İki gün sonra uluslararası değerlendirme kuruluşu Moody’s’in Türkiye hakkında büyük bir olasılıkla değerlendirme yapması piyasalar tarafından beklenmektedir.

Özellikle uluslararası piyasalarda bu tip derecelendirme kuruluşlarının ülkelerin ekonomik gidişatı yönünde yaptıkları değerlendirmeler son derece yakından takip edilmektedir.

Ülkeye gelecek yatırımdan ekonomik görünümün nasıl olduğuna kadar geniş bir alanda sonuçlara direkt etki eden bu değerlendirmeler piyasalar tarafından izlenmektedir.

Yapılan değerlendirmede kredi notu ve ekonomik görünüm oldukça önemli iki başlık olarak karşımıza çıkmaktadır.

Daha önce Moody’s’in yaptığı değerlendirmede Türkiye’nin kredi notu B3 seviyesine getirilmiş, bunun yanında ekonomik görünüm ise durağan olarak değerlendirilmişti.

Şahsi tahminim cuma günü Moody’s kredi notumuzu B3 seviyesinde tutarken ekonomik görünümümüzü büyük bir ihtimal ile durağan seviyesinden pozitif seviyesine çıkaracaktır.

Raporun açıklanıp açıklanmayacağı net olarak belli olmamakla birlikte, eğer raporun açıklanması gerçekleşirse cuma gece saatlerinde haber ajanslara düşmüş olacak ve cumartesi gününe Moody’s’in yaptığı değerlendirmeyi öğrenerek girmiş olacağız.

Dolayısıyla hafta sonuna denk geldiği için bu raporun yansımalarını pazartesi günü piyasalarda çok daha net bir şekilde görmüş olacağız.

15 Aralık 2023 tarihinde hazırladığı raporda ülkemizin notuyla ilgili bir değerlendirme yapılmazken Moody’s tarafından sonraki zaman dilimlerinde yapılan açıklamada, parasal duruşun sıkı bir şekilde sürdürülerek ücret politikalarının Merkez Bankasının enflasyonu düşürme amacıyla örtüşmesi durumunun devam etmesi hâlinde, görünümün pozitife döndürülebileceğinin altı kalın puntolarla çizilmiştir.

Enflasyon mücadelesinin amansız bir şekilde sürdürülmesi, ekonomik görünümü yakından ilgilendiren bir meseledir ve uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları bu konuya son derece önem vermektedir.

Dünya ekonomisi son dönemde her alanda ciddi bir dönüşüm yaşadığı için ülkemizin de bu dönüşüm içerisindeki yerinin sağlam olabilmesi adına mutlaka ve mutlaka sağlam bir duruş sergilenmesi gerekmektedir.

Şayet dönüşümün parçası olamazsak kulvar dışına itileceğimizi bilerek hareket etmek zorundayız.

Kimi sektörlerde 2024 yılında iç pazarda ciddi dalgalanmaların olacağını bilerek işletmelerimizin ihracata yönelmeleri ekonomik toparlanma adına hayati bir mesele konumundadır.

Bu konuda devlet teşvikleri ciddi anlamda artırılmalı ve işletmeler en iyi seviyede desteklenmelidir.

Ayrıca ihracatta daralma söz konusu olduğunda istihdam boyutunun da önümüze ciddi bir sorun olarak geleceğini bilerek hareket etmeliyiz.

Bazı sektörlerde yapılan dampingli ithalatın önünün kesilmesi de cari açık noktasındaki problemlerin çözümü için ayrıca önem taşımaktadır.

Bu köşeden de her fırsatta dile getirdiğimiz gibi Türkiye ekonomisinin en büyük sorunu, ithalat ile ihracat arasındaki kısır döngünün sona erdirilmesidir.

Eğer bu döngü sona erdirilmez ve yerli şirketlerimiz bu bağlamda desteklenmezse sorunlar yumağımız her geçen gün daha da büyüyecektir.

Bunu yapabilmek için katma değeri yüksek ürünleri ihraç etmeliyiz; bunun başka yolu yoktur.

2024’ün ilk yarısında daralmanın devam edeceğini bilerek tüm şirketlerimiz, bir yeni yıl ekonomik konjonktürü hazırlamalı ve buna göre hareket etmelidirler.

Yatırım ve üretimin önünü açıcı politikalarla yola devam edilmeli, her sektörde yatırım ortamı oluşturmak için var gücümüzle çalışmalıyız.

Tüm bunları gerçekleştirdiğimiz takdirde bu yıl için çift haneli büyüme rakamlarını çok rahat bir şekilde görebiliriz.