Deniz Unay / Röportaj

Kastamonu’nun Araç ilçesinde 1985 yılında dünyaya gelen, Türk sanat müziği ve tasavvuf musikisine olan ilgisi küçük yaşlarda başlayan, cami musikisiyle o dönemin hafız, musikişinas ve üstatların meclislerinde gazel, ilahi, kaside ve Kur’an-ı Kerim’i güzel okuyarak takdir kazanan Feyzullah Çelebi kendisine yönelttiğimiz sorulara cevaplar veriyor.

Yılın en güzel 3 ayları ile ilgili düşünceleriniz nelerdir?

Âlemi İslam’ın dünyasında her yıl manevî bir rahmetin sürdüğü ve Ramazan Bayramı’yla sona eren üç aylar; Müslümanlara dinî hissiyat, irfani bir idrak ve ibadet yoğunluğu eşliğinde gündelik hayatlarımızı sorgulama, tefekkür etme ve yaşamlarımızı Allah ve Resulünün çizdiği yol üzere yaşamaya gayret etmemiz gerektiğini düşünüyorum.

“HEDEF SAADETİ RAHMAN’DIR”

Bu aylarda en çok neler yapmalıyız?

Bu özel gün ve aylar bizlere ayrıca rahmet oluyor. Bu ayları ganimet bilmeli, tevbe ve istiğfar etmeli, kaza namazı kılmalı, Kur’an-ı Kerim okumalı, sadaka vermeli, hayır hasenatta bulunulmalı, ibadet ve taatimize dikkat ederek ve bu ayların faziletlerini öğrenmeli, “Allah ve Resulü bu aylarla ilgili neler buyurmuşlar” diye de ilme müracaat etmeliyiz.

İlim bir yoldur, vardığımız hedef saadeti Rahman’dır. Rahman’ın ilmi ile amil olanların yolu hak ve aşktır. Bu ayların kadrini bilmeyenler ziyanda, hele kötülük işleyenler ziyadesi ile hüsrandadır.

Buyurmuştur ki: “Kıyamete kadar beni sevenlerden herhangi bir kimse düşmanları tarafından öldürülmeye teşebbüs edilirse, ben onu düşmanlarının elinden öyle bir kurtarışla kurtarırım ki korunanın bile bundan haberi olmaz.” (Tabakatul Kübra C. I, s. 108)

Bu sözünde bile ne kadar ulvi ve yüce olduğunu arz edemeden geçemeyeceğim.

AF, RAHMET, BAĞIŞLAMAK

Bize 3 aylardan biraz bahseder misiniz?

Peygamberler, âlimler, veliler cümle insanlığa hizmet etmek için insanlığın etrafında hep pervane olmuşlardır. Receb kelimesi üç harften ibarettir: R-C-B, Ra: Allah’ın rahmetine, Cim: Allah’ın cömertliğine ve yardımına; Ba da: Allah’ın birliğine ihsânına yani ihsânının bolluğuna delâlet eder. Bununla beraber, bu ayın evvelinden sonuna kadar Hak Teâlâ’dan kullarına üç lûtuf ihsan edilir ki, bunlar da “Azapsız zahmetsiz rahmet; bol bol vermek ve eziyetsiz iyilik ve güzelliktir” diye buyuruyor.

Aslında Cenâbı Hakk bizlere sürekli af, rahmet, bağışlamak için sebepler sunuyor.

Receb, Allahü Teâlâ’nın ayıdır. Receb ayına ikram edene, saygı gösterene, Allahü Teâlâ, dünyada ve ahirette ikram eder.

Receb-i şerifin bir gün evvelinden, bir gün ortasından ve bir gün de sonundan oruç tutana, Receb-i şerifin hepsini tutmuşçasına, Hak Teâlâ ihsanda bulunur buyuruluyor.

Her kim Şaban-ı şerifte üç gün oruç tutarsa, Hakk Teâlâ, cennet-i a'lâda ona bir yer hazırlar.

Üç ayların üçüncüsü ise Ramazan ayıdır. Hadis-i şerifte; “Ramazan ayı gelince, cennet kapıları açılır. Cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar bağlanır” buyuruldu.

Bu ayların hikmeti nedir peki?

Bu ayların hikmeti, fazileti, bereketi sonsuz bir deryadır. Dua edenin duasının kabulüne, oruçlu olanın sıhhati afiyetine, yardımlaşmada bulunanın ecrinin bekasına; velhasıl sonsuz rahmetin kapılarının açık olduğunu bizlere ayet hadis ölçüsünde Cenab-ı Hak ve varisleri ifade buyurmuşlardır.

Regaib Kandili’nde ne olmuştur?

Regaib Kandili’nde yapılan duaların Allah katından geri çevrilmeyeceği söylenmektedir.

Sevgili Peygamber Efendimiz’in (sallallâhü aleyhi ve sellem) Allah’ın çok özel fiil tecellilerine mazhar olduğu, nurani lutf-u ihsanlara, semavi mevhibelere eriştiği bir gecedir Regâib kandili.

Her kandil gibi bir arınma, aklanma, paklanma, yunup yıkanma fırsatı, ibadet, dua ve istiğfar zamanı, ahirete yatırım vakti ve müminler için bir fuar, bir meydan, bir kapı, bir panayır, bir çarşıdır. Her türlü rahmet kapılarının açıldığı gecedir. Bir kalemin ifadesiyle: “Ölmüş ve çatlamış olan bir toprak için su ne ise, ölmüş ve çatlak kalpler için de bu gecenin ehemmiyeti odur.”

Gündelik hayatın içinde insanoğlu birçok durumlarla karşı karşıya geliyor. Dolayısıyla insanoğlu bazen öfkesine bazen nefsine yenik düşebiliyor. Neticede aciziz; beşeriz ancak kendimize gelip Allah'a yalvarıp bir daha günah ve hata işlememeye tövbe etmeliyiz.

Müminler bu ayda ve özellikle de Regaip Kandili'nde günahlarına tövbe etmelidir.

Yapılması uygun görünen başlıca ibadetler nelerdir?

İbn-i Abbas -radiyallahu anh- Hazretleri, “Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Recep ayında bazen o kadar çok oruç tutardı ki, biz O’nu hiç iftar etmeyecek zannederdik. Bazen de o kadar çok iftar ederdi ki, biz O’nu hiç oruç tutmayacak zannederdik.” buyurmuştur.

Kısacası bütün ibadetlerin özü Allah'a kulluğu, nefsimizi bilmemizi ve Rabbimizin yolunda daim olmamızı emrediyor. İbadetin özüne ve manasına erişen kullar zümresinden olabilmeyi cenabı hak bizlere nasip ve Müyesser eylesin.

Şu fani âlemde baki olan aşkullahtır. Allah azze ve cellenin sözüne kulak veren asla yolda kalmaz.

“OKU, BAK, GÖR, BUL, BİL, ARAŞTIR VE OL”

Bu aylarda en çok dikkat etmemiz gereken hususlar nelerdir?

Maalesef benlik ve şahsi egolarımıza yenik düşerek bu güzel dinimizin hakikatlerine kulak vermiyoruz. Malayani işlere gelince bedel ödüyor ve nefsimizi şımartıyoruz ama kendimizi de kaybediyoruz. İblisin gemisinde yolculuk devam ediyor ve sonuç koca bir hüsran oluyor.

Allah muhafaza buyursun. İşte bu aylara sımsıkı sarılmalıyız.

Araştırmayan, okumayan, düşünmeyen, tefekkür etmeyen bir toplumu düşündüğünüzde ne beklenebilir?.

Dolayısıyla kâinatı yaratan Allah (cc) bizleri bu âleme getirirken bizlere bir sırrı ilahi hakikati Muhammedi bir nefes ikram eyledi. “Oku, bak, gör, bul, bil, araştır ve ol” dedi…

SÜLEYMAN ÇELEBİ HAZRETLERİ

“Ol dedi bir kerre var oldu cihan” derken bu sözün hem dış hem de iç manası var. İnşallah bu konuyu başka bir yazımızda devam ederiz.

 Kısacası; “Ben gizli bir hazine idim bilinmekliğimi sevdim-arzu ettim ve bu halkı, onunla bilinmekliğim için halkettim” derken, acaba insanda ne var, insana bir yönel.

Nedir bu insan? Kamil insan...

Peki herkes kamil mi?

Evet Herkes kamil olmuş olsa idi bunca kavgalar, gürültüler, münakaşalar olmazdı.

Sözün bittiği yerde aşk devreye girer. Uzun mesele vesselam...

Aklımızı kiraya verirken hakiki ev sahibi olan Allah ve Resulünü unutuyoruz. Sonra ne oluyor? Bidatler, hurafeler, hüsranlıklar devam edip gidiyor işte. Bakınız bu aylar hep bize birer ikaz, uyarı, rehber. Rabbim efendimiz aleyhisselama ve gerçek velilere kavuşabilmeyi, erişebilmeyi ve onlarla bir olup dost olmayı nasip eylesin. Bir yol düşünün ki sizi Hz. Muhammed Efendimiz’e (sav) götürmüyor ve rotası belli değil. Boş...

İşte biz hoş olan erlerin yolundan gidersek kokusu hoş, tadı hoş, lezzeti hoş ve yolun sonunda hoş geldiniz derler…

O zaman rotamız da olur, bereketimiz de olur, huzurumuz da olur, cennetimiz de olur her şey olur. Seyit Ahmet Er-Rifai Hazretleri’nin çok veciz bir sözünü arz edeyim:

“İsteğimiz gibi ol istediğin gibi olalım" ve bütün ayların kadrini kıymetini değerini de bilir ve bir olan o sevgili ile yaşayıp gideriz.

Yaklaşmakta olan Ramazan ayı ile ilgili söyleyeceğiniz bir şey var mıdır?

Ahzab Suresi, 35. ayeti kerimede; Müslüman erkekler ve Müslüman kadınlar, mü'min erkekler ve mü'min kadınlar, gönülden (Allah'a) itaat eden erkekler ve gönülden (Allah'a) itaat eden kadınlar, sadık olan erkekler ve sadık olan kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, saygıyla (Allah'tan) korkan erkekler ve saygıyla (Allah'tan) korkan kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve (ırzlarını) koruyan kadınlar, Allah'ı çokça zikreden erkekler ve (Allah'ı çokça) zikreden kadınlar; (işte) bunlar için Allah bir bağışlanma ve büyük bir ecir hazırlamıştır. Cenab-ı Hak birçok ayeti kerimede orucun faziletini de ifade buyurmuştur.

Şimdi toplum olarak günlük hayatın içinde birçok duruma şahit oluyoruz. Diyet yapıyorum, spora gidiyorum, perhiz yapıyorum. Peki bunu neden yapıyor bir insan? Sağlıklı yaşamak ve sağlıklı bir hayat geçirmek için değil ki. Ama oruca geldiği zaman nefsine ağır geliyor. Diğer taraftan kurslara veya bu gibi seanslara ücret ödeyip hizmet alıyor. Fakat diğer tarafta ücret istemeyen ve “Sadece kulluğunu yerine getir” diyen bir Rabb var.

Senin az yemen, zinde olman gibi şeylerin hepsini din sana tarif ediyor ama maalesef hiç akletmiyoruz ve düşünmüyoruz. Alışılagelmiş gelenekçi bir sisteme tutunmuş gidiyoruz...

“SIRAT-I MÜSTAKİMDEN AYIRMA”

Eklemek veya dile getirmek istediğiniz başka bir şey var mıdır?

Allah kullarının kısa hayatlarını imanla geçirmeleri ve bu vesile ile ebedi hayatları olan ahiret hayatında kurtuluşa erenlerden olmaları için birçok fırsatlar sunmuştur.

Bu fırsatlara değerlendirmeli ve rızasına göre yaşamalıyız.

Cenab-ı Hak biz kulları dünyada başıboş bırakmamıştır. Nefsimize uyup da hatalara düşmememiz, dünya ve ahiret mutluluğuna ulaşmamız için kitaplar göndermiş ve göndermiş olduğu kitapların hayata aktarılması için Peygamberler vazifelendirmiştir. Kurtuluşa erenlerden olmanın yolu ise Allah’ın isteklerine ve O’nun en son Resulü ve Nebisi Hz. Muhammed Mustafa’nın (sav) sünnetine tabi olmaktan geçmektedir. İşte bu üç aylar mevsimi, Allah ve Resulünün isteklerinin ne kadarını yerine getirip ne kadarını yerine getiremediğimiz sorusuna cevap bulma zamanıdır.

Allah'ım Recep ve Şaban aylarını bizim için mübarek kıl ve bizi Ramazan ayına ulaştır.

Bizi sırat-i müstakimden ayırma... Amin... 

Editör: TE Bilisim