Psikolog Büşra İşcan, yeni tip Koronavirüs (covıd-19) salgını sebebiyle stres, korku ve endişe yaşayan çocuklar için anne ve babalara önemli uyarılarda bulundu. Ebeveynlerin çocuklara bu süreci sağlıklı bir şekilde izah etmelerinin gerektiğini belirtenİşcan, “aileler konuyu çocuğa duygusallaştırmadan iletmelidir” dedi.

Diriliş Postası Muhabiri Sümeyye Aksu/Mülakat

Koronavirüs (Covıd-19) salgını, ailelerde ve çocuklarda korku ve paniğe yol açtı. Pandemi karşısında yetişkinler gibi stres, korku ve endişe yaşayan çocukların kendilerini daha iyi hissetmeleri, izolasyon, evde kalma sürecine alışmaları için yapılması gerekenleri Yetim Vakfı Psikososyal Destek Merkezi Uzmanı Klinik Psikoloğu Büşra İşcan anlattı.Psikolog Büşra İşcan, yeni tip Koronavirüs (covıd-19) salgını sebebiyle stres, korku ve endişe yaşayan çocuklar için anne ve babalara önemli tavsiyelerde bulundu. Çocukların bu süreci sağlıklı atlatabilmeleri için ebeveynlere düşen bazı sorumlulukların olduğunu hatırlatan İşcan, ailelerin konuyu duygusallaştırmadan çocuğa iletmesi gerektiğini belirtti. İşçan, ailelere, çocukları dijital bağımlılıktan korumalarını, günlük rutinler, ortak kararlar ve özel alanlar oluşturmalarını ve çocuklara karşı işbirlikçi yaklaşım sergilemelerini önerdi.

Yetim Vakfı Psikososyal Destek Merkezi Uzmanı Klinik Psikoloğu Büşra İşcan

TEHLİKE ENDİŞESİ PANİĞE SÜRÜKLÜYOR

Toplumun alışık olmadığı bir durum, izolasyon ve evde kalma durumu. Bu yeni durumu çocuklar ve çocuklara bakan yönüyle yetişkinler için izah eder misiniz?

Tüm dünyayı etkileyen koronavirüs ve sağlığımızı korumak için kendimizi izole etme davranışımız yetişkinlerde olduğu gibi çocuklarda da kaygı seviyesinin artmasına neden oldu. Çocukların sürekli evde olması, okula gidememeye bağlı olarak sekteye uğrayan sosyal ilişkileri, hastalık ve ölüm haberlerine sürekli maruz kalmalarına ebeveynlerin kaygılı davranışları da eklendiğinde çocukların olumsuz duyguları baş edemeyecekleri bir seviyeye ulaşabilir. Pandemiyle birlikte gelen ve devam eden panik hali, ebeveynlerin çocuklara bu süreci sağlıklı bir şekilde izah etmelerine mani olmuş olabilir. Unutulmaması gereken nokta şu ki bilgisizlik ve belirsizlik kaygılı olma halini arttırır. Koronavirüse dair bilgilendirilmemiş çocuklar değişen yaşam koşullarına bağlı olarak kafa karışıklığı yaşayabilirler. İzolasyon sürecinin ne olduğu ve ne kadar süreceğine dair belirsizleri kendilerince anlamlandırmaya çalışabilirler. Özellikle 0-10 yaş arasındaki çocuklar, kaygılarını ve korkularını yetişkinler kadar kolayca ifade edecek sözel beceriye sahip değildir dolayısıyla ebeveynler çocukların endişeli olup olmadıklarının farkına varamayabilir.

Özel alanlar oluşturun

Ebeveynlerin, çocuklara günlük hayattaki düzeni değişmiş olsa bile ders dinleme ve ödev yapma rutininin değişmediği gerçeğini anlatması veya davranışlarıyla göstermesi gerekir. Çocukların içsel ve dışsal motivasyonlarını arttırmaya yönelik davranışlar derslere olan ilginin devamını sağlayacaktır. Ebeveynlerin, dışsal motivasyonu sağlamak için çocuklarının her gün aynı saatte uyanma, pijamaları değiştirme ve sabah kahvaltısı yapma rutinini koruması gerekir. Aynı zamanda çocuğun da fikrini alarak evdeki bir noktayı ders dinleme ve ödev yapma alanı belirlemek, çocuğun her gün aynı alanda eğitim sürecine devam etmesi sağlamak çocuklarda motivasyonunun artmasını sağlayacaktır. Yani işbirlikçi yakalşım önemli. Öncelikle her çocuğun doğru konulmuş sınırlara ihtiyacı vardır. Ebeveynler tarafından bilinenin aksine sınırlarla yaşamak, günlük hayatın planlanmış olması ve günlük akış içerisinde sırada ne olduğunu bilmek çocukların güven duygularını pekiştirir.

BEDEN DİLİ ÇOK ŞEY ANLATIR

Çocuklarda kaygı fizyolojik belirtiler şeklinde kendini gösterebilir. Uyku düzeninin bozulması, dikkat eksikliği ve aşırı hareketlilik, öfke, nedensiz ağlama, yeme alışkanlıklarının değişmesi, ölüme ve ayrı kalmaya dair sorular, izolasyondan sonra ortaya çıkan baş ağrısı, karın ağrısı, tırnak yeme, alt ıslatma gibi durumlar bu belirtilerden bazılarıdır. İzolasyon sürecini daha sağlıklı atlatabilmek için öncelikle ailelerin sağ duyulu olması, kaygı seviyelerini kontrol altına alması ve çocuklarının yaşına ve gelişimine uygun olarak sürece dair açıklamalar yapması önemlidir. Çocukların olumlu ve olumsuz duygularını ortaya çıkarabilmek için dinlenilmeye, anlaşılmaya ve duygularını ortaya çıkaracak aktiviteler yapmaya ihtiyacı vardır. Evde olduğumuz bu kriz günlerini çocuklarımızı daha iyi anlamak ve iletişimimizi arttırmak için fırsat olarak görebiliriz.

İLGİYİ ARTIRACAK AKTİVİTELER

Bu süreçte aileler çocukların eğitim sürecinin daha fazla içerisinde olacaklar. Bu kapsamda ailelerin davranış tarzları nasıl olmalıdır?

Çocuklar yeni ve öngöremedikleri bir eğitim dünyasına adım attılar. Bu süreçten önce ebeveynler, çocuklarının okuldan döndükten sonraki zamanlarını planlama ve sorumluluklarını yerine getirme becerilerini desteklemeye gayret gösterirken şu an tüm eğitim hayatlarına şahit oluyorlar. Bu durum ebeveynlerin ekran başında olan çocuğunu kontrol etme isteğini arttırabilir.

Ebeveynlerin çocuklarını ders dinlerken uzaktan ve sessizce gözlemlemesi, çocuğun dikkatini dağıtacak davranışlarda bulunmaması çocukların işlerini kolaylaştıracaktır. Mümkünse çocuğun yatacağı ve uzanabileceği alanlardan uzakta, masa başında ve kulaklıkla ders dinlemesini sağlanmalıdır. Her akşamın 20-30 dakikasını çocuğun o gün eğitimde neler öğrendiğine dair sorularla pekiştirmeye ayırmak derslerin verimini arttıracaktır. Aynı zamanda çocukların okulda en sevdikleri zaman dilimlerinden biri de teneffüslerdir. Online eğitimde de derse ara vererek çocuğu tatmin edecek aktiviteler yapmak çocuğun derse motive olmuş biçimde dönmesini sağlayacaktır.

Onlara özel vakit ayırın

Evdeki izolasyon vakitleri çocuklar için nasıl verimli hale getirilebilir?

İzolasyon süreci uzadıkça ebeveynlerin yaşadığı boşluk hissi, çocukların buna bağlı yaşadığı gerilim, ailelerin çocuklarıyla daha çok aktivite yapma ve zamanı verimli kullanma noktasında planlar yapmaya itiyor. Ebeveynler çocuklarının sıkılmaması için ellerinden geleni yapmaya çalışıyor. Aslında sıkılmanın da normal bir duygu olduğunun hepimiz farkına varmalıyız. Günün belli bir zamanı serbest bırakılan çocuklar boş zaman nasıl değerlendirilir noktasında zihinlerini zorlayacak ve bu duyguyla baş edebilmek için yollar arayacaklardır. Bu durum hayal dünyalarının genişlemesi, yeni şeyler üretmeleri ve geliştirmeleri için bir fırsat bile olabilir.

DİJİTAL BAĞIMLILIKTAN KORUYUN

Yeni durum dijital bağımlılığı daha fazla artıracak gibi görünüyor, katılıyor musunuz? Ya da bu bağımlılığın artmaması adına neler yapılmalı?

Koronavirüsten önceki süreçte de ekranlardan uzak kalmak çocuklar için oldukça zorluyken pandemiyle birlikte dersleri ekrandan takip etme zorunluluğu, çocukların tüm gün evde olmasına bağlı olarak enerji seviyelerinin artması ve evin içinde oyun ihtiyaçlarının karşılanmaması gibi faktörler çocukların elektronik cihazlara yönelimlerini arttırmış durumda. Bunun yanında yetişkinlerin haber alma ve iletişim ihtiyacına bağlı olarak telefon kullanımın artması ve çocukların buna tanık olması da bağımlılığın artmasına neden olabilir. Ekran kullanımının bağımlılık seviyesine ulaşmaması için ebeveyn ve çocuğun dijital cihazlarla vakit geçirme süresi noktasında ortak kararlar alması gerekir. Çocukların taklit ederek öğrendiği ve davranışlarını gerçekleştirdiği gerçeğini göz önünde bulundurursak, ebeveynlerin de dijital cihazları kullanırken kendilerini sınırlandırmaları gerekecektir. Aynı zamanda çocukların oyun oynama, verimli zaman geçirme gibi ihtiyaçlarını tüm aile bireylerinin katılım sağladığı aktivitelerle karşılamak çocukları dijital mecralardan uzak tutmanın yanında aile içi iletişimin artmasını sağlayacaktır.