2024 yılında bilim insanları, 41 bin yıl önce yaşanan bir kutup değişiminin ses karşılığını üretmişti. Şimdi aynı ekibin üyeleri, çok daha eski ve güçlü bir kutupsal dönüşüm olan Matuyama-Brunhes terslenmesini seslendirdi. Bu olay, yaklaşık 780.000 yıl önce, Dünya’nın manyetik kutuplarının yer değiştirmesiyle meydana geldi.
Dünya’nın manyetik alanı, çekirdeğin derinliklerindeki sıvı metal hareketlerinden kaynaklanır. Bu alan bizi Güneş’ten gelen ölümcül parçacıklara karşı korur. Ancak kutuplar yer değiştirdiğinde, bu koruyucu kalkan zayıflar ve atmosfer kozmik radyasyona açık hale gelir.
YAVAŞ VE DÜZENSİZ BİR DEĞİŞİM: SARHOŞ GİBİ DOLAŞAN KUTUPLAR
Helmholtz Jeobilim Merkezi’nden jeofizikçiler Sanja Panovska ve Ahmed Nasser Mahgoub, dünya genelindeki sondajlardan alınan manyetik tortu verilerini inceleyerek bu olayın üç boyutlu bir modelini oluşturdu. Ekipten Klaus Nielsen ve Maximilian Schanner bu modeli sese dönüştürdü.
Elde edilen sesler, manyetik alanın bir kutuptan diğerine “temiz” bir şekilde geçmediğini, aksine dünyanın dört bir yanında rastgele “manyetik baloncuklar” oluşarak karmaşık bir geçiş yaşandığını ortaya koyuyor. Adeta sarhoş gibi dolanıp birleşen bu kutuplar, duyumsal olarak da kaotik bir atmosfer yaratıyor.
İNSANLIK BU OLAYI YAŞADI: AMA SONUÇLAR BELİRSİZ
Bu dev manyetik değişimin, yaklaşık 22.000 yıl sürdüğü tahmin ediliyor (kimi araştırmacılar bu sürenin daha kısa olabileceğini de savunuyor). O dönemde Dünya’da yaşamını sürdüren Homo erectus gibi erken insan atalarımız bu olaya tanıklık etti.
Manyetosferin zayıflaması, Güneş’ten gelen radyasyonun Dünya yüzeyine ulaşmasına neden olabilir. Bilim insanları, bu tür değişimlerin iklimde dramatik etkiler yaratabileceğini belirtiyor. Ancak 780 bin yıl öncesine ait insanlık kayıtları oldukça sınırlı olduğu için, bu olayın canlılar üzerindeki etkisi henüz net değil.
SES HALİNDE JEOLOJİK İZ: GEÇMİŞİN KORKUNÇ BESTESİ
Matuyama-Brunhes terslenmesi, günümüzde jeologlar tarafından Orta Pleyistosen Çağı’nın başlangıç noktası olarak kabul ediliyor. Şimdi ise bu olayın sesten oluşan “gölgesi”, hem bilim insanlarının hem de halkın kulaklarında yankılanıyor.
Bu ses, yalnızca bir jeolojik olayın değil, modern insanın ortaya çıkışına zemin hazırlayan tarihsel bir dönüşümün yankısı olabilir.




