Serakib’e girdiğimizde tamamen tahrip edildiğini ve 40 bine yakın kişinin şehri boşalttığını görüldü. Şehir sadece yıkılmakla kalmamış; kapı, pencere, kap kacak dahil tüm ev eşyaları yağmaya uğramıştı. Etrafta kimseler gözükmüyordu ve tek hayalet şehir Serakib de değildi. İsrail’in ve yerleşimci silahlı milislerin Filistinlilerin zeytin ağaçlarını kesme ve evlerini yıkma eylemleri akla geldi. Oysa zeytin ağacı, semavi dinler de dahil tüm insanlıkça barışın, kutsallığın, bereketin, bilgeliğin ve saflığın sembolü olarak bilinirdi.
SERAKİB VE YIKIM
Sınırdan başlayan yolculuğumuzda güneye doğru yol katedip, İdlib’e girmeden kuzeydoğuya yönelerek Suriyelilerce “Uluslararası Yol” olarak bilinen, Halep şehrini güneye doğru katederek Hama ve Humus üzerinden başkent Şam’a daha sonra da Ürdün’e bağlayan meşhur M5 Karayolu'na bağlanarak akşama yakın Serakib kasabasına gelmiştik. Serakib kasabası aynı zamanda Halep’i güneybatıdaki sahil şehri Lazkiye’ye bağlayan M4 ile M5 karayollarının kesişme noktasında idi. Yani oldukça stratejik bir konuma sahipti.
M5 savaş döneminde ülkeyi kimin kontrol edeceği konusunda kilit öneme sahipti ve nitekim devrimciler de Esed’i devirmek için de bu yolu kullanmışlardı. Serakib’e girdiğimizde tamamen tahrip edildiğini ve kırk bine yakın sakininin şehri boşalttığını gözlemledik. Savaş esnasında 2020’de devrimcilerin eline geçmiş ama rejim 2021'de geri almıştı.
Mihmandarımız, iki önemli kara yolunun kavşak nokrasında bulunmasından dolayı haiz olduğu stratejik önemden olsa gerektir, İdlib vilayetine bağlı bu kasabanın rejim güçleri ve Hizbullah dahil İran’ın vekil güçleri ile çatışmaların ön safını oluşturduğunu söyledi.
Şehir sadece yıkılmakla kalmamış, kapı, pencere, kap kacak dahil tüm ev eşyaları yağmaya uğramıştı. Altyapı zaten tahrip edilmiş bir durumda idi. Etrafta evlerinin durumunu kontrol etmeye gelmiş tek tük insanlar göze çarpıyordu.
KARA MAYINLARI
Mihmandarımız Medyen Rızk savaş sonrası bölgede yaşayanların hayatlarını etkileyen başka bir faktörden de bahsetti. Bu evlerine geri dönecek olanların hayatlarını da olumsuz etkileyecekti. Kara mayınları ve patlayıcılar. Rejim askerleri ve onlarla birlikte savaşan İran’ın vekil güçleri ziraat alanları dahil birçok bölgeyi mayınlamışlardı. Savaşın bu tehlikeli mirası neredeyse her gün Suriye çapında can almaya devam ediyordu.
BM Genel Sekreteri Sözcüsü Stéphane Dujarric’in verdiği bilgiye göre, Aralık 2024’ten bu yana üçte birini çocukların oluşturduğu 430’dan fazla kişi bu tür patlayıcılardan dolayı hayatını kaybetmiş ya da yaralanmış.
Kara mayınları özellikle arazisini eken biçen çiftçiler ve hayvanlarını otlatırken dolaşan çobanlar için büyük tehdit oluşturuyor.
İngiltere merkezli ve çatışmaların geride bıraktığı kara mayınlarını ve diğer patlayıcı cihazları temizlemek için çalışan, insani bir sivil toplum kuruluşu olan HALO Trust’a göre, Suriye›de yüzlerce kilometre uzunluğunda, tamamı patlayıcılarla kaplı ve birçoğu tamamen görünmez durumda olan, haritaları bulunmayan, mevcut ve eski cephe hatlarının bulunduğu düşünülüyor.
Uluslararası STK’lar tarafından mayın temizleme çalışmaları yapılıyor olsa da ülkenin mayınlardan temizlenmesi, Afganistan gibi benzer örneklerden de hareketle, bayağı bir vakit alacaktır.
Burada, mayınlar ve patlamamış mühimmatın yaygın ve kontrolsüz varlığının, insanların geçim kaynaklarını ve ülke içinde hareket kabiliyetlerini de etkilediğini belirtmemiz gerekiyor.
HER YER YIKIMA UĞRAMIŞ
Etrafta kimseler gözükmüyordu ve Serakib tam manası ile bir hayalet şehirdi. Serakib tek hayalet şehir de değildi. Yolumuz boyunca Serakib ten Hama yakınlarındaki Morik’e kadar Maarretün Numan, Han Şeyhun’da dahil elli bin, yüz bin nüfuslu şehirler tam bir yıkıma ve yağmaya uğramış, sakinleri adeta buharlaşarak her biri yıllardır birer hayalet şehre dönüşmüştü. Yıkım bununla da sınırlı değildi. Gittiğimiz neredeyse her yerde yıkımı gözlemledik. Şam’ın bazı ilçeleri ve kırsalındaki kasabalar da yıkımdan paylarını almıştı.
Halep’in merkezi ve ilçelerindeki yıkım ise çok daha büyük ölçekte idi. Hama ve Humus şehirlerinde de hatırı sayılır yıkımlar yaşanmıştı.
AĞIR BİLANÇO
Birleşmiş Milletler İnsan Yerleşimleri Programı HABİTAT’ın 2022 tarihli bir raporuna göre Suriye’deki savaşta tahmini 328.000 konut yıkılmış veya ciddi ve oturulamayacak bir şekilde hasar görmüş. Altı yüz bin ile 1 milyon konut ise orta veya hafif hasar görmüş.
İşte bu yıkım Suriye’nin 23 milyon üzerindeki nüfusunun yarıdan fazlasının evlerini barklarını bırakarak yurt içi ve yurt dışında sığınak ve barınak aramalarına sebep olmuştu. Ama Esed rejimi devrildikten sonra da evlerine geri dönmelerinde büyük bir engel teşkil edecekti.
Oslo merkezli Norveç Mülteci Konseyi’nin (Norwegian Refugee Council) yaptığı araştırmaya göre, evlerine dönmek isteyen Suriyelilerin önündeki en büyük engellerin büyük çaplı yıkımlar ve temel hizmetlerin eksikliği olduğu belirtiliyor.
Konseyin Suriyeli göçmenler arasında yaptırdığı ankete göre, Halep, Humus ve Şam kırsalı gibi büyük illerdeki konutlar, geri dönenler için en büyük zorluğu oluşturmaya devam ediyor. Birçok aile, yaşanabilir hale getirmek için ev onarımlarına ihtiyaç duyuyor. Ankete katılan her 10 kişiden dokuzu, evlerinin tamamen yıkıldığını veya yaşanmaz durumda olduğunu bildirmiş.
Dolayısıyla da gerek iç ve gerek mülteci durumuna düşen Suriyelilerin evlerine dönüşünün zamana yayılması ve belli bir zaman alması öngörülüyor.
Yüksek yeniden imar maliyeti Bir milyona yakın evin ve altyapının tahrip olduğu bir ortamda yeniden imar maliyetinin de oldukça yüksek olacağı aşikârdır.
Birleşmiş Milletlere bağlı Batı Asya Ekonomik ve Sosyal Komisyonunun (ESCWA) 2020 yılında yayınladığı rapora göre fiziksel sermaye tahribatı 117,7 milyar, kaybedilen Gayri Safi Yurt İçi Hasıla açısından ekonomik zarar 324,5 milyar dolar dolar tahmin ediliyor. Bu da çatışmanın maliyetinin 2020 rakamları itibariyle tahminen 442,5 milyar dolar olduğuna işaret ediyor. Rejimin 2024 yılı sonunda devrildiği göz önüne alınırsa bu rakam biraz daha büyüyecektir.
Suriye’nin yeniden imarı zorlu bir süreç olacaktır. Önce enkazın kaldırılması, altyapının ayağa kaldırılması ve yüzbinlerce konutun imar edilmesi her şeyden önce devasa bir finansa ihtiyaç duyacaktır. O halde Suriye nasıl yeniden imar edilecek ve daha da önemlisi parayı kim verecektir.
ÇARE NEDİR?
Ülkede güvenliği sağlama yanında, bu devasa sorunu finansal olarak çözmek, hazinesi kaçan Esed tarafından boşaltılmış, yeni yönetimin gücünün çok çok fevkindedir.
Komşu ülkeler, başta zengin Arap ve diğer Müslüman ülkeler bu zor zamanında Suriye yönetiminin yardımına koşmalı, bunun temin edilebilmesi için Esed yönetimine uygulanan yaptırımlar kaldırılmalıdır.
Suriyeli göçmenlerin ülkelerine dönmesinin kendilerini doğrudan etkileyeceği Batılı ülkeler başta tüm dünya ulusları imkanları nispetinde yeni yönetime destek olmalıdır. Bu noktada, Körfez ülkeleri ve Batı’daki diaspora da devreye girmelidir.
Serakib’de akşam olmuştu ve biz kafamızda ‘toplumu böylesine travma ve yıkım yaşamış bir ülke, kendisine nasıl gelebilir ve geleceğini yeniden nasıl kurabilir’ soruları kafamızda aracımıza bindik. Şam’a gidiyorduk ve önümüzde uzun bir yol vardı.
SURİYE KONUT STOKUNUN 4'TE BİRİNİ KAYBETTİ
Suriye 13 yıl süren iç savaşta konut stokunun dörtte birini kaybetti. Birleşmiş Milletler İnsan Yerleşimleri Programı (UN-HABITAT) üst düzey yetkilisi İrfan el-Ali, BM programının Suriye’nin yeniden imarının toplam maliyetine ilişkin vizyonu sorulduğunda, 400 ila 500 milyar dolar arasında değişen çok sayıda rakam ve tahmin olduğunu söylüyor ve ‘Bunların hepsi tahminlere dayanan rakamlar ve gerçek ihtiyaçtan biraz uzak olabilir’ demeyi de unutmuyor. Şu da var ki, konut stokunun yaklaşık yüzde 25’ini kaybeden Suriye’de yıkılan veya ciddi şekilde hasar gören ve restore edilmesi zor olabilecek bir milyon konut birimi olduğu tahmin ediliyor. Buna konutlarla birlikte tahrip olmuş alt yapıyı da eklemek gerekiyor. Yeniden imarın önünde en önemlisi kaynak büyük zorluklar ve yapılması gereken çok büyük işler var. Bu durum elbette, iç ve dış göç mağdurlarının yuvalarına dönmedeki en büyük engeli de oluşturuyor.
SURİYE'NİN YIKIM HARİTASI
Birleşmiş Milletler Eğitim ve Araştırma Enstitüsü ile Operasyonel Uydu Uygulamaları Programı (UNITAR-UNOSAT) Suriye’nin Hasar Atlası ismini verdiği bir çalışma yaptı ve uydu görüntüleri ve ısı tespit sistemleri kullanarak 16 Mart 2019’da Suriye’nin yıkım haritasını içeren bol görselli bir rapor yayınladı. Amaç, hasarın kapsamını tespit edebilmek ve toplum üzerindeki etkisi hakkında genel bir bakış açısı sağlamaktı. Söz konusu, Suriye’nin Hasar Atlasında yıkılmış, ağır hasarlı ve orta derecede hasar görmüş konutlar bağlamında Şam, Halep, Hama, Humus, İdlib, Der’a, Doğu Guta, Rakka gibi büyük şehirlerin de içerisinde olduğu 16 şehir ve kasabanın konut ve altyapı hasar durumu tespit edilmiş. Çalışmaya göre en ağır hasar gören şehirler sırası ile Halep (2016), Doğu Guta (2018), Humus (2014) Rakka (2017), Hama (2016), Deyrizor (2017) Yermuk ve Hacer Esved (2016), Zebedani (2015) şeklinde sıralanıyor. Savaşın 2024 sonlarında bittiği dikkate alınacak olursa rapor güncellediğinde yıkımın daha da yaygınlaşmış olduğu anlaşılacaktır. Yıkımın başka bir boyutunu ise birçoğu büyük tarihi değere sahip olan tüm kentsel alanların tahrip olması oluşturmaktadır. Halep’in yanı sıra Humus, Der’a ve Busra’nın eski şehirleri de ağır hasar görmüştür.