Üç aşama ve 10 ilkeden oluşan ve Abdullah Öcalan tarafından kaleme alınan ‘Kürt Sorununda Barış ve Demokrasi Süreci Hakkında’ki açıklamaların en önemli maddeleri, PKK’nın silasızlanma kongresini toplaması, izleme heyetleri ve yeni anayasa olarak karşımıza çıkıyor…

Birinci belge, ‘Demokratik barış sürecine felsefi bakış’, ikinci belge, ‘Demokratik çözüm planı’, üçüncü belge de ‘Demokratik barışın eylem planı’ başlığını taşıyor.

Peki Öcalan bütün bunlarla ne yapmak istiyor. Gelin İmralı’da Öcalan’ın, Altan Tan, Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan’a söylediklerine bakalım:

“Özal’dan beri teşebbüs içerisindeyim, akim kaldı. Şimdi akamete uğramaması lazım. Uğrarsa, tırnak kesilirse felaket olur. Türklerde bunu bilmeli; başarısızlık orta ve üst düzey savaş, isyan, kaos hepimizin hayatı söz konusudur. Şimdiye kadar yaşadıklarımız devede kulak kalır. Kesin başarı hedefi ile sonuçlanması lazım. Yeni diyalog sürecine yükleniyorum. Dostlarımızın ve halkımızın eski kalıp mücadeleleri bir kenara atmaları lazım.

Eski yaşam alışkanlıklarını topyekun bırakmak gerekir. Neden, çünkü bu bir rejim değişikliği olacak. Tanzimat, Meşrutiyet, Cumhuriyet, 1950 çok partili hayata geçişten çok daha önemli, bu hepsinden daha derinlikli olacak. Başarılı olursak, yepyeni bir Cumhuriyete… Radikal demokrasi, tam demokrasi, Anadolu ve Mezopotamya’nın tam demokratikleşmesi…

Türkiye’de 3 koldan paralel devlet çalışması var… Sıradan lobiler değil. ABD’de Yahudi, Ermeni ve Rum lobileri stratejik ve taktik müdahale ediyorlar. Her üçü de Anadolu çıkışlıdır. Sözde bir hükümet var, sözde bir parlamento var. CHP ve MHP paralel devletin izdüşümleridir, basit aletleridir; AKP’ye de, medya ve işadamlarına da sızmışlar.

Şunu iyi bilin devlet de ben de vazgeçemeyiz. Tarihi bir barış ve demokratik yaşama geçiş. Kandil onların savaş sistemine katılmadığım için… Bu yüzden onlara kızıyorum.Umarım AKP’de bizi yanlış anlamaz. Yanlış anlarsa felaket olur.

Başkanlık sistemi düşünülebilir. Biz Tayyip Bey’in başkanlığını destekleriz. Biz AKP ile bu temelde bir başkanlık ittifakına girebiliriz. Yalnız Başkanlık ABD’deki gibi olmalı, devlet meclisi gibi bir senato. İkincisi, bir de halklar meclisi. Bunun adı demokratik meclis de olabilir…

Anadolu İslamlaştıktan sonra, bin yıllık bir Hıristiyanlık öfkesi var. Rum, Ermeni, Yahudi, Anadolu’da hak iddia eder. Laiklik, milliyetçilik kisvesinde elde ettiklerini kaybetmek istemiyorlar. Aslında Sırrı Sakık’ın Kafkaslardan geldiler sözü doğruydu ama açıklayamadı.

Kürtler kendilerine yer arıyorlar. Kürtlerin devletten dışlanmaları son yüzyıldır. Abdülhamit bile onlara yer verdi. Mustafa Kemal de başta yer verdi. Devreye giren İsrail lobisi, Ermeni ve Rumlar, ‘Kürtler ne kadar dışlanırsa o kadar başarılı oluruz’ diyorlar. Bu paralel devlettir. Bin yıllık bir gelenektir.

Türklerin karşısına ne kadar Kürt çıkarırsak, o kadar Türk koparırız. Kürtlerle Türkler karşı karşıya gelirse, taviz alırız diyorlar. Türk Kürdü ezmeli, Kürt Türkü vurmalı.

Özgür iradesiyle Türkiye Cumhuriyeti’ne bağlılığını ifade eden her birey Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır’

Sizi bilmem ama ben Öcalan’ın bu söylediklerinin önemli olduğunu ve bunların denenmesi, bunlara şans verilmesi gerektiğini düşünüyorum…Küçüldüğümüz kadar zaten küçülmüşüz, ölmüşüz, öldürmüşüz…

Bulunduğum Elazığ’da bir annenin dediği gibi: Kimbilir belki şehre gerçek bir film gelir…