ABD’de yüzyıllarca sömürülen, köleleştirilen ve eziyet edilen siyahilerle ilgili Malcolm X’e beyaz bir gazeteci şöyle sorar: Amerika’daki siyahiler daha kendi aralarında birlik olamamışken haklarını elde etmek için etkili bir mücadele verebileceklerine inanıyor musunuz? Malcolm X’in cevabı oldukça manidardır: Evet, biz siyahiler, kovaya doldurulmuş yengeçlere benziyoruz. Birimiz kovayı tırmanıp dışarı çıkacağı sırada aşağıdaki bir diğer yengeç onu aşağı çekiyor. Bu manzara yüzyıllardır böyle devam ediyor. Bu sebeple biz kovayı ters çevireceğiz! Sorunu kökünden çözeceğiz!

İlginçtir ki Malcolm X’i bu çağrısından bir süre sonra katledenler daha önce “Nation of Islam/İslam Ulusu” içinde birlikte mücadele yürüttükleri eski arkadaşları olacaktı. FBI’ın yönlendirdiği bu yengeçler kovayı devirmeye karar veren Malcolm X’i alaşağı ederek “beyaz adam”ın amaçlarına hizmet etmişti. ABD’deki siyahiler bugün de aynı kovanın içinde birbirini aşağı çekmeye devam ediyor maalesef. Her seferinde kazanan küresel sermayenin sahibi olan siyonist-evanjelist patronlar oluyor.

Kuran’ı Kerim’de, birlik olamadıkları için azaba uğrayan nice kavmin haberleri yer alır. Yüce Allah inananlara kurtuluşun yolunu şöyle işaret eder: Şüphesiz Allah, kendi yolunda, sanki birbirlerine kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak mücadele edenleri sever. (Saff Suresi 4. Ayet) Bu sebeple Müslümanlar günde beş vakit camilerde yan yana saf tutar. “Cami” kelimesi de bir araya gelmek, toplanmak anlamlarını taşır. Her hafta kılınan cuma namazı işte bu birlik ve beraberliğin zirveye çıktığı bayram günü olarak kabul edilmiştir.

Resulullah (sav) buyurdular ki: Size birlik hâlinde bulunmanızı tavsiye eder; ayrılıp dağılmaktan şiddetle kaçınmanızı isterim. Zira şeytan, yalnız başına yaşayan insana yakın olup, beraber bulunan iki kişiden uzaktır. Kim Cennet'in ta ortasında yaşamak isterse, toplu hâlde bulunmaya baksın. (Tirmizi) Yakında milletler, yemek yiyenlerin (başkalarını) çanaklarına (sofralarına) davet ettikleri gibi size karşı (savaşmak için) birbirlerini davet edecekler. Sahabilerden birisi şöyle dedi:Bu, o gün bizim azlığımızdan dolayı mı olacak?” Resûlullah (sas) şöyle cevap verdi: “Hayır, aksine siz o gün kalabalık fakat selin önündeki çerçöp gibi zayıf olacaksınız. Allah düşmanlarınızın gönlünden sizden korkma hissini soyup alacak sizin gönlünüze de vehn atacak.” Yine bir sahabî şöyle sordu: “Vehn nedir, ya Resûlullah?” Resulullah şu cevabı verdi: “Vehn, dünyayı (fazlaca) sevmek ve ölümü kötü görmektir.”

Bugün ülkemizde ve İslam coğrafyasındaki durum aynı kovadaki yengeçlere benziyor. Fert düzeyinde başlayan bu ayağını kaydırma alışkanlığı cemaat, cemiyet, siyaset ve devlet düzeyinde devam ediyor. Gazze’de yaşananlar da bu manzaranın bir sonucudur. Gazze’yi çepeçevre kuşatan Müslüman ülkeler kovadan çıkmaya çalışan hatta kovayı ters çevirmeyi amaçlayan Gazze’yi ayaklarından tutup aşağı çekiyor. Oysa aynı zulmün yarın kendi başına geleceğini düşünemiyor. Bir avuç siyonistin zulmü karşısında iki milyar Müslüman işte böyle sessizce bekleşiyor.

Daha düne kadar zulme uğrayan, bin yıl sürecek denilen darbelerle sindirilmeye çalışılan Türkiyeli Müslümanların son yirmi yılda elde ettikleri kazanımlar Allah’ın bir lütfudur. Bu lütuf o dönemdeki birlik ve beraberliğimizin, dualarımızın ve gayretimizin bir neticesidir. Fakat o zulüm günlerini çabuk unutan bugünün kimi Müslümanları cami imamına kızıp safları dağıtarak aynı camide ayrı bir saf tutuyor. Elbette buna en çok şeytan seviniyor.

Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: Allah’a ve O’nun Resulüne itaat edin. Birbirinizle çekişmeyin. Sonra korku ile zaafa düşersiniz de kuvvetiniz, devletiniz gider. (Enfal Suresi 46. Ayet)

Kıyamete kadar geçerli olan bu çağrı kime yapılıyor sizce? Bu çağrıya Müslümanlar kulak vermeyecek de kim verecek? “Şu imama bir ders verelim, haddini bildirelim!” diyerek safları dağıtanlar sizce en çok kime hizmet eder?

Yazımı İstiklal Marşımızın şairi Mehmed Akif’in şu muhteşem mısraıyla tamamlamak istiyorum:

Girmeden tefrika bir millete; düşman giremez.

Toplu vurdukça sineler; onu top sindiremez.

‘Sen-ben’ desin efrat, aradan vahdeti kaldır,

Milletler için işte kıyamet o zamandır.

Rabbim birliğimizi dirliğimizi daim eylesin. Ülkemizin ve milletimizin kalkınmadaki atılımını sürdürmesi için aklıselim ile hareket etmeye her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Çünkü birlikte rahmet, ayrılıkta azap vardır.