Gaz, katı ve sıvı cisim moleküllerinin hava basıncında yaptıkları dalgalanmaların kulaktaki etkisinden oluşan bir duygudur. Bu nedenle Ofis ortamına göre gürültü sınırı kaç olmalıdır? Gürültü yönetmeliğine göre maruziyet sınırı nedir? gibi soruların cevabını sizler için haberimizde derledik. Sınava girecek vatandaşlar internette sıkça konu hakkında araştırmalar yapıyor. Peki, Ofis ortamına göre gürültü sınırı kaç olmalıdır? Gürültü yönetmeliğine göre maruziyet sınırı nedir? İşte detaylar…

OFİS ORTAMINA GÖRE GÜRÜLTÜ SINIRI KAÇ OLMALIDIR?

  • Bu noktada günlük hayatta işittiğimiz veya karşılaşabileceğimiz gürültü düzeylerinden bazı örnekleri Tablo 1’de görebiliriz
  • İşitme Sınırı (Eşiği) 0 dB
  • Kayıt Stüdyosu, Orman, 120 cm’de fısıltılı konuşma 0-20 dB
  • Yatak odası 20-30 dB
  • Kütüphane, Sessiz ofis, Oturma odası 30-40 dB
  • Genel ofis,Sohbet konuşması 40-60 dB
  • Çalışma ofisi (Daktilo,v.s) 60-70 dB
  • Ortalama Trafik Gürültüsü,Gürültülü Lokanta, Matbaa 70-90 dB
  • Havalı Çekiç, Takım tezgahları, Otamatik matkap, Tekstil Fab. 90-100 dB
  • Hidrolik Pres, Pop Grubu, Daire testere, Hava tabancası 100-120 dB
  • Jet motoru, (Ağrı veya Duyma Eşiği) 130 dB
  • Şehir alarm sireni 140 dB
  • Roket rampası 180 dB

GÜRÜLTÜ YÖNETMELİĞİNE GÖRE MARUZİYET SINIRI NEDİR?

İnsanın ruhsal ve fiziksel yapısını olumsuz yönde etkileyen gürültüyü tanımlayabilmek için sesin fiziksel nitelikleri ve işitme konusuna değinmekte yarar vardır.
Ses: Gaz, katı ve sıvı cisim moleküllerinin hava basıncında yaptıkları dalgalanmaların kulaktaki etkisinden oluşan bir duygudur.
Gürültü: Genellikle istenmeyen ses olarak tanımlanmaktadır. Gelişi güzel bir yapısı olan bir ses spekturumudur ki, hoşa gitmeyen, istenmeyen, rahatsız edici ses olarak tanımlanabilir. Ses ise titreşim yapan bir kaynağın hava basıncında yaptığı dalgalanmalar ile oluşan ve insanda işitme duygusu uyandıran fiziksel bir olaydır. Fiziksel kavram olarak ses ile gürültü arasında fark yoktur.
Gürültü genellikle yapay olarak ortaya çıkan, niteliği ve niceliği bozulmuş, arzu edilmeyen seslerdir. Tanımdan da anlaşılacağı gibi, arzu edilmeme kavramı, gürültünün subjektifliğini, yani kişiden kişiye değişkenlik gösterebileceğini, dolayısıyla psikolojik ve nörovegetatif sistem üzerine etkilerinin de insanlarda farklı farklı olabileceğini göstermektedir. Gürültünün anlamlı bir biçimde kişiden kişiye farklılık göstermeyen en önemli etkisi, işitme üzerine etkisidir.
Bu iki genel tanımdan sonra Uluslararası Çalışma Örgütünün (ILO) 63.konferansında imzalanan sözleşmenin 3.maddesinde gürültüyü nasıl tanımladığına baktığımızda “Gürültü terimi, bir işitme kaybına yol açan veya sağlığa zararlı olan veya başka tehlikeleri ortaya çıkaran bütün sesleri kapsar” denildiğini görmekteyiz. Bizim içinde gürültüyü insan sağlığıyla birlikte alan bu tanım önemlidir.
Sesin niteliğinin bozulması, frekansları farklı bir çok ses dalgasının üst üste gelmesidir. Diğer bir deyişle gürültünün frekans spekturumuna bakıldığında, bir çok frekansta seslerin yer aldığı bilinmektedir. Sesin niceliğinin bozulması ise, ses ne kadar nitelikli ve hoşa gider şekilde olursa olsun şiddetinin insan vücuduna zararlı bir değere ulaşmasıdır. Örneğin hoşumuza giden çok güzel bir müziğin ses şiddetinin 90 dB (A) düzeyini gçmesi işitme kayıplarına neden olacaktır. Tabiki gürültünün bu etkisi sonuçları en kolay biçimde görülebilen etkisidir. Psikolojik ve nörovegetatif sistem etkileri daha düşük şiddetteki seslerde dahi başlayabilir.
Desibel: İnsan kulağı 0,0002-2000dyne/cm2’lik basınçlara yanıt verebilen bir organdır. Ses şiddetinin değerlendirilmesinde gereksiz ölçüde büyük sayılar ile çalışmalardan kaçınmak için bağıl (relatif) birim cinsinden desibel (db) kullanılır.
Frekans: Fiziksel olarak ses bir dalga hareketi olduğundan her dalga hareketi gibi sesinde bir frekansı vardır. Kabaca ses basıncının saniyede oluşan titreşim sayısıdır.
Genellikli Hertz (Hz) olarak ölçülür. Normal yetişkin bir insan 16 Hz’den 20000 Hz ‘e kadar olan frekans bölgelerindeki sesleri işitebilir. Orta ve yüksek frekanslardaki sesleri duyma yeteneği ilerleyen yaşla birlikte azalır.

Editör: TE Bilisim