Bizleri yoktan var eden, varlığından haberdar eden, mübarek bir kurban bayramına daha kavuşturan, Âlemlerin Sahibi, er-Rahman ve er-Rahim olan Yüce Rabbimize hamdü senalar olsun! Yeryüzünün kandilleri olan tüm peygamberlere, hassaten ümmeti olmakla şeref duyduğumuz Son Peygamber Hz. Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve sellem Efendimize salat ve selam olsun!

Rabbim o mübarek insanın yolundan bizleri ayırmasın. Onun emanet ettiği Kur’ân-ı Kerim ve Sünneti Seniyye’yi yaşamayı ve bu emanetlere sahip çıkmayı hepimize lutfetsin! Yüce Yaratıcımız, nefislerimizi ve nesillerimizi ıslah eylesin. Bizi şeytanı sevindirecek amel ve tavırlar içerisinde olmaktan da muhafaza eylesin inşaallah!

Evet, dua, yine dua, yine dua… Zira Furkan Sûresinin son âyetinin ifade ettiği üzere duâmız, ibadet ve yakarışlarmızdır bizi Rabbimiz katında değerli kılan. Rabbimiz değil mi ki “Bana dua edin, kabul edeyim,” buyuran… Yine O (celle celalüh) değil mi ki bizi kendisinin bize çok yakın olduğundan haberdar kılan… Bayram günleri tıpkı sevincimiz ve paylaşma alışkanlığımız gibi duâlarmızın da artması gereken kutlu zaman dilimleri arasındadır. Rabbimiz tüm ibadetlerimizi ve dualarımızı kabul buyursun!

BAYRAMLARIN HAYATIMIZA KATTIKLARI

Sevinç duyduğumuz, hem sevincimizi hem de Rabbimizin bize ihsan buyurduğu sayısız nimetleri kurban ibadeti ile daha çok paylaştığımız bugünler, huzura kavuştuğumuz, milletçe kucaklaştığımız en kıymetli anlardır. Mübarek Ramazan bayramı, oruç ibadetinin dünyadaki en hızlı armağanı, mübarek kurban bayramı ise Rabbimize yakınlaşmamıza vesile olan kurban ibadeti vasıtasıyla O’na olan şükrümüzün en güzel ifadesidir. Pek çok yönüyle bayramlar milletimiz için çok büyük bir değerdir. Bu sebeple mü’min insana düşen, bayramı bayram gibi idrak etmektir. Bayramlar birer tatil günü olarak görülmemelidir. Doğruluk ve samimiyet gibi pek çok güzel hasleti hayatımıza daha çok hakim kılmak için bir fırsattır bayram. Tıpkı Ramazan ayı gibi, kadir gecesi gibi. Arapça “âde” fiilinden gelen iyd (bayram) kelimesi de zaten tekrar tekrar gelmeyi yani dönüşü ifade eder. Dolayısıyla kendimize dönmeyi, yaşadığımız hayatta faydalı birtakım değişiklikler yaparak toplumsal ilişkilerimizi gözden geçirmemiz için de önemli bir adım olarak görülmelidir bayramlar.

Geçen yılki kadar olumsuz bir süreç içerisinde olmasak da yine de küresel bir salgın ile mücadeleye devam ettiğimiz bugünlerde bayramlar her şeye rağmen bizim için sevinç ve kaynağıdır Elhamdülillah. Ancak temkinli olmaya devam etmek, tedbirlere uymanın önemi ve hatta sevabını düşünerek hareket etmeyi sürdürmek son derece önemli bir husustur. Kalabalık birliktelikler oluşturmaktan kaçınmaya özen göstermeliyiz. Kendimizi ve sevdiklerimizi tehlikeye atmamalı, telefon ve diğer iletişim araçları vasıtasıyla da hal-hatır sormalı, birbirimizin bayramını tebrik etmeli, sevinçlerimiz gibi dert ve sıkıntılarımızı da paylaşarak birbirimize destek olmalıyız. Zira Hucurat Sûresinin ifadesiyle ‘kardeş olmak” bunu gerektirir.

*** 

Kurban bağışlanmaya vesiledir

BU gerçeği ifade eden hadislerden biri şöyledir;

Âdemoğlu, kurban bayramında kan akıtmaktan daha sevimli bir iş ile Allah’a yaklaşabilmiş değildir. Kanını akıttığı hayvan, kıyamette boynuzları, çatal tırnakları ve kılları ile gelecektir. Akan kan yere düşmeden önce, Yüce Allah katında yüksek bir makama ulaşır. Bu bakımdan, kurbanlarınızı gönül hoşluğuyla kesiniz.” Tirmizî, edâhî 1.

İlk kanı yere düşerken” bağışlanacağımız Kurban ibadeti; Allah için kesmenin, Allah için vermenin ve Allah için ikram etmenin lezzetini yaşatıyor bizlere. Onların “Mahşer gününde âzâlarıyla birlikte gelerek bizlere şefaatçi olacağını haber veren” Efendimiz’in hadisleri, bizleri daha da sevindiriyor. Evlerimizde, köy, kasaba ve şehirlerimizde huzur rüzgârları esiyor. Uzaklardan gelenler, anne-babalarını ve diğer yakınlarını görüyor. Anne-babalar, evlatları ve torunlarına kavuşmanın sevincini gözyaşlarıyla kutluyor ve Allah’a hamd ediyor. Her bir gülümseme, musafaha yapma ve bayramlaşmayla günahlar dökülüyor. Kesilen kurbanlardan kendilerine ikram edilen fakir kardeşlerimiz, hanelerinde et görmenin mutluluğunu ve heyecanını yaşıyor. Çocuklarımız, bayram harçlıkları ve hediyelerle çok farklı sevinçler ve unutulmaz anlar yaşıyor. Ülkemizdeki ve dünyanın dört bir yanındaki gariban ve yoksul kardeşlerimize kurban ulaştırma gayreti içerisinde olan kuruluşlarımız ve buralarda fedakarca çalışan kardeşlerimiz ise, bu manevi kazancın en büyük dilimini elde ediyor.

***

Bayramlar inananlar için bir hediyedir

Hz. Peygamber Sallallahu aleyhi ve Sellem Efendimiz’in Mekke’den Medine’ye hicret ettikleri zaman orada gördükleri neş’e ve sürûr günlerini, “bunlar nedir?” diye sorduktan sonra, “bugünler bizim sevinç ve neş’e günlerimiz ya Rasûlallah!” demeleri üzerine Efendimiz (s.a.v.)’in; “Allah (c.c.) size bunlardan daha hayırlı iki bayram günü vermiştir. Birisi Ramazan, diğeri de Kurban” diyerek müjdeledikleri bugünler, biz inananları büyük bir mutluluğa kavuşturuyor. Allah’a hamd ediyoruz ki böylesine eşsiz güzellik ve özellik arz eden bugünler, aynı zamanda dayanışmamıza da katkılar sağlıyor.

CENNETİ KAZANMANIN BAYRAMI

Ramazan günlerine bakacak olursak, onun manevi havası, gönül ve beden âlemlerimize getirdiği huzur, sükûn ve haz ile birlikte, toplum hayatımıza da aynı kazançları getirmektedir. Dolayısıyla fert ve toplum olarak büyük bir kârın içerisine girmiş oluyoruz. Bunlar dünya hayatının getirileridir ama bununla kalmayıp daha nice kazançlarla birlikte, aynı zamanda âhiret kazancını da getiriyor hepimize. Sonra bayram yapıyoruz. Adeta cenneti kazanmanın bayramını. Zira Allah’ın Rasûlü (s.a.v.) Efendimiz’den öyle güzel mesajlar alıyoruz ki, onlar bizlerin tertemiz bir hale gelebileceğini ve cenneti hak edeceğimizi haber veriyor. O bir ayın kazancı içerisinde bir de “bin aydan daha hayırlı” olduğunu bildiğimiz Kadir Gecesini de ihya edince, nûr üzerine nûr oluyor Elhamdülillah. Bu güzel günlerden sonra çok geçmeden bir de Kurban günlerine, aynı zamanda Hac günlerine kavuşuyoruz. Hacılarımız Hicaz’da temizlenip Rahman’ın rahmet ve mağfiret deryasına gark olurken, bizler de kestiğimiz kurbanlarla bu manevi iklime dahil oluyoruz.

***

Kurban yakınlaşmak demektir... Rabbimize ve birbirimize...

Allah’a (celle celalüh) yaklaşmak için ibadet niyetiyle belirli vakitte kesilen özel hayvanın adıdır kurban. O, aynı zamanda müminlerin kaynaşması ve birbirine yakınlaşması mana ve mesajını da ihtiva eder. Kaf Sûresi 16. âyetin ifadesiyle bize zaten şah damarımızdan daha yakın ama biz kendimizi O’na ne kadar yakın hissediyoruz acaba! İşte bunu gözden geçirmenin adıdır kurban. Ta Hz. Âdem Aleyhi’s-Selâm’ın oğulları ile başlayan, Hz. İbrahim Aleyhi’s-Selâm ve oğlu İsmail Aleyhi’s-Selâm ile Allah’a olan teslimiyetin ifadesinde zirveye çıkan bu eylem, Rasulullah Sallallahu aleyhi ve Sellem’in söz ve tatbiki ile çok özel bir ibadet haline bürünmüştür. Kurban kesmek (udhiye), zekât ve bayram namazları gibi hicrî 2. yılda meşrû kılınmış olup “Kurbanlık develeri de sizin için Allah’ın dîninin alâmetleri (şeâir) kıldık. Onlarda sizin için hayır vardır” (22 Hacc 36) ile “Rabbin için namaz kıl ve kurban kes!” (108 Kevser 2.) gibi âyetlerin yanında pek çok hadisle sabittir.

***

İbadetler yalnızca Allah içindir

KUR’AN’IN başında Fatiha Sûresinde söz verdiğimiz üzere, bugünlerde dilimizden düşürmeyeceğimiz âyetlerin başında şu âyeti kerime geliyor: “De ki: Benim namazım, kurbanım (ve tüm ibadetlerim), diriliğim ve ölümüm, Âlemlerin Rabbi ALLAH içindir. O’nun ortağı yoktur.” 6 En’âm 163. Bu teslimiyet duygusu ve ibadet sevinci içerisinde bayramı en büyük fırsatlardan biri olarak görelim inşaallah. Kötü alışkanlığımız varsa bırakalım. Rabbimize daima hakikatin yanında yer alacağımızın sözünü verip bu sözümüzü yerine getirmeye çalışalım. Af ve merhamet dileyelim. Birbirimize dua edelim. Çocukları ve yoksul kardeşlerimizi sevindirelim. Bayramınızı tebrik eder, Ümmet-i Muhammedi huzur ve başarılar içerisinde nice mutlu bayramlara kavuşturmasını Yüce Rabbimizden niyaz ederim.