu atasözünü hatırlatmama izin verin: “Sorma kişinin aslını, sohbetinden belli eder.” Demişlerdir.