Cumhurbaşkanı Erdoğan, kabine toplantısının ardından, koronavirüs salgınının kontrol altına alınabilmesi için 29 Nisan saat 19.00’dan 17 Mayıs sabah 05.00’e kadar tam kapanmaya geçildiğini açıklamıştı.

İçişleri Bakanlığı da tam kapanma genelgesinde belirtilen istisna tutulan kuruluşlar hariç, tüm iş yerlerinin faaliyetlerine ara vermesi kararlaştırılırken, bu yerler arasında tekel bayilerinin de bulunacağını belirtildi.

Fransa gibi yabancı ülkelerde de aynı uygulamanın yapılmasına rağmen Türkiye'de alkol yasağı gündeme getirildi. Oluşturulan tartışma havası ise hem sosyal medyada hem de ana akım medyada eleştiri konusu oldu.

HALK TV’DE İSLAM’LA ÇELİŞKİLİ AÇIKLAMA

Bunun yanı sıra alkol satışının yasaklanması tartışmaları da televizyonlarda konuşuldu. Söz konusu tartışmaları Halk TV ekranlarında değerlendiren Gazete Duvar yazarı Berrin Sönmez, İslam’ın açık hükümlerinin olmasına rağmen zıt açıklamalar yaptı. Sönmez içkinin Kur'an-ı Kerim'de haram olarak geçmediğini öne sürdü.

Sönmez, "İçki öteden beri haram derler. Kur'an'da haram olarak geçmez. Üç şey haram olarak geçer: Kan, insan eti ve domuz eti. Üçünden başkasına kimse haram demesin diye de bir açıklama vardır. Bunlar dışındakilere haram diyenlere, Allah tarafından ilahi mesaj iletilmiş ama herkes her şeye haram demeye çok meraklı." ifadelerini kullandı.

İÇKİ HARAMDIR!

Allah Kur'an-ı Kerîm’de içkiyi yasaklamış ve haram olduğunu bildirmiştir.

Kur'an-ı Kerîm'de içki yasağı tedrîc prensibine göre gelmiştir. Mekke'de inen ilk ayette yasak hükmü yer almaz:

Ayet: "Hurma ve üzüm ağaçlarının meyvelerinden içki yapıyor, güzel rızık ediniyorsunuz; bunda aklı eren bir kavim için elbet bir ibret vardır." (Nahl, 16/67).

Bundan sonra Hz. Ömer (ra)  bir gün Resulullah (s.a.s)'a gelerek şöyle dedi: "Ya Resulullah! Şarap malı helâk edici ve aklı giderici olduğu malumunuzdur. Yüce Allah'tan, şarabın hükmünü bize açıklamasını iste." Hz. Peygamber; "Ey Allah'ım, şarap hakkında bize açıklayıcı beyanını bildir." diye dua edince şu ayet indi:

Ayet: "Sana içkiyi ve kumarı sorarlar, de ki. "Onlarda hem büyük günah hem de insanlar için bazı faydalar vardır. Ancak günahları faydalarından daha büyüktür." (Bakara, 2/219).

Bu ayet inince, bazı sahabîler "büyük günah" diye içkiyi bırakmış bazıları ise "insanlara faydası da var" diyerek içmeye devam etmişlerdir.

Bir gün Abdurrahman b. Avf bir ziyafet vermiş, ashâb-ı kirâmdan bazıları da bu ziyafette hazır bulunmuştu. Yemekte içki de içmişlerdi. Akşam namazının vakti girince, içlerinden birisi imam olmuş ve namaz kıldırırken "kâfirûn" sûresini yanlış okumuştu. Bunun üzerine Hz. Ömer (ra): "Ya Rabbi bize içki konusundaki beyanında ziyade yap." diye dua etmiş ve daha sonra şu ayet inmiştir:

Ayet: "Ey iman edenler, siz sarhoşken ne söyleyeceğinizi bilinceye kadar namaza yaklaşmayın." (Nisa, 4/43).

Bu surette içki yalnız namaz vakitlerinde olmak üzere yasaklanmıştır. Artık onu içenler yatsı namazından sonra içiyorlar, sarhoşlukları geçtikten sonra sabah namazını kılıyorlardı.

Yine bir gün Utbe b. Mâlik (r.a) bir evlenme ziyafeti vermişti. Sa'd b. Ebî Vakkas da oradaydı. Deve eti yediler, içki içtiler, sarhoş olunca da asalet iddiasına kalkıştılar. Sa'd bu konuda kavmini öven ve Ensar'ı hicveden bir şiir okudu. Ensar'dan birisi buna kızarak, sofradaki bir deve kemiği ile Sa'd'ı yaraladı. Sa'd da durumu Resulullah (s.a.s)'a şikâyette bulundu. Bunun üzerine bu konuda kesin içki yasağı bildiren ayetler indi:

Ayet: "Ey iman edenler, içki, kumar, dikili taşlar ve fal okları ancak şeytanın amelinden bir murdardır. Bunlardan kaçınınız ki, felaha eresiniz. Şeytan içki ve kumarla aranıza kin ve düşmanlık sokmak, sizi Allah'ı anmaktan ve namazı kılmaktan alıkoymak ister. Artık vazgeçtiniz değil mi?" (Mâide, 5/90-91)

Hz. Peygamber (s.a.s)'in çeşitli hadisleri bu konuda uygulama esaslarını gösterir:

"Her sarhoşluk veren şey şaraptır ve her sarhoşluk veren şey haramdır. Bir kimse şarabı dünyada içer de ona devam üzere iken tövbe etmeden ölürse, âhirette kevser şarabını içemez." (Müslim, Eşribe, 73).

Editör: TE Bilisim