Bütün cephelerden hücum emri verildi ve harekat başladı ne yazık ki.

Bir toplum mühendisliğinin bu denli sonuç verici olması bir hayli ürkütücü doğrusu.

Kolay değil, birbiriyle benzeşmeyen çok farklı kitleler, hiçbir hakikati olmayan ve tamamen uydurulmuş argümanlar etrafında toplaşıp memleketi koastan kaosa sürükleyebiliyorlar.

‘Sıcak savaşın’ toplum üzerinde estireceği korku ve panik havası terörle pekiştirilirken, medya, STK ve ne yazık ki, siyasi partiler üzerinden de psikolojik harp, vardırılabilecek en üst noktaya tırmandırılmaya çalışılıyor.

Açık söylemek gerekirse, başarısız olduklarını söylemek mümkün değil.

Mezkur ittifakın kullandığı enstrümanlar, irkiltecek denli sofistike…

Düşünün, HDP/PKK, terörü azdıracak eylemler yapıyor, yazılı, görsel ve sosyal medya unsurları, eylemlerin faillerini tamamen göz ardı ederek, hedefe koydukları Erdoğan üzerinden manipülatif haberler üretiyor ve denklemin diğer ucundaki siyasi parti (MHP) de sokaklara insanları dökerek, kaosu varabileceği en üst noktaya taşıyor.

Bütün bu zıt yapıları, din düşmanlığı ve vatan hainliği orkestrasının şefi olan Paralel İhanet Çetesi’nin bir araya getirdiğini söylememe, bilmem gerek var mı?..

Tam bir cinnet hali.

Ya da tam bir toplum mühendisliği başarısı.

Bahsini ettiğimiz kesimlerin her biri başka cephelerde görünüyor olsa da mütekamil manada aynı maksada hizmet ediyorlar ve adalet duygusunu tamamen yitirmiş durumdalar.

Adalet kimin umurunda ki, zaten!

Topyekun hedefe kilitlenmişler ve ihanetin en küçük ayrıntısını bile tatbikten çekinmiyorlar.

Sözgelimi, HDP Eş Başkanı Demirtaş, KCK/PKK’nın “süreci sonlandırdığı” beyanlarını, büyük bir riyakârlıkla gözlerden kaçırarak, hükümetten, “müzakereler niye bitti”nin hesabını soracak kadar akıldan, mantıktan ve tutarlılıktan uzaklaşabiliyor.

Hele, partisinin silahlı kanadı kahrolası örgütün, 2 günde, kahpece pusularla 30 cana kıydığı gerçeği gün gibi ortada iken, hiçbir şey olmamış gibi “barış” tesis edecekleri yönündeki beyanı yok mu?..

İnsanın, gerçeklik duygusunu yitirmesi işten bile değil.

Projenin diğer ortağı Bahçeli’ye gelince…

Bugüne kadar benzer durumlarda “kritik dokunuşlarla” toplumsal infialleri frenlemesini bilen o adam gitmiş, yerine; “millet hesabını sorar” diye ünleyerek taraftarlarını sokağa yönlendiren, kaostan ve anarşiden medet uman zavallı bir özne gelmiş!

Medya derseniz, zaten bir avuç suda fırtına koparmakla meşgul.

Üretilmiş yalan haberler, söylenmemiş sözler üzerinden algı operasyonları, halkı kin ve nefrete tahrik etmenin daniskası niteliğindeki yayınlar, tabir caiz ise zaman ayarlı bir bomba gibi en olmadık yerlerde patlayıveriyor.

Bütün bunlara, yukarıda da altını çizdiğimiz gibi adalet duygusunu tamamen yitirmiş, muhalif cenahın propagandistleri de eklenince, ortaya dört başı mamur (!) bir kargaşa manzarası çıkıyor maalesef.

Geçen yazıda da ifade ettiğimiz gibi, “ateşten günlerden” geçiyoruz.

Her namazda ve bulduğumuz her fırsatta dua etmeliyiz.

Zira O, bizim Mevlamız ve “nusreti” sadece O yaratabilir…