Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun Meclis’e sunulduğu haberini bizzat Sayın Cumhurbaşkanımız haber verdi. Bakanlık bürokratları tarafından hazırlanan kanun metni oylanmadan önce eğitim sendikalarının önerileri dikkate alınmalıdır. Nitekim EBS’nin (Eğitimciler Birliği Sendikası) değerlendirmesine göre kanun metni öğretmenlerin beklentilerini karşılamaktan uzaktır.

EBS’nin tespitlerine göre;

•Teklif metninde bulunan hatalı ve eksik düzenlemeler giderilmelidir

•Teklif muadil kanunların çok gerisinde kalmaktadır

•Özel sektörde çalışan öğretmenler de düzenleme kapsamına alınmalıdır

•Sözleşmeli öğretmenliğin kaldırılmaması sorunları devam ettirecektir

•Ödül ve disiplin hükümlerinin kanun teklifinde yer almaması eksikliktir

•Eğitim kurumu yöneticiliği münhasıran ele alınmalıdır

•İstihdamda güçlük çekilen yerlerde teşvik uygulanmalıdır

•Ücretli öğretmenlik bir istihdam modeli olmamalıdır

•Mülakat uygulaması kaldırılmalıdır

•Öğretmenleri şiddete karşı koruyacak hükümlere yer verilmelidir.

Devlet kurumlarının yanı sıra özel eğitim kurumlarında da yüzbinlerce öğretmen çalışıyor. Özel eğitim kurumlarındaki öğretmenlerin hem özlük hem de mali açıdan devlette çalışan meslektaşlarından farklı bir angajmana tabi tutulması bu mesleğin önemli sorunlarından biridir. Özel eğitim kurumu sahiplerinin adeta sömürdüğü bu kitlenin yeni meslek kanunu ile güvenceye kavuşturulması elzemdir.

Özellikle rehabilitasyon merkezleri ile buralarda çalışan özel öğretim öğretmenlerinin yaşadığı sıkıntılar kronikleşmiş durumda. Bilindiği üzere devlet, engelli çocuğu bulunan ailelere aylık 1800 TL civarında destek sağlıyor. Ayrıca bu çocukların eğitimleri için özel rehabilitasyon kurumlarına 900 TL civarında ödeme yapıyor. Devletin bu fedakârlığı maalesef beraberinde bazı suistimalleri de getiriyor. Son on yılda sayıları katlanarak artan özel rehabilitasyon merkezleri ile buralarda karın tokluğuna çalıştırılan öğretmenlerin sorunları çözüm bekliyor.

Tıpkı ÖZEL OKULLARDA olduğu gibi ÖZEL REHABİLİTASYON MERKEZLERİNDE de mevzuat eksikliği ile denetimin azlığı bu kurumlarda istismara sebebiyet veriyor. Özel rehabilitasyon merkezlerinde çalışan öğretmenlerin dile getirdiği sıkıntıları üç ana başlıkta özetleyebiliriz:

1- Mali ve özlük haklar noktasında devlette çalışan ile özelde çalışan özel eğitim öğretmenleri arasında uçurum bulunması. Özelde çalışan rehabilitasyon öğretmenlerinin kimi kurumlarda asgari ücretin altında maaş almaları ve iş güvencelerinin bulunmaması.

2- Özel rehabilitasyon merkezlerinin açılış ile eğitim süreçlerinde yeterli denetimin yapılmaması.

3- Özel Rehabilitasyon merkezlerinde yaşanan kimi istismarlara şahit olan öğretmenlerin başvuracağı güvenilir bir kanal bulunmaması. Kısacası buralarda görev yapan 35.000 öğretmenin sahipsiz bırakılarak kurum sahibi patronların insafına terk edilmesi.

20. Milli Eğitim Şurası’nda özel eğitim kurumlarındaki sorunların düzeltilmesine dair iki ayrı madde önerildi. Umuyoruz ki Milli Eğitim Bakanlığımız bir an önce bu mağduriyetleri giderecek adımları atar. Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun özel sektördeki öğretmenleri de içerecek şekilde genişletilmesi Şûra kararlarının bir gereğidir. Nitekim Sayın Bakan, şûra kararlarını dikkate alacağını kamuoyuna deklare etmiştir.

Nerede çalışırsa çalışsın, hangi branştan olursa olsun öğretmenlik kutsal bir meslektir. Tarihimiz ve toplumumuz öğretmenliğin yerini bu şekilde tayin etmiştir. Dolayısıyla mevzuat ve düzenlemelerin de bu doğrultuda güncellenmesi zorunludur. Öğretmenlik mesleği maaş ve özlük hakları noktasında yeniden tercih edilir bir meslek haline getirilmelidir. Teklif edilen meslek kanunu bu beklentileri karşılayacak şekilde güncellenmelidir.

Özel eğitim kurumlarında çalışan fedakâr öğretmenlerin yasal güvenceye kavuşturulması, özlük ve mali haklarının devletteki emsalleriyle eşitlenmesi bakanlığın önceliği olmalıdır. İnsan onuruna yakışır çalışma şartları, ekonomik refah ve sosyal statü ayrım gözetmeden tüm öğretmenlerin ortak kazanımı olmalıdır. Çünkü özel kurumlarda çalışan öğretmenler de ailelerini geçindirmek, çocuklarına bakmak, moral motivasyonlarını yüksek tutabilmek için kendilerine zaman ayırmak ihtiyacını hissetmektedir. Mevcut denetimsiz düzen ile haftanın 6 günü çalışmaya zorlanan özel eğitim öğretmenleri fiziki ve ruhi bakımdan çökmenin eşiğine gelmiş durumda. Eğitim sendikalarının da bu noktada özel eğitim kurumlarında çalışan eğitimcilerin haklarına dikkat çekmesi takdire şayan bir durumdur. Konuyu çözüm getirilene kadar takip edeceğiz inşallah.