Bediüzzaman, aynı hedefe ve niyete/inanca sahip iki kişinin “on bir”, üç kişinin ise “yüz on bir” değerinde olduğunu ifade eder ve şahs-ı manevi sırrına işaret eder.  Bu sırdan hareketle, cemaatle yapılan ibadetlerin, Hac ve Cuma gibi topluca yapılan ibadetlerin daha fazla sevap meyveleri husule getirmesini şimdi “Işın ve Kuantum Yasaları” ile daha kolay yorumlayabiliyoruz.    Niyetimizle ve ibadetlerimizde   geniş bir alanı “mayalayabiliyor” ya da hâkimiyet altına alabiliyoruz.

Örneğin normal ışınları farklı düşünen ve hedefleri olmayan bir topluluğa benzetebiliriz.  Işınların tek bir vektör ve frekans haline geldiği lazer ışınları halinde ortaya çıkan gücü biliyoruz. Cemaat halindeki ibadetleri, ya da külliyet ve devam kesbeden dua ve ibadetleri lazer ışınlarına benzetebiliriz.

Düşüncenin madde üzerine etkisini ortaya koyan birçok gözlemler bulunur. En çok bilinenlerden birisi de Dr. Masaru Emoto’nun su üzerine yaptığı deneylerdir*. Takdir ve sevgi gören, dua edilen su daha güzel ve doğru/düzgün kristal desenleri oluşturmaktadır. Hâlbuki kin nefret ve aşağılama sözleri dinletilen su örnekleri, bozulmuş yapılar ortaya koymaktadır. Sevgi ve ilgi gören saksı bitkilerinin daha gür ve canlı hale geldiğine dair çoğumuzun müşahedeleri bulunmaktadır.

Tüm bu deneme sonuçları,   yaratılışta  hakim olanın hayır, hak, nizam, nezafet, ihsan ve lütuf olduğunun açık birer göstergeleri.  İslam’ın fıtrat dini olduğunun bilimsel olarak teyit edilmesidir.

Sonuç olarak, kötü duygu ve yanlış inançlar, şahsın aleminde olduğu kadar, kainatta-çevrede de zehirleyici ve yıkıcı etkiler bırakmaktadır. Hava-atmosfer, moleküler yapısı ile düşünce ve niyetlere doğrudan açık nano sistemlerdir.

Dolayısıyla iklim ve hava durumunun insanın   inanç ve düşünceleri ile doğrudan bağlantısı olabilir. Başımıza gelen umumi bela ve musibetlerin de… Bu sebeple insanların yanlış düşünceleri ve inançsızlıkları ile sadece kendi küçük âlemini değil, nano boyut ve ışın dünyasında i gösterildiği gibi, madde âlemleri olduğu kadar manevi âlemleri ve sistemleri de bozuyor.

Japon Masaru gibi araştırmacıların çalışmalarının da gösterdiği gibi, kin, nefret haset duyguları ve inançsızlık bu “kurulu  ilahi düzeni” yıkıcı-bozucu  etkide bulunmaktadır. Haset, düşmanlık, kin, kıskançlık,  riya-gösteriş vd menfi duygu ve fiiller günah addedilmesinin bir sebebi bu olabilir.

Güzel ve müsbete ayna olanlar ve aydınlık fikir ve davranışları  ifadesi olan hakikatleri  ise    etrafa sürekli neşriyat yapan tv ve radyo yayın vericisi gibidir. Her şey bizim evrene bakış açımızla ilgili olduğuna göre, bizim görüş mesafemiz ve ufkumuz ne kadar Hakka yönelik ve doğru istikamette ise, güzellikler  hem kendi alemimize ve  heme de büyük aleme   yansıyacaktır.

O halde fert olduğumuza değil, kâinatla bütünleşen zihin dünyamızın zenginliğine, dualarımızdaki içtenliğe (ihlasa), niyetlerimizin külliliğine/çapına ve muhabbete ne kadar ayna olduğumuza bakacağız.

* ; Bu sitede  Japon Masaru Emoto’nun Suyun Gizli Mesajı adlı Türkçeye çevrilmiş kitabının tanıtımı yapılmaktadır.