Çiftçi, işin içinde savaş ve hesaplaşmaların olduğunu ortaya koydu. Çiftçi, Cemâl Kaşıkçı’nın Türkiye’nin büyüyen iddiaları ile hedeflerinin bedeli olduğunu savundu.

Gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın Sarıyer’deki Suudi Arabistan Başkonsolosluğu’na girdikten sonra ortadan kaybolması üzerine birçok soru işareti ortaya çıktı. Türkiye’nin sınırlarını aşan olaydaki karanlık noktalar henüz aydınlatılamadı. ABD Başkanı Donald Trump ve Suudi Krallığı’na muhalif olan Washington Post Gazetesi Yazarı Cemâl Kaşıkçı’nın öldürüldüğü iddia edilirken, rehin tutulduğu da konuşuluyor. Strateji uzmanı Abdullah Çiftçi, yaşananları bir küresel güç savaşı ve yeni dünya düzenindeki pozisyon arayışı olarak yorumladı. Çiftçi, gün geçtikçe gelişen Türkiye’nin uluslararası meydan okuması ve iddialarının bedeli olarak Cemâl Kaşıkçı’nın İstanbul’da kaybolduğunu ifade etti. Türkiye’yi Cemâl Kaşıkçı üzerinden yıpratmak istediklerini belirten Çiftçi, Diriliş Postası Gazetesi’ne Sarıyer’de cereyan eden küresel kaos planındaki flu görünen yerlere ışık tuttu.

Öldürüldüğü iddia edilen gazeteci Cemal Kaşıkçı üzerinden Türkiye’ye ne mesaj verilmek isteniyor?

İnşaallah öldürülmemiştir. Burada sofistik ‘istihbarat aklı’ ile karşı karşıyayız. Puslu görünen olay, ‘Batı kaynaklı’ bir istihbarat kurumu veya kurumları tarafından tezgahlamış olabilir. Neyse ki; Başkan Erdoğan da olayın ciddiyetinin farkında ve üzerine gideceğini söyledi. Türkiye temkinli davranacaktır ve Suudi Krallığını suçlamayacak. Ama olay, doğrudan Suudi Krallığının üzerinde kalır.

CIA, MI6, MOSSAD’ı mı kast ediyorsunuz?

İsim vermedim. Ama Cemâl Kaşıkçı, Suudi Konsolosluğu’ndayken kameraların bozuk olması, ‘bozuk’ denilmesi çok tanıdık bir istihbarat oyunudur. Suudi Arabistan’dan aynı gün gelen iki uçaktan birinin Mısır’a, diğerinin Birleşik Arap Emirlikleri’ne gitmesi de olukça manidar değil mi? BAE ve Mısır üzerinden Türkiye’yi tehdit edenler kimdi? Suud’ların arkasında ABD ve İsrail var. Cemâl Kaşıkçı da Amerikan halkının gözünde Suudilerin ipliğini pazar çıkartıyordu. Bu aynı zamanda Trump Hükümeti’ni de oldukça zor durumda bırakıyordu, yazmaya devam etmesine müsaade etmediler.

Suudiler’in iç gündemi, Amerika’da yaşayanları niye ilgilendirsin ki?

Çünkü Cemâl Kaşıkçı’nın yazdıklarını okuyan Amerikan halkı, ‘Diktatör Suud Yönetimi’ni neden destekledikleri’ sorgulamasına başlayacaktı ki; bu durum, Donald Trump’ın ekibinin işine gelmezdi. İnsan hakları, medya özgürlüğü ve hukuktan bahseden ABD’nin Arabistan’da ayaklar altına alınan söz konusu değerler karşısında, ülkeler arası ‘işbirliği’ yapılmasını kabul edemezdi. Bu sebeptendir ki; Cemâl Kaşıkçı’yı susturmak istediler.

Cemâl Kaşıkçı’ya fazla misyon yüklüyor olabilir miyiz?

Hayır, az bile söylüyor olabiliriz. Cemâl Kaşıkçı; “Ortadoğu petrolleri, Akdeniz doğalgazı, Suriye’nin geleceği, petrolün hangi para birimi ile satılacağı, Çin üzerinden Yeni İpek Yolu Projesi, İran ve Katar Doğalgazı, Siyonistlerin İsrail planı, evanjelistlerin ‘dini projeleri’ ile savaş ve hesaplaşmanın sonucu oldu.

RİYAD-ANKARA BAĞINI “KOPARMAK” İSTEDİLER

Saydıklarınız doğrudan Türkiye’nin dış politikasını ilgilendiren başlıklar.

Zaten buradaki hedef Türkiye’dir. Ankara’nın iddiaları ve küresel hedeflerinin bedelidir Cemâl Kaşıkçı’nın sınırlarımız içinde böyle bir olay yaşaması… Cemâl Kaşıkçı meselesinin Türkiye’de tezgahlanmasındaki akıl, Suudi aklını çok aşar. Pentagon ve İsrail, Afro-Avrasya’da Müslümanlığı yönetecek bir Arap NATO’su peşinde… İşte bu süreçte, Arabistan ile Türkiye’nin diplomatik ilişkisini tamamen koparmak istediler.

“Amerikan Ordusu’nun desteği olmadan, 2 hafta dayanamaz. Onu biz koruyoruz” diyen Donald Trump’ın ve “Ülkemiz, ABD’den 30 yıl önce de vardı” karşılığını veren Muhammed bin Selman’ın söz düellosu ışığında, Cemâl Kaşıkçı Olayı’nda Suudi’lar masum görülebilir mi?

Burada bölgesel bir güç yarışı var. İsrail, 2012’de İran’a karşı bir ‘Arap ordusu’ kurma fikrini Suud istihbaratı ile görüşüyordu. Obama Hükümeti, İran’a yeşil ışık yakınca Arabistan, Türkiye’ye yanaştı ve İran’a karşı “İslam Ordusu” gündeme geldi. Trump Hükümeti, İran’a savaş açınca Suud’lar da yön değiştirdi.

Söz konusu ordu ile ne yapılmak isteniyor?

Birkaç ay önce BAE ve Mısır “Türkiye’ye karşı savaşırız” açıklaması yapmıştı. Bunu yaptıran ‘akıl’ ile Cemal Kaşıkçı’nın ortadan kaldırılmasına karar veren akıl, aynı akıl yani. Kurmak istedikleri Arap NATO’su askerlerini Suriye’de önce İran’a karşı, sonra Türkiye’ye karşı savaştırma peşindeler. Bunun için Türkiye ile Suudi Arabistan arasında bir gerginlik lazımdı. Cemâl Kaşıkçı üzerinden bunu gerçekleştirmek istiyorlar. Batı’da birileri ‘Şia, Selefilik’ üzerinden vekalet terör örgütleri kurup Müslüman dünyasında savaştırıyor. Burada önemli bir neden de “Kuzey İslam’ı” dedikleri Türklerin ‘Ehl-i Sünnet’ anlayışını Şia ve Vehhabîlik Savaşı’nda gölgede bırakmak ve mezhep savaşı çıkartmak.

YENİ DÜNYA İNŞASININ “ÖNÜNDE” DURUYORDU

Bütün kirli projeler karşılığında Cemâl Kaşıkçı nasıl bir sembol olabilir?

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman “Vehhabî-Selefî görüşü yaymamızı Batı’daki müttefiklerimiz istedi” demişti. İran’daki yetkililer de “Biz yardım etmeseydik ABD, Afganistan’ı ve Irak’ı işgal edemezdi” demişti. Trump’un Arabistan’ı ziyareti sonrası Körfez ülkeleri Katar’a nota verdi ve ambargo uyguladı. Eğer Türkiye olmasaydı, Katar’ı işgal edeceklerdi. Cemal Kaşıkçı, Katar hakkında yanlış yapıldığını yazmıştı. Suudi Krallığı’nın İran-Şia ‘Müslüman değildir’ fetvasını çıkardığı ve Lübnan Başbakanı Refik el-Hariri’nin neden Suudi Arabistan’da ‘alıkonduğu’ vb. birçok muhalif, sorgulayan yazılar kaleme aldı. Yani sadece Suud’ları değil, ABD-İsrail’in küresel projelerinin bölge için tehlikesini yazmıştı. Bunu da Donald Trump’a muhalif Washington Post gazetesinde yazmıştı. ABD ve Avrupa’da ülkelerin sırlarını ifşa eden, istihbarat projelerine zarar veren gazeteciler yargılanmaz; genelde ölü bulunur.

Özetle yeni dünya projesi düzeni içinde bir kavga mı yapılıyor?

Evet. Cemâl Kaşıkçı, Suudi Arabistan’da ‘iki ay’ tutuklu kalan Suudi Prens Velid bin Tellal’a yakın biri… Prens Tellal, Twitter’in yatırımcısı, Donald Trump’ın karşısındaki Hillary Clinton’un bağışçısı ve ABD’nin “küreselci” tarafının adamıydı. Yeni yüzyıl dünya dizaynında gelecekte Amerikan Doları’na yer yok. Dijital dünya, 4. Sanayi Devrimi’nin parası ‘Kripto para’ olacak. Bu nedenle Ortadoğu ve özellikle de Suudi petrollerini kimin kontrol edeceği çok önemli… Prens Tellal ve Cemal Kaşıkçı ekibi ile Kralın adamları da karşı cephede yer alıyordu. Yani Suudi petrollerinin hangi para birimi ile işlem göreceği önemli… Yani ABD içindeki Küreselciler ile Trump Hükümeti arasındaki kavga, dünyanın farklı ülkelerinde de devam ediyor. Suudi Arabistan bu kavganın en şiddetli yaşandığı ülke… Yani Cemal Kaşıkçı Olayı, sadece Suudi Arabistan’ın muhalif olan bir gazetecisini susturması üzerinden okunamaz. Türkiye’nin seçilmesi oldukça manidar. Türkiye ile Suudi Arabistan arasında ‘diplomatik kriz’ planlanmış ve bölgesel güç dengeleri kontrol edilmek istenmiş.

Suud Kralı ve oğlu yargılanır, suçlanır

Cemâl Kaşıkçı Olayı bundan sonra nelere gebe? ABD’de Donald Trump’un başkanlığı sonrasında Suudi Arabistan’da da iktidar değişir. Muhtemelen ‘darbe ile’ iktidar devrilir. Bu değişim ile beraber kral Selman ve oğlu veliaht prens Muhammed, Cemâl Kaşıkçı Olayı’ndan yargılanır. Trump’un ABD’de seçimi kaybetmesi kral ve oğlu için, Birleşmiş Milletler kararıyla “cinayet işlemekten” uluslar arası yargılama getirir. Amerikan ve İsrail istihbaratları suçlanır. Cemâl Kaşıkçı Olayı’nı tezgahlayanlar, bunun altında kalır. Cemâl Kaşıkçı öldürülmüş ise Türkiye ile Arabistan arasında ‘diplomatik kriz’ planlayanlar videoya kaydetmiştir, ifşa edecektir. İfşa sonrası ise Suudi diplomatlar, “istenmeyen kişiler” olacaktır.