Şehit Furkan’ın rabbiyle buluşmasına vesile olan yolun adı olan Mavi Marmara davası…

Bir mahkeme ile düşer mi?…

Onlarca şehidi cennet durağına bırakmış vasıta Mavi Marmara…

Bir karar ile yere iner mi?…

Kim düştü derse desin, iki milyar ümmetin merhamet gemisiydi o bir karar ile maneviyatı zedelenir mi?…

Abluka altında yokluğa mahkum edilmiş bir millete ekmek, aş için yola çıkan rahmet gemimizdi o…

Meleklerin kardeşlerimizi denizin ortasından alıp Rabbimize götürmesi ile başlayan ağır sınanmamızdır o Mavi Marmara…

Seçilmiş kimselerin Nuh’un (a.s.) gemisine biner gibi binmesi ile başlayan koca bir dünyanın kalbine oturan sembolümüzdür Mavi Marmara…

Bir milletin…

Bir ümmetin bir ömür gözyaşı döktüğü yaramazdır Mavi Marmara…

Evet dava olarak düşen…

Ancak mahşer mahkemesinde asılı duran bir kıyamdır Mavi Marmara…

Dava olarak düşmesi elbette bir ümmetin vicdanını yaraladığı gibi…

İnsanlığın vicdanını da yaralamıştır…

Ancak bir mahkeme ile düşecek değerde değildir Mavi Marmara…

Bir mahkeme bitti dediği için bitecek olan değildir…

Hüznümüz baki…

Sancımız yetim…

Kalbimiz derindir…

Lakin hedefimiz bitmiş değildir…

Menzilimiz uzak değildir…

Ancak ümmetin yüz yıllık işgal, kan, tecavüz derdine çözüm bulunması gereken en derin zamanları yaşıyoruz…

Ümmetin bütün kaleleri Bizans’ın kafirleri ile işgal altında…

Ayakta duran tek kalemiz Türkiye…

Onun da kalbinde açılıyor her gün binlerce yara…

Yedi düvel üstümüze yürüyorken bu karanlık çağda…

Mavi Marmara davası üzerinden birbirimizi incitecek davranışlardan ve sözlerden sakınalım…

Allah için bir birimiz tutalım…

Ümmetin bütün derdini kalbinde taşıyan…

Her yerde, her meydanda ümmetin gözyaşını döken Cumhurbaşkanımıza vefasızlık yapmak gibi bir hataya düşmek ümmeti dahi incitir, bilelim…

Abdülhamid’i yanlış anlamanın ağır yükünü yaşayan Akifler ibret olsun bize…

Zira derdi mazlumlar olan bir adama kardeş kederi yüklemek gönülleri incitir…

Bir sürü kırık, dökük, eksik şeyler yok mu, elbette vardır…

Ancak zaman dünyanın bizi rahat bırakmadığı bir zamandır…

Bağımsızlığımıza giden bu çileli günlerde ne olur birbirimizin ayaklarına can olacakken, ayaklarımıza basıp can yakmayalım…

Birbirimize çınar olacak bir zamanda birbirimize sırtımızı dönmeyelim…

Kudüs sevgimizi yarıştırmayalım…

Teraziler kurup kim daha çok seviyor diye test etmek isteyecek kadar aşırıya gidenlere fırsat vermeyelim…

Zalimleri yüz yıldır kendimize güldürüp ölümlerimizi izletiyoruz…

Buna izin vermeyelim…

Her koldan kanımızı döküyorlar…

Yaramız artık çok büyük…

Şehitler memleketi zamanını yaşıyor yurdumuz…

Kardeşinin yanmış etinin kokusunu duya duya şehit düşen Myanmar’ı…

Afrika’da akbabalara yem olan çocukları…

İşgal edilmiş ümmetin ruhunu düşündükçe çıldırmamak üzere kendimizi zor tuttuğumuz bu korkunç zamanlardan geçerken…

Dünden daha çok birbirimize sahip çıkmak zorundayız…

Dünden daha çok devletimize elimizi uzatmak zorundayız…

Gün gelecek bu ümmet birlikte Kudüs’te özgür namazlar kılacak…

Gün gelecek yeryüzündeki her bir insan İslam’ın adaleti altında yaşamak isteyecek…

Yeter ki hep birlikte kardeşçe yan yana olalım…

Birbirimize adaletsiz davranmaktan Allah’a sığınalım…

Tefrikaya düşmeyelim…

Selam olsun Mavi Marmara’ya…

Selam olsun, cennet gününe kadar ümmetçe ruhuna selam Mavi Marmara…