Dost meclislerinde sohbetin konusu futbol ve günlük politika değilse biraz da tarihî meselelere vâkıf bir toplulukta iseniz mevzu o tarafa kayar.  Konuşacak çok şey vardır ancak elde az bilgi olduğundan önyargılarla dolu bir kafa karışıklığı yaşanır. Genelde bilgimiz yoktur ancak yargılarımız kesindir. Meydan eksik ve yanlış bilgiler etrafında kıran kırana bir söz düellosuna döner. Tartışma bittikten sonra da çok az insan “Ya hu bu meselenin aslı ne idi?” diyerek kaynaklara yönelerek bilgi sahibi olmaya çalışır.

Bu dost meclislerinde çoğunlukla gündem Osmanlı olur. Osmanlıların batılılar gibi neden emperyalist olmadığı da konuşulur. Eğer Osmanlı İngiliz, Fransız, Rus, İspanya gibi yapsaydı bu gün Ermenistan, Yunanistan, Bulgaristan, Sırbistan, Makedonya gibi devletler olmayacaktı. Osmanlı bu halkları soykırıma uğratsaydı bu coğrafyada bu ırkların arkeolojik kalıntılarından daha fazla bir şey kalmayacaktı.  Müslüman Türk yurdu Erivan Ermenistan’ın başkenti olmayacak, Amerikan yönetimini esir alacak Ermeni lobisi de ortaya çıkmayacaktı. Ermeni lobilerinin ve onların esiri olan ABD yönetiminin tavrını görünce insanın içinden “Acaba soykırım tarihin tam tersini yapsaydık daha mı iyi olurdu.” diye bir vehme kapılıyor insan.

Her 24 Nisan’da Amerika başkanlarının yapacağı konuşmada soykırım kelimesini kullanıp kullanmayacağını nefesimizi tutarak takip ediyoruz. Ancak adamların ne dediklerinden ziyade gerçekte ne olduğu üzerine kafa yormuyoruz. Açıklama yapılınca celalleniyor birazcık kızar gibi yapıp kaldığımız yerden devam ediyoruz. Bugüne kadar Reagan ve Biden olmak üzere 2 ABD başkanı soykırım kelimesini kullandı. Diğerleri “büyük acı” gibi ifadelerle konuyu geçiştirdiler. Adamların tavrı, yavuz hırsızın ev sahibini bastırmasını andırıyor. Söylediklerinin hepsi yalan yanlış ama olsun bu yalanlara inanacak dünyada saf milyarlar var. “Ben güçlü ve büyük devletim tarihi de coğrafyayı da ben belirlerim diyorlar.” Hatta hafızalarımızı, belgelerimizi yeniden formatlamaya çalışıyorlar.

Geçmişleri karanlık, bugünleri bile insanlık için acı ve felaketlerle dolu ancak eli sopalı bu adamları maalesef dünya durduramıyor. Amerika kıtasında kanla yazılmış bir tarih var. 1500’lerden itibaren kıtanın sahipleri Kızılderililer, İnkalar, Aztekler, Mayalar gerçek anlamda bir soykırımla yok edildiler. Diğer taraftan Afrika’dan getirilen özgür insanlar köleleştirilerek inanılmaz zalimliklere maruz bırakıldılar. Bugün hala siyah adam beyaz adam tarafından aşağılanıyor maktadır. Hatta siyahlar taammüden öldürülüyorlar.

Amerika Birleşik Devletleri günümüzde de dün olduğu gibi dünyanın birçok bölgesinde “demokrasi”, “özgürlük” gibi kavramları kullanarak insanları katletmeye devam ediyor. Filistin, Irak, Suriye, Afganistan’da doğrudan ve dolaylı olarak sebep oldukları katliamların hesabını kimse soramıyor Hâlbuki gücünü ve aklını adalet ve iyilik için kullansa ne kadar güzel işler yapabilir.

Ermeni zulmünden en çok çeken şehirlerin başında memleketim Erzurum gelmektedir. Ermeni gaddarlığı o kadar tesir etmiş ki ağır küfürlerden biri “Ermeni tohumu”dur. Yanlış yapan, zulmeden kötü birine bu ifade kullanılır. Köylerde insanlar tek tek öldürülmüş, kazığa vurulmuş, namuslarına tasallut edilmiş ve camilere doldurularak ateşe verilmişlerdir. Moskofların bile Ermenilerden daha ehven olduğuna dair büyüklerin anlatımlarını çocukluğumda ben de dinlemiştim.