Türkiye’de bütün mesele “milli” olanla, “milli” olmayan arasında geçecek ve geçiyor.

Ya içimizde İngilizlerin kurguladığı sistem galip gelecek, yâ da bu sistemle hesaplaşarak bu ülkede herkesin kendisine bir yer bulacağı “Milli” bir sitem galip gelecek.

Yıllarca bize yalan söylediler, bu ülke bağımsız dediler, oysa bir ülkenin iktisadi bağımsızlığı yoksa siyasi bağımsızlığının olmayacağını bize öğretmediler. Gerçek buydu ve acıydı…

Kurtuluş Savaşı törenlerinde İzmir’de düşmanı denize döktürürken, bize bağımsız olduğumuzu ifade ediyorlardı ama arka taraftan 50 cente mahkûm olduğumuzu unutturuyorlardı.

Türkiye’nin iktisadi bağımsızlığına giden yolun tıkanması da, toplumun kamplaşması da bir projeydi ve bu proje belli bir süreye kadar başarıyla getirildi. Bu projenin en büyük amacı iktisadi bağımsızlığı engelleyerek siyasi bağımsızlığın kazanılmamasıydı.

Türkiye’de sermayenin millileşememesi ve distribütör olarak kalması istendi. Türkiye’nin yüzyıllık şirketleri lokum firmaları oldu. Sanayide büyük şirketlerin oluşumuna izin verilmedi. Kısaca “Milli” olan sermaye lokum ve şekerleme firmaları ile sınırlı tutuldu.

Rahmetli Mehmet Zahit Kotku ve Necmettin Erbakan sanayileşmenin, ağır sanayinin ve iktisadi bağımsızlığın farkında olduğu için Gümüş Motor Fabrikası’nı kurdu, Nuri Demirağ bunun farkında olduğu için uçak üretmeye çalıştı ama bunlar bir şekilde engellendi ve batırıldı.

Bugün Harran Ova’sında binlerce dönüm arazide bir vatandaş pamuk ekiyor, o pamuk daha sonra ipliğe, iplik kumaşa, kumaş da elbiseye dönüşüyor. Biz binlerce takım elbise ihraç edip bir kibrit kutusu büyüklüğünde bir çip alabiliyorsak oturup düşünmemiz lazım. Bununla iktisadi bağımsızlığı kazanabilir miyiz?

İktisadi bağımsızlık o kadar önemlidir ki, Türkiye’nin en büyük ithalat kalemi olan enerjiyi mutlak suretle farklı ülkelerden alması kısaca ülkeleri çoğulculaştırması gerekiyor. Bugün Rusya ve İran kızıp gönderdiği enerjiyi kestiği zaman ülke olarak üretim yapamayacak hale geliriz. Bakın birkaç saatlik elektrik kesintileri bile hayatı ne kadar olumsuz etkiledi.

Türkiye’de bugün kavga bu iktisadi bağımsızlığı kazanma kavgasıdır. Bu nedenle bu yola doğru giden adımlar hızlı bir şekilde engellenmeye çalışılıyor. Bir ağaç için başlayan eylemler ülkenin iktisadi bağımsızlığı için hayati öneme sahip projelerin engellenmesi girişimlerine dönüşüyor.

Kavga sadece Türkiye ile sınırlı bir kavga değil. Mesela Mısır’da gaz İsrail’e Mısır vatandaşlarından daha ucuza satılıyor.Mursi bunu engellemek, Süveyş Kanalı’nı genişletmek ve Mısır’da imtiyazlı ailelerden vergi almaya çalıştı ama kendisine izin verilmedi. Çünkü Mısır’da da kavga aynıydı.

Peki, bir ülkede iktisadi bağımsızlığı nasıl kazanabiliriz; öncelikle bunu gerçekleştirmeye çalışan liderin “milli” olması gerekiyor. “Milli” olan liderin yanında “milli” bir sermayenin oluşması, “milli olan sermayenin” yanında da, “milli bir basının”, “milli basının yanında da “milli bir eğitimin” olması gerekiyor.

Türkiye’de Recep Tayyip Erdoğan’ın hedefe konulmasına bir de böyle bakın…

Benzer yazılar