Muhalefetin bütün adaylarının gelecek adına ortak hedefleri; Kanal İstanbul’u, üçüncü havalimanını ve yerli otomobil projesini durdurmak! Bu vaatlerle seçim kazanacaklarına inandıkları gibi vahim olanı da bu vaatlere oy verecek olanların olması. Bu şekilde ekonominin düzlüğe çıkacağını ve doların düşeceğini iddia ettikleri gibi bu nasıl olacak sorusuna da ben seçildiğim gün dolar kendiliğinden iki veya üç lira olacak, bir şey yapmama gerek kalmayacak diyen Cumhurbaşkanı adayı var.

Bir şey yapmama gerek kalmayacak derken aslında ne yapılacağının sinyali de veriliyor. Üçüncü kanal  ve yerli otomobil projesinden vazgeçeceğim..! Dolar kendiliğinden değil aslında bu projelerden vazgeçince düşecek demenin gizlenmiş hali aslında bu açıklamalar.

Yapılacak diğer bir çıkarım ise Erdoğan’ın yapacağını vaat ettiği projeler dünya ekonomi çevrelerince kabul görmediği için bugün dolar üzerinden ülkeye mesaj veriliyor olma ihtimalinin yüksek olduğu. Bu yorumu aslında biz yapmıyoruz, Muharrem İnce’nin açıklamalarından bu sonuç çıkıyor.

Ne oldu da on üç günde doların seviyesi 5 liraya dayandı diye düşünmeyenlerin çoğu bunu ekonominin iç göstergelerine bağlamaları da kolaycılığa kaçmanın diğer bir yolu olarak karşımızda duruyor. Ekonominin iç göstergelerinden Türkiye ekonomisinin durumu iyi olmasa da doların son halinin dış müdahalelerden soyut bir şekilde ele alınışı çok gerçekçi durmuyor. Bunu anlatmaya çalıştığınız her kişinin sizi bilimsellikten uzak kalmakla ve ekonomik göstergeleri bilmemekle suçlaması ile karşı karşıya kalıyorsunuz.

“Çözüm nedir” sorusuna “Çözüm üretim yapmaktır” diye kolaycılığa kaçan bir açıklama sonrasında çözümün Bilge lider Karamollaoğlu’nda veya İnce’de olduğunu söyleyen cümlelerle karşılaşıyorsunuz. Karamollaoğlu ve İnce’nin çözümlerine baktığınızda yapılması gereken bütün projeleri rafa kaldırmak olduğunu duyunca aslında ortada ekonomi adına ne bilimselliğin ne de gerçekçiliğin olmadığını görmeniz çok zaman almıyor.

İfade edemiyorlar belki ama çözüm uluslararası alanda hâkim devletlere ve ekonomik kuruluşlara teslimiyetten geçiyor. Yunanistan’ın kredi notunu yükseltirken Türkiye’nin kredi notunu düşüren finansal kuruluşların da bunu yapmalarının sebebi gerçekten ülke ekonomisinin güvensiz olması mı; yoksa bu saatten sonra Türkiye ekonomisinin güvensiz olduğu algısını oluşturmak mı? Düşünmeden edememeli insan ama nedense düşünülmüyor.

Adlında söyledikleri çok açık; Kıbrıs’tan vaz geç, Suriye’de karşımıza çıkma, yerli projeleri rafa kaldır! Dolar düşsün. Söylenenler karşısında hangi lider ne yapmayı planlıyor bunu da görüyoruz. Karar milletin!